FİNANS

"Bavulla Para Yasası" onaylandı

Yaşanan ekonomik krize önlem olsun diye, kamuoyunda, “Mevlana Yasası” ve “Bavulla Para” düzenlemeleri olarak adlandırılan, “Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun'la gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunan para, döviz, altın, hisse senedi, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin Türkiye’ye getirilmesi, taşınmazların kayda alınarak ulusal ekonomiye kazandırılması öngörülüyor. Kanuna göre, gerçek veya tüzel kişilerin, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla sahip olduğu yurtdışındaki; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları, varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazları, bu kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar YTL cinsinden rayiç bedelle banka veya aracı kuruma bildirilecek ya da vergi dairelerine beyan edilecek.

Bu kıymetler, Vergi Usul Kanunu uyarınca, defter tutan mükelleflerce beyan tarihi itibarıyla kanuni defterlere kaydedilebilecek.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu kanun hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte, özel fon hesabı açacaklar.

Bu fon hesabı, sermayenin parçası sayılacak, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacak, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmeyecek.

Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterecekler. Bu varlıklar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak.

Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin sahip olduğu, Türkiye'de bulunan ancak 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında, işletmenin öz kaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, bu kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar YTL cinsinden rayiç bedelle, vergi dairelerine beyan edilecek.

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu kanun hükümlerine göre Vergi Usul Kanunu uyarınca kanuni defterlerine taşınmazlar dışındaki varlıklarını, banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek, pasifte özel fon hesabı açacaklar.

Bu fon hesabı, sermayenin parçası sayılacak ve beyan tarihinden itibaren 6 ay içinde sermayeye eklenecek. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterecekler.

Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, taşınmazlar dışındaki varlıklarına ait tutarları, banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırabilecek. Bunlar için diğer şartlar aranmayacak.

Vergi dairelerine yurtdışından getirilen ekonomik varlıkların değeri üzerinden yüzde 2, yurt içinde beyan edilen varlıkların değerlerinin yüzde 5 oranında vergi kesilecek. Bu vergi, kesintinin yapıldığı ayın sonuna kadar ödenecek. Vergi, hiçbir şekilde gider yazılamayacak ve başka bir vergiden mahsup edilemeyecek.

Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin yüzde 2 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın 15. günü akşamına kadar bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan edecek ve aynı sürede ödeyecekler.

Yurtdışından veya yurtiçinden beyan edilen varlıklar nedeniyle 1 Ocak 2008'den önceki dönemlere ilişkin vergi incelemesi ve vergi kesintisi yapılmayacak.

Ancak, diğer nedenlerle, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat (vergi hesaplama işlemi) yapılacak.

Gümrük, kaçakçılıkla mücadele, vergi usul kanunlarındaki suçlar yönünden hapis cezasını gerektiren bazı fiillerle ilgili soruşturma ve kovuşturmalar devam edecek.

Beyan edilen varlıklarla ilgili, Vergi Usul Kanunu'nun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanmayacak. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecek.

Yurtdışından bildirim veya beyan yapıldığı tarihten itibaren 1 ay içinde Türkiye'ye getirilmeyen, Türkiye'deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmeyen para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları dolayısıyla veya beyanda bulunulduğu halde bilanço esasına göre defter tutmayan mükelleflere, varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere ise süresi içinde sermaye artırımında bulunulmaması halinde, vergi incelemesi ve vergi kesintisi uygulanacak. Bunun yanı sıra söz konusu varlıklar için inceleme, soruşturma ve kovuşturma yapılabilecek, idari para cezası kesilebilecek.

Yurtiçinde beyanda bulunulduğu halde, sermaye artırımında bulunulmazsa bu varlıklar için vergi incelemesi ve vergi kesintisi uygulanacak.
İlgili kurum ve kuruluşlar, gerçek ve tüzel kişiler, yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmek zorunda olacaklar.
Kanun uyarınca verilmesi gereken beyannamelerin şekil, içerik ve ekleri ile verileceği yeri ve kanunun uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olacak.

Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların 30 Nisan 2009 tarihine kadar elde ettikleri kazançları da dahil; kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları, merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları, yurt dışında bulunan iş yeri veya daimi temsilcisi aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları; bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31 Mayıs 2009'a kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması kaydıyla, gelir ve kurumlar vergisinden müstesna tutulacak.
Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazançları, 31 Ekim 2009 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesna olacaklar.

Bankacılık Kanunu'nun 63. maddesinin 3. fıkrasında sigortaya tabi olacak tasarruf mevduatının ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının kapsamını ve tutarını belirlemeye ilişkin TMSF'ye verilen yetkiler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl süreyle doğrudan Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacak.

Bakanlar Kurulu, bu süre içerisinde tasarruf mevduatının ve gerçek kişilere ait katılım fonunun yanı sıra, sigortaya tabi olacak diğer mevduatın ve katılım fonlarının kapsamını ve/veya tutarını ve sigorta kapsamı dışında tutulacak mevduat ve katılım fonlarının niteliğini belirlemeye de yetkili olacak. Bakanlar Kurulu tarafından sigortaya tabi tutulan mevduat ve katılım fonları, TMSF tarafından sigorta edilecek.

Kredi kuruluşları, nezdinde bulunan katılım fonlarının sigortaya tabi kısmı üzerinden sigorta ettirecek ve bunun üzerinden prim ödeyecek.

TMSF, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kapsam ve tutar, mevduat ve katılım fonu için ödemelerin sigorta primleri oranını tarif etmek, şeklini ve diğer usullerini Bankalar Kanunu'ndaki usul ve esaslara tabi olmaksızın BDDK'nın görüşünü alarak belirleyecek.

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler