TİHEK Başkanı Muharrem Kılıç, kurumun cinsiyet, siyasi görüş, engellik durumu ve medeni hal gibi çeşitli ayrımcılık konularındaki çalışmaları ile ilgili DHA'ya konuştu. Kılıç, 3 temel alanda görev yaptıklarını belirterek, "Birincisi, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ikincisi, bir eşitlik kurumu olarak ayrımcılıkla mücadele edilmesi, üçüncüsü ulusal önleme görevimiz. Yani hapishaneler, özgürlüğünden mahrum bırakılmış kişilerin tutuldukları yerler, yine koruma altında tutulan kişilerin bulundukları yerlere haberli habersiz ziyaretler yapıyoruz. Denetim mekanizması olarak görev yapıyoruz. Özellikle insan hakları alanında herhangi bir bireysel başvuru almıyoruz; ama resen inceleme yetkimiz var. Hak ihlallerine ilişkin herhangi bir gözlemimiz üzerine, hak ihlallerini inceliyoruz. Tematik raporlar yayımlıyoruz. Her yıl hem Cumhurbaşkanlığı hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yıllık insan hakları raporumuzu sunuyoruz" diye konuştu.
Ayrımcılıkla mücadele noktasında, cinsiyet, ırk, renk, din, dil, etnik köken, medeni hal, servet, engellilik gibi temellerde başvuruları kabul ettiklerini aktaran Muharrem Kılıç, "Karar organı alarak bu noktadaki ayrımcılık başvurularını inceliyor, karara bağlıyoruz. Bu noktada yaptırım yetkimiz var. Hem gerçek kişilere hem kamu tüzel kişilerine hem özel hukuk tüzel kişilere herhangi bir ayrımcılık üzerine yapılan başvuruda, ihlal kararı verirsek 90 bin liraya kadar para cezası verme yetkimiz söz konusu" dedi.
Kılıç, TİHEK'e sıklıkla yapılan başvurulara ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Ağırlıklı olarak cinsiyet, siyasi görüş, engelli, medeni hal temelinde ayrımcılıklar olmak üzere birçok konuda başvuru oluyor. Kurumumuza geçen yıl 2 bin 22 başvuru gerçekleşti. Medeni hal temelinde ayrımcılık açısından baktığımızda, kira ülkemizin gündeminde de yer alıyor. Ev sahiplerinin ya da emlakçıların, aracı kurumların, hatta kiralama ilanlarının yapıldığı web sayfasının idari mali sorumluluğuna karar verebiliyor kurumumuz eğer ihlal varsa. Bu nasıl ortaya çıkıyor? Mesela kişiye bekar olduğu için evini kiralamak istemiyor ev sahibi. Mülkiyet hakkı, korunan temel haklardan bir tanesi. Kanunumuzda ve uluslararası sözleşmelerde de yer aldığı üzere ayrımcılığın yapılmaması gerekiyor. Bu doğrultuda eşitlik ilkesi çerçevesinde kişinin ister medeni hal temelinde, ister zenginliği, serveti temelinde, ister engellilik temelinde bu hizmetin sunulmaması üzerine biz idari yaptırım uygulayabiliyoruz. Mesela öğrencilerden medeni hal temelinde, yine ayrımcılık kapsamında yapılan başvurular oluyor. Bu noktada vermiş olduğumuz çokça karar var. Buna ilişkin ihlal kararlarımız söz konusu. Özellikle bu kiralamaların yapıldığı web sayfalarında da kimi zaman ayrımcılık ifadeleri yer alabiliyor. Onlara ilişkin de bu talimatı uygulayan emlakçılara da idari yaptırım uyguluyoruz."
Kılıç, 6 Şubat'taki deprem felaketinin ardından kiralama ile ilgili kuruma gelen ayrımcılık başvurularının, ikinci sırada yer aldığını belirterek, yapılan denetim ve raporlamalara ilişkin bilgileri paylaştı. Kılıç, "Bu noktada idari para cezası veriyoruz. Deprem sonrasında artan nüfus hareketliliğinden ötürü, özellikle bazı büyük kentlerimizde kiralama ve barınma hakkı konusunda ciddi anlamda sorunlarla karşılaştık. Depremzedelere yönelik olarak bazı şikayetler aldık. Depremzedelere evin kiralanmaması gibi ev sahipleri tarafından. Buna ilişkin bir raporlama yaptık" açıklamasında bulundu.
