FİNANS

"ABD, dünya nüfusunun yüzde 4,4’üne sahipken dünyayı yönetemez"

Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof.Dr. Jeffrey D. Sachs: - “ABD, dünya nüfusunun yüzde 4,4’üne sahipken dünyayı yönetemez. Başkan, kongre üyeleri ve ABD’deki diğer kurumlar bunu henüz anlamadı ama anlayacak. Dünya çok büyük, yetenekler ve yetkinlikler var. ABD her şeyi yönetemez ve kontrol edemez. Çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiyoruz” - “Türkiye stratejiler üretmeli. Türkiye’nin 4 büyük sektörü var. Hükümet, iş dünyası, akademi ve STK’lar. Bu kurumlar birbirine güvenerek, stratejiler gerçekleştirmeli. ABD’de biz bunları yapamıyoruz. ABD için bu konuda kötümserim. Bu 4 paydaşın bir araya gelerek çalışması gerekiyor”

İSTANBUL (AA)- Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof.Dr. Jeffrey D. Sachs, “ABD, dünya nüfusunun yüzde 4,4’üne sahipken dünyayı yönetemez. Başkan, kongre üyeleri ve ABD’deki diğer kurumlar bunu henüz anlamadı ama anlayacak. Dünya çok büyük yetenekler ve yetkinlikler var. ABD her şeyi yönetemez ve kontrol edemez. Çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiyoruz.” dedi.

TÜSİAD'ın düzenlediği "Sözlerden Eyleme: Sürdürülebilir Kalkınma Nasıl İvme Kazanır?" başlıklı toplantının açılışında konuşan
Jeffrey Sachs, dünyada sınırların ortadan kalkması ya da küreselleşme sayesinde bütün sorunların ülkeler arasında el ele vererek çözülebilmesi gerektiğini belirterek, uluslararası iş birliği kavramının günümüzde tehdit altında olduğunu dile getirdi.

Sachs, Sürdürülebilir Kalkınma açısından iş birliğinin hedeflenmesi gerektiğine dikkati çekerek, sadece yerelde değil uluslararası çapta iş birliğinin tesis edilmesi gerektiğini ifade etti.

Sürdürülebilir Kalkınma kavramının Birleşmiş Milletler tarafından geliştirildiğini aktaran Sachs, 2015 yılında üye devletler tarafından da kabul edildiğini söyledi.

Sachs, dünyanın, beşeri anlamda iki tane çok önemli dinamizm yaşadığını aktararak, şunlara vurgu yaptı:

“Birincisi, dünya ekonomisi bugün itibarıyla çok büyük eşitsizliklere yol açmış. Bu eşitsizlikler de maalesef ülkelerde istikrarı bozuyor. Geçtiğimiz haftalarda tüm dünyada ayaklanmaları gördük. Bu ayaklanmaların Hong Kong, Santiago, Şili, Beyrut ve Paris’te yaşandığını gördük. Şili, gelir dağılımı açısından çok zorlanan bir ülke. OECD ülkeleri arasında eşitsizlik konusunda birinci sırada yer alıyor. Ben onları çok uyardım. Benim sözlerime hürmet etmediler. Ekonomi büyürken, istikrar varken bir anda patladı. Benzer bir biçimde Hong Kong’da da beklemezdik. Hong Kong’da istikrarsızlığın sirayet edeceğini ön görmezdik. Türkiye’de bunlardan nasibini almıştır bu tür olaylardan. ABD’de yaşadık, bizde bu tür olaylardan nasibimizi aldık.

İkinci büyük dinamizm ise ekonomilerin tabiatı yok ediyor olması, kendi kendini durduramaz hale gelmesidir. Bu ekolojide çok büyük tahribatlara yol açıyor. Bilim adamları bizzat bunu söylüyor. Bizler bunu kendi gözlerimizle bunu görüyoruz ama hiçbir şey yapmıyoruz. Dünya ekonomisinin ve dünya nüfusun fazlasıyla büyümesi gezegen üzerinde o kadar büyük tahribata yol açıyor ki artık sistem çalışamıyor hale geldi. Ekolojinin birçok yerde krize girmiş olması rastlantısal değil.”

