Andy Greenberg
İki tekerlekli denge ve elektrikli hareket harikası Segway bir gün Amerika’nın benzinle çalışan motorlara bağlılık sorununu çözebilir. Ama önce, banliyöleri çözmesi gerekiyor.
Galonu 4 dolardan (4,7 YTL) benzine alternatif olarak en son elektrik teknolojisini test ettiğim kısa süreli kötü benzinsiz hayat denememin sonunda bu dersi çıkardım.
[**Resimlerde: Benzin Faturalarınızı Azaltmak İçin Teknoloji Tavsiyeleri
[**Resimlerde: Benzin Faturanızı Azaltmak İçin En İyi 10 Şehir
[**Resimlerde: Jetgiller Gibi Nasıl Yaşanır?
[**Resimlerde: En Yeşil ve En Az Yeşil Elektronikler
[**Resimlerde: Yenilikçi Avrupalı Enerji Fikirleri
[**Resimlerde: Arabanızda İsteyeceğiniz Müthiş Aletler
Benzin fiyatları yükselip fişli alternatifler etrafındaki tartışmalar arttıkça, New York City’deki ayrıcalıklı toplu taşıma hayatımı bırakıp, bunun gerçekten bir anlam ifade edebileceği bir yerde üç benzinsiz gün geçirdim: Ailemin yaşadığı Durham, N.C.’deki bir banliyöde – araba merkezli, Nascar seven Amerika’nın derinliklerinde.
Segway’in benzine dayalı yaşam tarzına karşı mücadelemde gizli silahım olacağını düşünmüştüm. Şirkete göre, geçen yılın aynı dönemine kıyasla geçtiğimiz çeyrek yılda Segway satışları artan benzin fiyatları nedeniyle yüzde 50 artmış. Segway’in pazarlama materyalleri iyimser bir şekilde "Bir daha asla fullemeyin," diyor.
Ama Segway’imi banliyölerde sürmenin sloganın ima ettiği havalı deneyimle aynı olmadığını keşfettim. İlk yolculuğumda, bir DVD almak için başarıyla altı mil kadar sürmüştüm, ta ki kaçınılmaz sona varıncaya kadar: uzun bir kaldırımsız yol. Asfaltın kenarına indim.
Ödünç aldığım motosiklet kaskından yağmur damlamaya başladı. Saatte 45 mil hızla giden arabalar, tuhaf bir şekilde şeritlerini tıkayan yarım metre genişliğindeki bu iki tekerlekli araca korna çalıyordu. Segway’in saatte 12,5 mil maksimum hızını aşmak için öne doğru eğilmeye çalıştım ve makine, pek de ince olmayan bir şekilde ayak platformunu geriye doğru eğip bana yavaşlamamı söyleyerek tepki verdi.
Ben tam tersine panikleyip, beni arkamdan ezmekle tehdit eden içten yanmalı motorlardan kaçmak için en yakın kaldırıma ulaşmak üzere daha da eğildim. Emniyetli bir yere ulaştığımda, Segway’im ürkmüş bir at gibi beni üzerinden atmaya hazır görünüyordu ve ben kendimi yeşil bir teknoloji devrimcisinden ziyade çok tehlikeli bir aptal gibi hissediyordum.
Pes etmedim. İkinci günümde, zırhımı geçirdim ve arabayla sadece 10 dakika uzaklıktaki bir arkadaşımın evine Segway’imle gitmeye çalıştım. Kamyonların Segway’imin geniş tekerlek tabanının yalnızca birkaç santim yanından savrularak geçtiği 55 mil hız sınırı olan bir çevre yoluna çıktım. Korkudan ödüm kopmuş halde pes ettim ve Prius’uyla beni gelip alması için erkek kardeşimi aradım.
Dürüst olmak gerekirse, Segway'in iki tekerlekli harikaları Amerika’nın ilerlemesi adına bile olsa asla bu tür dikkatsiz züppelikler için tasarlanmadı. Hem aracın üreticileri hem de bana makineyi kiralayan Raleigh’deki Triangle Segway’deki adamlar düşük hızlı yollardan ve kaldırımlardan ayrılmamam konusunda uyarıda bulunmuştu.
Çoğu eyalet, hız sınırı saatte 25 milin üzerinde olan yollarda Segway kullanımını yasaklıyor ve Bedford, N.H’de yaşayan Segway mucidi Dean Kamen de yalnızca sürücülerin toplu taşımayla gidecekleri yerin yakınına kadar geldikten sonra seyahatlerinin son ayağında bu aracı kullanarak “son mil” problemini çözeceğini söylemişti.