Kılıç, kira ilanları konusunda hizmet sunan web sayfalarını da takip ettiklerini belirterek, "Ev sahiplerinin, ilanlarda bir takım ayrımcı tutumları söz konusu oluyor. Herhangi bir başvuru olmadan da resen inceleme yetkimiz olduğunu için onu harekete geçiriyoruz. Herhangi bir ilana tanıklık ettiğimizde ya da medya kuruluşlarına düştüğünde buna ilişkin resen incelemeyle ilgili şahsa yaptırım uyguluyoruz. Bu noktada ayrımcılık uygulayan kişiye, ev sahibine, emlakçıya olabilir. Emlakçının yükümlülüğü de şöyle ortaya çıkıyor. Bizim kanunumuzda ayrımcılık talimatına uymak, ayrımcılık talimatını yerine getirmek de yaptırımla cezalandırılıyor. Emlakçıların da bu noktada sorumluluğu var. Tüm emlakçılar odalarıyla birlikte, emlakçılara ayrımcılık yapmamaları eşitlilik hukukuna uygun davranmaları konusunda bir eğitim semineri yaptığımızı söyleyebilirim" diye konuştu.
Kılıç, medeni hal temelinde ayrımcılık yapan ev sahibi, web sayfası hizmeti sunan kuruluşa ve emlakçıya en üst derecede ceza verdiklerini belirterek, "Özellikle vermiş olduğumuz yaptırımlardan bir tanesi; hem mülk sahibine, hem emlakçıya ayrımcılık talimatını uyguladığı için hem de ilgili web sayfasının hizmetini sunan kuruluşa en üst düzeyden idari yaptırım cezası uyguladık. Bu yılın değerleme oranına göre 90'ar bin TL civarında bir para cezası verdik. Para cezasını vermemizin nedeni, ihlalin ortaya çıkması. Kişinin bekar olmasından ötürü, medeni halinden ötürü ev kiralayamamasından dolayı, bu evin sadece evli olanlara verileceği, bekar olanlara kiralanmayacağına ilişkin beyanlar üzerine ilgili başvuranın şikayeti doğrultusunda vermiş olduğumuz bir karardı. Bu tutum ve tavrın ayrımcılık yasağı ihlali olduğunu tespit etmiş oluyoruz. Bu doğrultuda karar veriyoruz" dedi.
Deprem felaketinin ardından bölgede hazırlanan rapora değinen Kılıç, "Deprem sonrasında ortaya çıkan kira artışlarına da bağlı biçimde, barınma hakkı bağlamında konut kira artışlarına ilişkin tematik bir raporlama yaptık. Sadece insan hakları çerçevesinde barınma hakkına ilişkin tespitler değil, aynı zamanda özellikle toplumun dezavantajlı ya da kırılgan kesimlerine ilişkin ortaya çıkabilecek hak ihlallerini dikkate aldığımız bir rapor oldu. İlk planda temel sorun burada kişilerin geçici de olsa barınma hakkına ilişkin, sağlıklı bir konuta erişim noktasında kısıtların ortadan kaldırılabilmesi adına tespitlerimiz oldu. Deprem sonrasında ortaya çıkan veri ve bilgiler doğrultusunda fahiş kira artışlarının, barınma hakkını zedelediğine ve özellikle servet temelinde daha çok da medeni hal temelinde ayrımcılıkların ortaya çıktığına ilişkin tespitlerimizi bu raporda ifade etmiş olduk" ifadelerini kullandı.
TİHEK Başkanı Kılıç, 2023 yılında kuruma başvuru sayısının ise 1635 olduğunu, başvuruların ağırlıklı olarak mahkumlardan geldiğini söyledi.