Türkiye'deki 17 milyon motorlu taşıtın 4 milyondan fazla bir kısmının trafik sigortası bulunmuyor ve bu araçların karıştığı ölümlü-yaralamalı trafik kazalarında vefat edenlerin yakınlarına Güvence Hesabı Genel Müdürlüğü tazminat ödüyor.
Bu durumu fırsat bilen bazı kişi ve şirketler, acılı yakınların sadece birkaç evrak toplayarak alabileceği tazminat paralarının büyük bir kısmına imzalattıkları vekaletnameyle ortak oluyor.
AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Güvence Hesabı Genel Müdürü Kadir Küçük, halkın ölüm parasından astronomik oranda komisyon alan aracı kurumların mantar gibi türediğine dikkati çekerek, halka "Böyle bir durum başınıza geldiğinde aracıya ihtiyacınız yok" çağrısı yaptı.
Küçük, aracı kurumların ölümlü ve yaralamalı kazalara iştahla baktığını belirterek, bahsedilen kurumların Güvence Hesabı'nı dosya yağmuruna tuttuğunu söyledi.
"Emeksiz yemek" kavramının vücut bulmuş en belirgin örneklerinden olan sigorta aracılığının çeşitli meslek erbapları ve çok farklı sosyal statüdeki insanlar için revaçta olduğunu dile getiren Küçük, "Baktılar ki bu işte para var, dediler ki 'Biz araya girelim'… Kaza geçirenin hemen başına üşüşüyorlar, bir vekalet alıyorlar, pat buraya geliyorlar. Tabii buradan para almak zor değil, kurumumuzda mahkeme, yok bir şey yok… İstenilen dosyanın içindeki belgeleri istiyoruz sadece. Bunları veriyor, biz bakıyoruz tamamdır diyoruz ve ödeme yazısını gönderiyoruz" diye konuştu.
- "Ödemenin yüzde 50'ye kadar olan kısmını kendilerine alıyorlar"
Yasa gereği 10 yıl öncesine kadar olan trafik kazalarından kaynaklanan tazminat ödemelerinin yapıldığını aktaran Küçük, aracı kurumların astronomik komisyon oranlarıyla vatandaşın acısından nemalandığını dile getirdi. Küçük şöyle devam etti:
"Bunlar şimdi örgüt haline geldi. Türkiye çapında büyük bir örgüt oldular. Bunlar sadece şu andaki yeni kazaları değil, kendilerine has bir tarama sistemiyle trafik tutanaklarını buluyorlar. Geriye doğru tarayarak muhatapları bulup, gelirin yüzde 50'ye kadar olan kısmını kendilerine alıyorlar. Bu aracılık şirketleri büyük kurumsal yapılara bürünmeye başladı. Diyelim ki Mardin'de bir kaza oldu, hemen oraya gidip orada kaza geçirenleri tespit edip vekalet imzalatabiliyor. Aracın sigortası yoksa bize başvuruyorlar, varsa sigorta şirketlerine başvuruyorlar. Ama her durumda vatandaşın acısını hafifletmek üzere devletin veya sigortalılığın sağladığı bu tazminatın önemli bir kısmını kolay bir şekilde ceplerine indiriyorlar."
- "Acılı bir durumda olan mağdurları istismar ediyorlar"
Sadece istenilen 10 tane belgeyi toplamak için bu kadar fazla komisyona konmanın vatandaş için kabul edilemez olduğunu anlatan Küçük, "Avukatlar bile ücret olarak yüzde 15-20 komisyon alırken, bu aracılar ise avukatların bile yıllar süren davalarda alamayacağı yüzde 40-50 oranlarını alabiliyor. Acılı bir durumda olan mağdurları daha çok istismar ediyorlar. Çok fazla istismar var" diye konuştu.
Küçük, bir soru üzerine, vekalet için gelenleri geri çevirip direkt mağdura ulaşmalarının yasak olduğunu belirterek, oranlara ilişkin yasal bir düzenlemenin yasa koyucunun takdirinde bulunduğunu anımsattı.
Küçük "Bir dönem bizim kurum olarak bağlı bulunduğumuz Hazine Müsteşarlığı komisyonlarla ilgili bir düzenleme yapmıştı. Komisyon oranının vekaletnameye önceden yazılmasına yönelik bir uygulamaydı bu. Ancak sözünü ettiğimiz aracılar Danıştay'a giderek yürütmeyi durdurma kararı aldırdı. Gerekçe olarak 'Bu sınırlama serbest ticarete aykırıdır, aracıyla vekili arasına kimse giremez' denildi" bilgisini verdi.
- "Derhal savcılığa bildirilmeli"
Türkiye'deki 17 milyon aracın yüzde 22'sinin trafik sigortası bulunmadığını belirten Küçük, şu anda yıllık 50-60 milyon lira civarında ödeme yaptıklarını kaydetti.
Aracı kurumların bünyelerinde avukatları da istihdam ettiğini belirten Küçük, mağdurların yaşadıkları sıkıntıları Denizli'den tazminat parası alan bir mağdurun mektubuyla şöyle örnekledi:
"Ben kazadan sonra bir avukata vekalet verdim, sonra Denizli'ye gelmemi istediler, gittim. Devlet Hastanesi'nden sağlık kurulu raporu aldım. Avukatlar 2 ay sonra beni aradılar ve 22 bin lira para çıktığını söylediler. Ve içinden yüzde 20'sini alarak kalanın 17 bin lirayı bana verdiler. Daha sonra ben kaza için 32 bin lira ödendiğini duydum. Yani 17 bin lira bana 15 bin lira avukata gitti… Telefonlarıma cevap alamadım. Sonra bana sert konuştu, tekrardan avukatlık ücreti çıkaracağını ve bunu bana ödeteceğini söyledi. Şu anda mağdurum, giderilmesini talep ediyorum."
Bu mektuptan onlarcasının her ay kendilerine ulaştığını kaydeden Küçük, böyle bir durumda kalan vatandaşların "Başıma bela almayayım" kolaycılığına kapılmadan savcılığa suç duyurusunda bulunmaları gerektiğini söyledi. Küçük, vekaletin istismar edildiği durumların vakit kaybedilmeden savcılığa bildirilmesi gerektiğini vurguladı.
Birden çok kurumun aynı kaza için farklı farklı vekaletler alarak yarış içerisine girmeleri gibi durumlarla da karşılaştıklarını anlatan Küçük, kurumun artık tedavi giderlerini karşılamadığını, bunun da bir nebze de olsa aracı kurumların istilasını engellediğini savundu.
- "Trafik kazasına karıştığınızda devlet sizden tedavi için 5 kuruş almıyor"
Küçük, "Tedaviler için her ay devlete 1 milyon lira civarında bir para yatırıyoruz. Sonuç olarak ölüm ve maluliyet bizde kaldı, tedavi giderlerini devrettik. Ama talep tedavide çoktu. Rakam küçük ama başvuru sayısı çok fazlaydı. 2 bin liralık da tedavi var 100 liralık da ama bu son düzenlemeyle vatandaş artık tedavi ödemeleri için bize gelmiyor. Çünkü artık devlet bunu ücretsiz yapıyor. Allah korusun yaya veya sürücü olun, kusurlu veya kusursuz olun bir trafik kazasına karıştığınızda devlet sizden tedavi için 5 kuruş almıyor" diye konuştu.
Trafik kazalarında hayatını kaybeden bir kişinin yakınlarının alabileceği maksimum tutarın 268 bin lira olduğunu belirten Küçük, bunun gelir, yaş, engel durumu gibi değişkenlere göre hesaplandığını da sözlerine ekledi.