Bir ülkenin ekonomik durumunun denetlenmesi ve kontrol altında tutulması için para politikası araçlarının uygulanması önem arz eder. Dolayısıyla geleneksel ve gelenek dışı olarak çeşitlendiği için farklı başlıklar altında ele alınabilen para politikası stratejilerinin hangi durumlarda uygulandığının açıklanması gerekir.
Temelde ara hedefleme ve doğrudan enflasyon hedeflemesi olarak ikiye ayrılan para politikası araçları birden fazla uygulamanın dikkate alınması doğrultusunda hayata geçirilir. Bu nedenle merkez bankaları tarafından uygulanan para politikası araçlarından söz edilirken istihdam artışı, fiyat artışı ve ekonomik büyüme gibi hedeflere ulaşılması için ne gibi stratejilerin geliştirildiği öne çıkarılmalıdır.
Ekonomi haberlerinden finansal işlemleri ifade eden yazılara varan pek çok bağlamda karşılaşıldığı söylenebilen para politikası kavramının ne anlama geldiği merak edilir. Her bir ülkenin merkez bankası da bu kavramın kapsadığı faaliyetler ile yakından ilgilenir. Para politikasının temelde fiyat artışı, ekonomik büyüme, istihdam artışı gibi hedeflere ulaşılması amacıyla paranın maliyeti ile elde edilebilirliğini etkilemek için alınan kararları öne çıkaran bir ifade olduğu belirtilmelidir. Dolayısıyla bu kararları alan ve uygulayan temel kuruluşlar da merkez bankalarıdır. Türkiye Merkez Bankası da yürürlükte olan TCMB Kanunu gereğince fiyat istikrarının sağlanmasından sorumludur.
Merkez bankalarının küresel kriz gibi bir durum ortaya çıkana kadar para politikasını temelde 3 ayrı araçla yönettiği bilinir. Bunlar açık piyasa işlemleri, karşılıklar politikası ve faiz politikası olarak adlandırılır. Ancak günümüze dek uygulanan para politikalarından bahsedilirken eski ve yeni araçlara değinilmesi mühimdir. Bu bağlamda ilk olarak eski (geleneksel) para politikası araçları aşağıdaki gibi sıralanmalıdır:
Merkez bankalarının günümüze dek uyguladığı para politikası stratejilerinin 2008 senesinde ortaya çıkan küresel krizle birlikte geleneksel bakış açısından gelenek dışı araçlara dönüştüğü bilinir. Bu nedenle para politikası araçları üzerine açıklama yapılırken 2008 sonrasında şekillenen ve günümüzde de uygulanmakta olan temel stratejilere değinilmesi önemlidir. Günümüzde para politikası stratejileri genel olarak iki ayrı başlıkta ele alınır. Bunlar ara hedefleme ve doğrudan enflasyon hedeflemesi olarak sıralanabilir. Ancak bu stratejilerin uygulanmasında yenilikçi para politikası stratejilerinin çeşitlendirildiği görülür. Dolayısıyla günümüzde uygulanan para politikası stratejilerinin aşağıdaki gibi 4 ayrı kategoride ele alınması mümkündür:
Niceliksel parasal gevşeme: Bu stratejinin geleneksel para politikası araçları ile ekonominin canlandırılmasının olası görüldüğü dönemlerde ön plana çıktığı söylenebilir. Niceliksel parasal gevşeme ile temelde merkez bankalarının çeşitli kurumlar ile bankaların ellerinde bulunan mevcut finansal varlıkları satın aldığı bilinir. Buna bağlı olarak satın alınan bono, tahvil ve varlığa dayalı menkul kıymetler ile ekonomiye belirli bir miktarda para enjekte edilir. Söz edilen bu para politikası aracının küresel kriz döneminde İngiltere, ABD ve Avrupa merkez bankaları tarafından uygulandığı da belirtilmelidir.
Niceliksel kredi gevşemesi: Bu para politikası aracına bağlı olarak talebin artırılması ile ekonominin harcamaların artırılması doğrultusunda canlandırılmasının hedeflendiği söylenmelidir. Yani tüketicinin çok çeşitli alanlarda daha fazla harcama yapabilmesi amacıyla yüksek seviyede ve ucuz kredinin piyasaya sürülmesi planlanır. Buna bağlı olarak merkez bankalarının düşük faiz uygulamasını yürürlüğe alması ve likiditeyi sağlaması gerekir.
Sıfır ya da negatif faiz politikası: Özellikle küresel krizin gündeme geldiği dönemlerde öne çıkan resesyon ve deflasyon olgularının faizlerin düşürülmesini gerekli kıldığı söylenebilir. Çünkü ancak bu şekilde talebin artırılabileceği ve ekonominin canlandırılabileceği fark edilmiştir. Bunun için de merkez bankalarının faiz indirimine başladığı pek çok ekonomik kriz dönemi yaşanmıştır. Sıfır ya da negatif faiz politikasının uygulandığı farklı dönemlerde oranların sıfır düzeyine yaklaştığı ve hatta negatif reel faiz uygulamasına başvurulduğu görülmüştür.
Enflasyon hedeflemesi rejimine bağlı olarak para politikası uygulamalarına ilişkin olan kararların alındığı organa Para Politikası Kurulu (PPK) adı verilir. Bu kurulu oluşturan kişiler arasında başkan, başkan yardımcıları, banka meclisine bağlı olan bir sorumlu ve başkanın önerisi doğrultusunda Cumhurbaşkanı onayıyla atanan ek üye yer alır. Bununla birlikte PPK bünyesindeki toplantılara Hazine ve Maliye Bakanı Yardımcısı ya da bakan tarafından belirlenen bir birim amirinin herhangi bir oy hakkına ihtiyaç duymadan katılabildiği bilinir.
Bu kurul tarafından alınan kararların kurul bünyesindeki üyelerin önceden gerçekleştirdiği bazı araştırmalar doğrultusunda belirlendiği söylenmelidir. Örneğin bankanın ilgili birimleri ödemeler dengesi, uluslararası gelişmeler, ekonomik etkiler ve faaliyet, enflasyon gibi konularda kurulu bilgilendirir. Kurul üyelerinin en az üçte ikisinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantılarda ise çoğunluğun kararı belirlenir. Para Politikası Kurulu’nun toplantılarında herhangi bir karar alınırken oy eşitliği gibi bir sonuç ortaya çıktığında ise başkanın kararı dikkate alınmaktadır. PPK tarafından alınan kararların temel hedefleri ve etkileri ise aşağıda derlenen açıklamalarla öne çıkarılabilir: