Özellikle gece geç saatlerde tercih edilen, dünya çapında da en güzel sakatat yemeklerinden biri olarak belirlenen kokorecin müptelası Türkiye'de hayli fazla. Ne var ki lezzetini korurken hijyen koşullarına uygun ve güvenilir kokoreç yapan işletmek bulmak pek de kolay değil. Balıkesir'in tanınmış kokoreç üreticilerinden Erdal Aslanboğa, sevilen yiyecekle ilgili Türkiye'deki riskli durumu açıkladı. Sosis kılıfı ya da ameliyat ipliği yapımında kullanılan bağırsakların kokorece katıldığını söyleyen Aslanboğa "Kokorece bir standart getirilmesi lazım, bakanlık tarafından onaylanması lazım. Yönetmelikte karşılığı yok. O yüzden de hileye açık bir ürün" diye konuştu.
HaberTürk'ün aktardığına göre; Türkiye'de sokak lezzetleri arasında en çok tüketilen ürünlerden biri olan kokoreç, uluslararası yemek platformu Taste Atlas (Lezzet Atlası) tarafından dünyanın en iyi 3. sakatat yemeği seçildi. Diğer yandan sosyal medyada son günlerde ithal bağırsakların kokoreçlerde kullanılmasına dair çokça paylaşım yapıldı. Kokoreç yapımında kullanılan bağırsakların tekstil ipi yapımı amacıyla ülkeye sokulup kokorece katıldığı öne sürüldü.
30 yıldır sektörde olduğunu belirten kokoreç üreticisi Erdal Aslanboğa, konuyla ilgili şunları söyledi: "Kokorecin bakanlık tarafından bir tanımı yok, sakatat ürünü olarak geçiyor. Sucukta, dönerde bir tanım var. Sucuk dana etiyse dana etindendir, sakatat kullanamazsın, tavuk eti kullanamazsın, eskiden kullanırlardı. Dönerde de aynı şekilde bir standart var. Danaysa dana, tavuksa tavuk. Kokoreçte böyle bir şey olmadığı için yurt dışından gelen ithal bağırsaklar kullanılabiliyor. Bağırsakta 'asorti' dediğimiz bir şey var, bu da ya sosis kılıfı için ya da ameliyat ipliği yapılmak üzere ithal ediliyor. Doğudan gelen kuzu bağırsaklarının kalitesi iyi olmadığı için ameliyat ipliğine giderdi, batıdakiler de kokorece giderdi. Kalibresi iyi olanlar sosise, ince olanlar da ameliyat ipliğine giderdi. Kokoreç piyasası yükseldi, talebe karşılık verilemeyince büyük firmalar ürün ithal etmeye başladılar ama bunu söylemediler. Ne bağırsağı olduğu belli değil, İslami şartlara uygunluğu belli değil."
Yurt dışından gelen ürünlerin özelliklerini anlatan Aslanboğa, "Donmuş, temizlenmiş, kilo bazında bağırsak geliyor. Görüyoruz tağşişli ürünler açıklanıyor artık. Demek ki gelirken her şey kontrol edilmiyor. Gıda sektöründe hile yapmak isterseniz yaparsınız. İthal edilince donuk ve temiz olarak geliyor ama asorti diye getirip kokoreçte kullanamazsın. Bir anket yapın, yurt dışından gelen bir sakatatı siz yer misiniz diye...
Ürün yasal olarak geliyor ama açık var. Bakanlık demiyor sen bunu kokoreçte kullanamazsın diye. Açık olduğu için de bunu alıp taze ürünle harman ediyorlar. Alta ithal bağırsağı koyuyor, üste de taze bağırsağı koyuyor. Kalite açısından ve ne olduğu belli olmadığı için sakıncalı. Biz et ürünlerini Avrupa'ya gönderemiyoruz, bizde hile çok olduğu için sokamıyoruz oralara ürünleri, denetimden geçmiyor. Bugün mesela İran'dan da şırdan geliyor, mumbar geliyor" ifadelerini kullandı.
Ürünlerin hangi ülkelerden geldiği konusunda da bilgi veren Erdal Aslanboğa, "İspanya'dan, Bulgaristan'dan, Yunanistan'dan geliyor. Bununla ilgili düzenleme gelmesi lazım. İthal ürünle yapıyorsa üzerine yazsınlar bu ithal ürünle yapıldı diye. Hem insanlar ne eti yediğini bilsin, insanları kandırmayalım" dedi.
Kokorecin bakanlık tarafından tanımlanmaması nedeniyle hileye açık bir ürün olduğunu kaydeden Aslanboğa, "Kokorece bir standart getirilmesi lazım, bakanlık tarafından onaylanması lazım. Yönetmelikte karşılığı yok. O yüzden de hileye açık bir ürün. Sakatat günlük işlenmeli, işlenmediği zaman bakteri üretir. İthal olunca donuk geliyor, sonra kendini salıyor, taze bağırsakta olmaz. İster istemez salınınca bakteri üretebiliyor. Biz gastronomide kendi değerlerimize önem vermiyoruz. Kimlik sahibi değiliz.
Bakın en iyi 3. sakatat yemeği seçiliyor kokoreç. Biz Balıkesir kokorecinin kalitesini anlatamadık. Türkiye'de fiyatlar yükselince, insanlar fiyat bazında bakmaya başladı. Gastronomide vicdan, erdem sorunu nedeniyle geride kalıyoruz. Kokoreç çok hassas bir ürün, güzel işlenmesi lazım. Eğer bunu doğru yerde yemezsen mideni bozar."
Tüketicilerin kokoreç yedikleri yeri doğru seçmesi gerektiğini söyleyen Aslanboğa, dikkat edilecek hususlar konusunda, "Tüketicinin gittiği yerde ürünün nereden geldiğini sorması lazım öncelikle. Bütün kokoreçlerin üzerinde plaka gibi etiket vardır, hangi firmadan olduğu bellidir. Renk, koku çok fark eder. Saman gibi tadı olur, lezzet sıfırdır. Bunu anlayabilmek için baharatsız bölünüp yenmesi lazım" dedi.
Okuyucu Yorumları 0 yorum