Ama bu, Segway’in bir banliyö yaşam tarzına göre yapılmadığı gerçeğini değiştirmiyor ve Amerikalıların çoğu böyle bir hayat yaşıyor. En iyi ihtimalle, araç yürümeye ya da bisiklete binmeye yaklaşık 5000 dolarlık (5900 YTL) bir alternatif ve bu iki aktivite de, banliyöde yaşayanların çoğu için A’dan B’ye gitmek amacıyla kullanılmıyor.
Neyse ki, banliyöde yaşayıp petrolden kaçınmak isteyenler için başka seçenekler de var. Santa Monica, California merkezli Miles Electric Vehicles ZX40S adında, saatte 25 mile ulaşabilen, şarj edilmeden 60 mile kadar yol gidebilen (Segway’in 24 mil sınırına kıyasla) ve 19.000 dolar (22.600 YTL) civarında tamamen elektrikli bir araç üretiyor.
Toronto merkezli ZENN Motor’un ürettiği ZENN adlı (“Sıfır Emisyon, Gürültüsüz” sözcüklerinin açılımı) bir başka küçük araba, 16.000 dolara (19.000 YTL) benzer şekilde mütevazı hız ve şarj süresi sunuyor.
Ama ZENN Genel Müdürü Ian Clifford mevcut elektrikli arabaların hala piyasası dar bir ürün olduğunu ve şirketinin bu modelden yalnızca 350 adet sattığını belirtiyor. Başlıca engel: Düşük hızlarından dolayı, bugünün elektrikli arabaları hız sınırı 35 milin üzerinde olan yollarda genellikle yasak ve bu nedenle tehlikeli banliyö topraklarında Segway’den çok daha kullanışlı değiller.
Daha iyi teklifler gelmek üzere. Miles, fiyatı 35.000 dolar (41.700 YTL) ile 39.000 dolar (46.500 YTL) arasında olacak, saatte 80 milin üzerinde hız yapabilen ve tek şarjla 250 mil gidebilen, böylece benzinli araçlara gerçek bir rakip olabilecek bir sedan araç üzerinde çalışıyor.
ZENN de eşit güce ve dayanma süresine sahip, otobana uygun bir elektrikli araç üretiyor ve 2009 sonunda satışa çıkarmayı umuyor. Clifford, fiyatının benzinli arabalarla rekabet edebilecek şekilde belirleneceğini ve bataryasını sadece beş dakikada tamamen şarj edebileceğini söylüyor.
"O zaman, kimsenin benzin yakan bir aracı kullanmak için bir nedeni kalmayacak," diyor Clifford. "Otobana çıkabilen enerji deposuna sahip, saatlerce değil yalnızca birkaç dakikada şarj edilebilen ve içten yanmalılarla fiyatı kıyaslanabilir olan bir araba ürettiğinizde, çözümü bulmuş olacaksınız."
Benzin istasyonlarını es geçebilmek için 2009’a kadar bekleyemeyecek olanlar için, en pratik çözüm Avrupa ve Asya’da yıllardır dolaşan bir şey olabilir: elektrikli bir bisiklet. Bu ağustosta San Fransisco merkezli Ultra Motor bir model piyasaya sürecek.
A2B olarak bilinen araç, yardımsız olarak saatte 20 mile çıkabiliyor ve tek bir şarjla 43 mil gidebiliyor. Trafikte yer bulmak için tasarımı Segway'den çok daha ince ve fiyatı da yarısı kadar: 2.500 dolar (2.980 YTL)civarında.
Elektrikli arabalardan farklı olarak, A2B bisikletlerin izin verildiği bütün yollarda yasal olarak seyahat edebiliyor. "Steroidler üzerinde bir bisiklet, yani iyi anlamda," diyor genel müdür Chris Deyo.
Elbette, elektrikli bir bisiklete binmek, bugünün elektrikli arabalarına binmek gibi Lexus kullananlara uygun bir macera değil. Segway gibi, elektrikli bisikletler sürücülerini yüksek hız sınırlı yollarda yanlarından uçarak geçen benzinle çalışan çelik ve cam yığınları karşısında tehlikede bırakıyor ve tarzına dikkat eden pek çok sürücü için sorun olan kask takma zorunluluğunu beraberinde getiriyor.
Peki anında benzinden kurtulmanın formülü nedir? En basit yol, banliyöde yaşayanların otomobil endüstrisi için ve onlar tarafından tasarlanan otoban ve alışveriş merkezi dünyasından çıkıp şehre taşınması olabilir.
Segway gibi yeşil teknoloji harikaları en iyi burada işe yarıyor ve metro daha da iyi çalışıyor.