Son dönemde İstanbul ve büyük şehirler başta olmak üzere ülke genelinde ciddi anlamda kira artışları yaşanıyor. Türkiye’deki kira fiyatları, 2021 yılında yüzde 68,7 oranında artış gösterdi. Zirvedeyse Antalya yer aldı. Yıllık kira artış oranı İstanbul’da yüzde 84,6, Ankara’da yüzde 62,6 ve İzmir’de yüzde 56 oranında oldu.
Güncel kiralardaki yükseliş oranı, İstanbul'da kimi semtlerde son 12 ayda üç katına kadar ulaşmış durumda. Böylece eski kiracılar, güncel rakamlara göre avantajlı fiyatla oturuyor gibi gözüküyor. Özellikle İstanbul'da kiralar, ortalama bir ev için 4 bin TL bandında seyrediyor. Merkez ilçelerde, yeni yapılarda ve markalı projelerde ise kiraların 10 bin TL'nin üzerine çıktığı görülüyor.
Yaşananlar hem mülk sahiplerini hem de kiracıları ciddi anlamda düşündürüyor. Ev sahipleri, güncel kiralara bakarak o rakamları talep etmek istiyor. Kiracılar ise kanuni hakları olan, 12 aylık ortalama Tüketici Fiyat Endeksi’ne göre kira artışlarının belirlenmesini istiyor.
Konuyla ilgili Türkiye Gazetesi'ne açıklamalarda bulunan Arıtürk&Partners Hukuk Ofisi Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Arıtürk “Burada güncel kira elde etmek isteyen mülk sahiplerinin önünde iki seçenek duruyor. Bunlardan ilki, 5 yıl bittikten sonra 'kira tespit davası' açma hakkı... Bu dava sonucuna göre kira miktarı, rayiç bedele yaklaşabilir. Ancak bu davalar uzun da sürebilir. Ve mahkeme, bölge rayiçlerine göre kiracıya yüzde 10 hakkaniyet indirimi uygulayabilir. 10 yıllıktan fazla ise hakkaniyet indirimi yüzde 20'ye çıkabilir. Mülk sahibinin bütün bunları dikkate alması gerekir. Kira bedeli gerçekten çok düşük kaldıysa bu yola başvurmak mantıklı olabilir. İkinci seçenek olarak da mülk sahipleri, 10 yıl ve daha uzun süre ile oturan kiracılarını tahliye etme hakkına sahipler. Burada da üç ay önceden ihtar göndermek şartı ile mülk sahipleri, herhangi bir haklı gerekçe göstermeksizin kiracılarından anahtarı isteyebilir" diye konuştu.
Kiraların artış trendinde olduğu bu dönemde tahliye taahhüdünün sıkça başvurulan bir yöntem olduğunu belirten Avukat Zeki Arıtürk “Burada kiracı, belli bir tarihte evi boşaltmayı yazılı olarak taahhüt ediyor. Şayet bu sözleşmeye uygun şekilde davranılmadıysa, mülk sahibi kira sözleşmesini, bir ay içinde dava açmak suretiyle sona erdirebilir. Önemli olan husus, tahliye taahhüdünün düzenleme tarihinin, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden önce veya kira sözleşmesinin başlangıç tarihi ile aynı olmamasıdır. Aksi durumda Yargıtay, kiracının, taahhüdü vermekte iradesinin sakatlandığını kabul ederek geçersiz saymaktadır. Boş tahliye taahhüdüne imza atılması ise, evrakın geçerliliğine etki etmemektedir. Taahhüdü verecek kişi evli ise, Medeni Kanun hükümleri uyarınca eş rızası da alınması gerekmektedir. Aksi durumda verilen taahhüt geçersiz olmaktadır" dedi.
Avukat Zeki Arıtürk; kendi kullanımı için de mülk sahibinin evi tahliye edebileceğini ancak bunun için zorunluluk hâlini de ispatlamak zorunda olduğunu vurguladı. Avukat Arıtürk “Evin yeniden inşası veya imarı sebebiyle kullanımının imkânsız hâle gelmesi ve konutun amacına aykırı kullanımı hâlinde de tahliye şartları oluşabilir” ifadelerini kullandı.