Bor madenini nanoteknolojiyle işleyerek çeşitli sektörlerde kullanan FHM Nanoteknoloji Akademisi Genel Müdürü Mehmet Can Arvas, Türkiye'nin bor madeni rezervlerinin büyük bir çoğunluğuna sahip olduğunu söyledi.
Nano kompozit ve yerli kaynakları kullanarak bor madeninden son olarak alüminyum zırh elde ettilerini belirten Arvas, ürünün çelikten 3 kat daha hafif olduğunu vurguladı.
Arvas, alüminyum zırhın, savunma sanayisine yönelik çelik yelekler, zırhlı personel taşıyıcılar, para nakil araçları, çelik miğferler, karakol gibi yüksek korumalı binalar ve otomobillerin dış kısımlarında kullanılabileceğini bildirdi.
ÜLKEYE BÜYÜK KATMA DEĞER SAĞLAYACAK
Bor madeninin, savunma sanayisinde de kullanılmasının ülkeye büyük katma değer sağlayacağını ifade eden Arvas, aynı zamanda uluslararası platformlarda Türk teknolojisine olan güvenin de tescilleneceğini anlattı.
Arvas, bor madenini 5 ila 50 nanometre arasında üretilmesinin devrim sayılacak bir çalışma olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu: "Nano bor malzemeler, doğal ve katkısız özellikleri nedeniyle çok farklı sektörde kullanılır. Alüminyum zırh, dünya çapında bir yeniliktir, çelik konstrüksiyonun yerine geçebilir. Çelik yeleklerde kullanıldığında, yakın mesafalerde (5-10 metre) kurşun, alüminyum zırhı delip, karşı tarafa geçemiyor. Zırhlı otomobillerde kullanıldığında da hafifliği nedeniyle daha az yakıt tüketiyor, lastik aşınmasını azaltıyor, aracın hız ve performansını artırıyor. Karakol ve dış bina korumaları konusunda ise yüksek güvenlik imkanı sunuyor."
YURT DIŞINDAN 100 MİLYON DOLARLIK TALEP
Nanoteknolojiyle elde edilen borlu alüminyum kompozit zırhın, hafifliği, çelikten ucuz olması, rahat işlenmesi gibi avantajlarının bulunduğuna işaret eden Arvas, yurt dışından yaklaşık 100 milyon dolarlık sipariş aldıklarını bildirdi.
Arvas, talepleri karşılamak amacıyla bazı yerli gruplarla yatırım işbirliği için görüşmelerin sürdüğünü anlattı.
TÜRK İŞ ADAMLARINA SİTEM
Türk işadamlarını yeterli ve doğru Ar-Ge yatırımı yapmadıkları konusunda eleştiren Arvas, "Gelişmiş ülkeler, inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına büyük kaynak ayırıyor. Türkiye'de ise işadamları devletten destek almadan hiçbir üretime sıcak bakmıyor. Sadece yabancı ülkelerden alınan distribütörlüklerle çalışmalarını sürdürüyorlar. Distribütörlükler alınarak değil, verilerek kalkınma sağlanır" değerlendirmesine bulundu.