- “Sürdürülebilir Kalkınma bütüncül bir çerçevedir”

Hem okyanusların hem de denizlerin artık insan aktivitelerini kaldıramayacak durumda olduğunu ifade eden Sachs, “Şimdi bir de derin deniz madenciliği çıkardılar. İnsanların aç gözlülüğünü bir sonu yok. Ekosistemi anlamadığımız yerde bile derin deniz madenciliği yaparak çok ciddi bir baskı altına alıyorlar çevreyi. En büyük felaket de bio çeşitliliğin azalması. Çünkü, dünyanın her yerinde diğer türleri öldürüyoruz. Büyük krizler yaşıyoruz. Ne yazık ki krizleri çözmek için bir şey yapmıyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri 17 hedeften oluşuyor. Bu hem ekonomi, sosyal adalet ve çevreyle ilgili konuları bütüncül bir şekilde ele alıyor. Sürdürülebilir Kalkınma bütüncül bir çerçevedir.” diye konuştu.

Sachs, buzulların çok ciddi bir şekilde kopup çözüleceği bir döneme girildiğini ifade ederek, “Grönland ve Antartika’da ki buzulların çözüleceği bir döneme giriyoruz. Türkiye’de sular ile çevrili, siz de denizlerle çevrilisiniz. Siz de aynı tehlikeyi yaşıyorsunuz. Bilim adamları bunu bize gösteriyor. Ama Donald Trump ne yazık ki cahil ve korkunç bir insan. Bilime inanmıyor. Bilim adamlarını Amerikan hükümetinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Yani böyle bir insanı seçtik, inanılmaz bir şey. Amerikalıların yüzde 25’i çok kökten dinci Hristiyanlar tamamen İncile inanıyorlar. O yüzde bilimi göz ardı ediyorlar. Bu bizim için çok korkutucu bir şey. Ne yazık ki rasyonel bir şekilde ilerleyemiyoruz sorunları çözmek için.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu hafta Çin’in, 50 bin farklı 5G baz istasyonun açılışını yapacağını aktaran Sachs, “Donald Trump, twit atmakla uğraşırken, Çin 50 bin farklı baz istasyonu açıyor. Paranızı nereye yatırısınız, ben açıkçası Çin’e yatırırım. Gerçekten çok ciddi bir fark olduğunu görüyoruz.” şeklinde konuştu.

Sachs, Donald Trump’ın diğer ülkelere yardımı kestiğini, Avrupalıları bir hafta önce tehdit ettiğini anımsatarak, Trump’ın dikkat süresinin en fazla 10 dakika olduğunu ve sonradan söylediklerini unuttuğunu söyledi.

- “Dünya, yıllık 100 trilyon dolarlık bir ekonomiye sahip”

Dünya ekonomisi yıllık 100 trilyon dolarlık bir ekonomi olduğuna işaret eden Sachs, bu paranın birkaç trilyon dolarının rahat bir şekilde enerji sistemini karbondan arındırmak için ve yoksulluğu ortadan kaldırmak için yeteceğini ifade etti.

Sachs, iş dünyasının sürdürülebilir bir şekilde dikkatinin buraya yöneltmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Sürdürülebilir bir şeyler yaparak para kazanmaya devam etmeli. Gezegeni mahvederek para kazanmaya son vermeliyiz. Dünyada birkaç ülke bu konuda doğru yolda. İskandinav ülkeleri, İsveç, Norveç, Danimarka çıldırmadı henüz ve bu alanda bir şeyler yapıyorlar. 50 senedir dengeli, adil, eğitime ve sağlığa evrensel ulaşım için, katılımcı bir demokrasi için çalışıyorlar.” yorumunda bulundu.

Çin’in şu anda bilgi teknolojileri alanında ABD’nin önünde olduğunu kaydeden Sachs, sözlerini şöyle tamamladı:

“Eğer ABD iseniz birisi sizden öndeyse o kişi yanlış bir şey yapmış anlamına gelir. ABD kendisine hiçbir şekilde rakip istemez. ABD, dünya nüfusunun yüzde 4,4’üne sahipken dünyayı yönetemez. Başkan, kongre üyeleri ve ABD’deki diğer kurumlar bunu henüz anlamadı ama anlayacak. Dünya çok büyük yetenekler ve yetkinlikler var.

ABD her şeyi yönetemez ve kontrol edemez. Çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiyoruz. Türkiye stratejiler üretmeli. Türkiye’nin 4 büyük sektörü var. Hükümet, iş dünyası, akademi ve STK’lar. Bu kurumlar birbirine güvenerek, stratejiler gerçekleştirmeli. ABD’de biz bunları yapamıyoruz. ABD için bu konuda kötümserim. Bu 4 paydaşın bir araya gelerek çalışması gerekiyor. Piyasalar bu sorunları tek başına çözemez.”

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler