İSTANBUL (AA) - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, "Ekim ayında yakaladığımız ve Cumhuriyet tarihinin rekoru olan 15,7 milyar dolarlık ihracat, gelecek başarılarımızın da en büyük göstergesi oldu. Kasım ayında da yine aynı başarıyı devam ettirmeyi hedefliyoruz. İnanıyorum ki yeni başarılara imza atarak yıl sonunda 170 milyar dolarlık ihracat hedefimizi gerçekleştireceğiz." dedi.
Uluslararası İş Birliği Platformu (UİP) tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde, TİM ev sahipliğinde düzenlenen 9. Boğaziçi Zirvesi, 80 ülkeden iş adamı, siyasetçi ve fikir önderini İstanbul'da bir araya getirdi.
Zirvenin açılış panelinde konuşan TİM Başkanı Gülle, Boğaziçi Zirvesi'nin kültürleri buluşturan, iş hayatına ve uluslararası ticarete her yıl yeni bir vizyon kazandıran önemli bir etkinlik olduğunu vurgulayarak, bu yılki temanın da "Barışın Sürdürülmesi ve Herkes İçin Kalkınma" olarak belirlendiğini söyledi.
Zirve boyunca önemli paylaşımlar yapılacağını ifade eden Gülle, şunları kaydetti:
"Türkiye, 2000'li yılların başından bu yana çok ciddi bir değişim yaşadı. Artık büyümede, üretimde, ihracatta bir dünya markasıyız. Günümüz itibarıyla dünyadaki 250'den fazla ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiriyoruz. 157 ülkeye otomotiv ürünleri, 84 ülkeye uçak ve helikopter parçaları, 180 ülkeye hazır giyim ürünleri, 164 ülkeye beyaz eşya, 113 ülkeye televizyon ihraç ediyoruz.
Ekim ayında yakaladığımız ve Cumhuriyet tarihinin rekoru olan 15,7 milyar dolarlık ihracat, gelecek başarılarımızın da en büyük göstergesi oldu. Kasım ayında da yine aynı başarıyı devam ettirmeyi hedefliyoruz. İnanıyorum ki yeni başarılara imza atarak yıl sonunda 170 milyar dolarlık ihracat hedefimizi gerçekleştireceğiz. Ülkemize 2003 yılından günümüze 200 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu."
\
- "Zirve kapsamında bugüne kadar en az 1,7 milyar dolarlık anlaşma imzalandı"
İsmail Gülle, söz konusu başarıda Boğaziçi Zirvesi gibi toplantıların katkısına işaret ederek, zirve kapsamında bugüne kadar en az 1,7 milyar dolarlık anlaşma imzalandığını bildirdi.
TİM olarak, yaptıkları çalışmalar hakkında da katılımcılara bilgi veren Gülle, doğu ve batı arasında bir köprü vazifesi gören Türkiye'nin; doğal güzellikleri, turizm potansiyeli, genç insan kaynağı ve en önemlisi dev ekonomisiyle dünyanın en büyük cazibe merkezlerinden biri olduğunu vurguladı.
Gülle, Türkiye'de ulaşım altyapısına yapılan yatırımlara değinirken, şunları kaydetti:
"Son olarak gerçekleştirilen mega projeler ile Türkiye, dünyada lojistik merkez üssü konumuna geldi. Dünya ticareti için yeni bir alternatif olan 'Kuşak-Yol Projesi', Türkiye'nin üzerinden geçiyor. 'Türk Akımı' projesi ile birlikte Asya'dan Avrupa'ya açılan yeni bir enerji koridoru oluşturuldu. Bakü-Tiflis-Kars Hattı ile birlikte demir ağlarla örülmüş İpek Yolu canlandırılarak ticari cazibe daha da büyüyecek. En önemlisi, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde, dünyanın en büyük havalimanı olan İstanbul Havalimanı'nı açarak çok büyük lojistik ve ulaşım başarısı sağladık.
Bu havalimanı tamamlandığında 200 milyon kişilik kapasitesiyle sadece ülkemizin değil, bölgemizdeki tüm ülkelerin ekonomisine, ticaretine ve turizmine muazzam bir katkı sağlayacak. Ülkemiz, bu projeleriyle bölge ekonomilerine rol-model olmaya devam edecek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dile getirdiği gibi 'Büyük işler, önemli atılımlar, ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir."
\
- "Fikirde ve harekette daha fazla birlik olma zamanı"
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak da son birkaç yüzyılda, nüfusun ve eğitim seviyesinin eş zamanlı olarak artması, teknolojinin gelişmesi gibi etkenlerin tüm dünyada hem ticaret hem de potansiyel ticaret hacminin yükselmesine neden olduğunu söyledi.
Bu durumun da kıtalar arasındaki bağları giderek güçlendirdiğine işaret eden Olpak, alışverişin; sadece ticaretle sınırlı kalmadığını, kültürel, politik ve sosyal alışverişin yoğun olduğu bir süreci yaşattığını kaydetti.
Meksika acı biberinin Hint mutfağına girdiğini, Amerikalı doktor Salk'ın bulduğu çocuk felci aşısının Moğolların da hayatını kurtardığını vurgulayan Olpak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Böyle bir süreç içindeyiz. Bu noktadaki temel sorunumuz, bu gelişmeler bağlamında, tüm dünya devletlerinin, tüm insanlığın hemfikir olduğu bir değerler sistemini de layıkıyla oluşturabiliyor muyuz yoksa oluşturamıyor muyuz? 19. yüzyıl imparatorluklar, 20. yüzyıl ideolojiler çağıydı. 21. yüzyılı ise küreselleşme çağı olarak tanımlıyoruz. Zamanın böylesine hızlı aktığı bir süreç içinde aslında, tarih boyunca insanların birbirinin dilini anlamaya en yakın olduğu süreçteyiz ama geldiğimiz yerde, bu anlayışı da yeterince oluşturamadığımızı görüyoruz."
Olpak, dünyanın bir ucunda olup bitenlere artık göz kapatmanın mümkün olmadığını ifade ederek, günümüzde dünya vatandaşı olmanın, kişiler için olduğu kadar markalar ve kurumlar için de kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
DEİK olarak "küresel vatandaşlık" anlayışıyla ticari faaliyetleri odaklarına aldıklarını belirten Olpak, "Pakistan'ın yetiştirdiği önemli değerlerinden Muhammed İkbal, 'Harekette birlik olmazsa fikirdeki birlik faydasızdır' diyor. O halde fikirde ve harekette daha fazla birlik olma zamanıdır." şeklinde konuştu.