FİNANS

"Büyümedeki düşüşün dünyadaki krizle ilgisi yok"

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, Türkiye'nin güzel bir büyüme ivmesi yakalandığını, fakat bu büyüme performansının bir ölçüde kapasite kullanımı ve krizden çıkışla ilgili olduğunu belirterek, "Yüzde 22'lerde tıkanan bir yatırım oranı ile bu performansı devam ettirmek mümkün değil ve bu dünyadaki finansal krizle hiç ilgili değil" dedi.

Derviş, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin uzun vadeli büyümesine bakıldığı zaman başarılı bir ülke olduğunu, ancak uzun vadede en başarılı ülkeler gibi başarılı olamadığını, o hızla büyüyemediğini söyledi.

Türkiye'deki büyüme rakamlarını Güney Kore, Brezilya, Çin ve Hindistan ile karşılaştırdığını aktaran Derviş, Hindistan'ın 1980'li yıllarda Türkiye'ye yakın bir büyüme hızı ile seyrederken 1990'lı yılların sonunda hızlanarak yüzde 8'in üzerine çıktığını belirtti. Derviş, küresel büyüme hızlanmasında Hindistan'ın önemli bir payı bulunduğuna işaret ederek, "Yeni bir devle buluşuyor dünya ekonomisi. Çok önemli tabi. Bu devin yıllardır demokrasi ile idare edildiğini de görüyoruz" dedi.

Türkiye'nin 2002-2006 döneminin "olağanüstü" bir dönem olduğunun görüldüğünü belirten Derviş, kişi başına yüzde 6'ya yakın büyümenin hiç bir dönemde gerçekleşmediğini dile getirerek, buna sevinmek, bununla gurur duymak ve buna katkıda bulunan herkese teşekkür etmek gerektiğini ifade etti.

Derviş, Mustafa Koç ve Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın konuşmalarında 2007'de bu büyümenin yüzde 3,5'e düştüğünün görüldüğünü ifade ettiklerini aktararak, bugünkü öngörülerin 2008 için yüzde 4 civarında olduğunu, dolayısıyla 2002-2006'daki çok hızlı büyüme sürecinin ardından 2007-2008'de yavaşlama görüldüğüne işaret etti.

Derviş, bu yavaşlamanın ne kadarının küresel etkenlere ne kadarının da içsel dinamiklere bağlı olduğunun tartışılmasının önemli olduğunu vurguladı.

2002-2006 döneminde Türkiye'nin dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında yerini aldığını anımsatan Derviş, yatırım oranlarına da değinerek, 1990'lı yılların sonlarında ve kriz anında çok düşen yatırım oranının yüzde 22-23'lere kadar tırmanan bir artış gösterdiğini, ancak bunun olağanüstü bir artış olmadığını söyledi.

Kemal Derviş, sadece sermaye artışı yaşanmadığını, mevcut sermaye kullanım oranının da çok arttığını, ancak bunun kalıcı bir büyüme unsuru olamayacağını vurgulayarak, "Yatırım oranı oldukça düşük. Maalesef üzücü ikinci nokta cari işlem açığının yüzde 5'in üstüne çıkması" dedi.

"İÇ TASARRUFLARDA GELİŞME SAĞLANAMADI"

Yatırım oranının iç tasarruflarla değil dış tasarruflarla birlikte arttığını vurgulayan Derviş, en olumlu hızlı büyüme döneminde bile iç tasarruflarda gelişme sağlanamadığını kaydetti.

Türkiye'de tüm dünyanın takdir ettiği bir büyüme sürecinin 2002'den itibaren yakalandığını, yaşanan krizin ağır bir kriz olmasına rağmen kısa sürdüğünü belirten Derviş, "Gerçekten büyük zorluklar çektik ama toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla, burada özellikle hakikaten hem işveren hem işçi sendikalarını kutlamak istiyorum. Bu çok zor krizi Türkiye'nin nispeten hızla atlatmasında toplumdaki destek, toplum mutabakatı, ılımlı davranışlar, özellikle işçilerin çok zor durumlara rağmen ekonomiye destek vermesi, omuz vermesi sanırım çok önemli oldu ve çok çok güzel büyüme hızını yakaladı Türkiye" diye konuştu.

Kemal Derviş, bu büyümenin yüksek yatırım ve tasarruf oranına bağlı olmadığının görüldüğünü belirterek, uzun vadeli ve sürdürülebilir yapıda olması için mucize bulunmadığını, yüzde 22-23 yatırım oranı ile sürdürülebilir yüzde 7-8 kalkınma hızının yakalanamayacağını vurguladı.

"KADIN NÜFUSUNUN EKONOMİYE KATILMASI GEREK"

Türkiye'nin 2002-2006 döneminde yakaladığı performansı sürdürmek istiyorsa yatırım oranının mutlaka artırılması ve bu artışın sürekli kılınması gerektiğine işaret eden Derviş, bunun özellikle istihdam için önemli olduğunu, bugün iş alanı sayısı yeni iş gücüne katılan nüfus ve artan bir işsizlikle karşı karşıya bulunulduğunu, kadınların iş gücüne katılım oranının düşük olduğunu ve kadın nüfusun ekonomiye katılması gerektiğini söyledi.

Kemal Derviş, şöyle devam etti: "Türkiye olarak bu sorunların üstesinden gelmek istiyorsak bu yükselen ülkeler arasında güçlü yer almak istiyorsak, Avrupa'ya güçlü biçimde eşit haklarla, tüm gücümüzle girmek istiyorsak o zaman hiç kuşkusuz Türkiye'nin yüzde 7'ye yakın, belki biraz üstünde bir büyüme hızını sürdürebilmesi gerekiyor. Öyle 3-4 sene yakalayıp ondan sonra vazgeçilmesi değil hakikaten bunu sürdürebilmesi gerekiyor."

Derviş, dünyada hızlanma yaşandığını, Türkiye'nin konumunu muhafaza etmek istiyorsa yüzde 7 hatta 8'e yaklaşan bir büyümeyi yakalaması gerektiğini, bu büyüme sayesinde istihdam, yoksulluk sorunlarının çözülebileceğini vurguladı.

"TÜRKİYE'NİN YÜZDE 7 BÜYÜMEYİ MUTLAKA YAKALAMASI GEREK"

Kendi perspektifine göre Türkiye'nin 2010-2015 döneminde yüzde 7 büyümeyi mutlaka yakalaması gerektiğini belirten Derviş, bu sayede istihdam artışının yüzde 2,5'i yakalamasının mümkün olacağını, bunu bugün gerçekleşen yüzde 20-22 yatırım oranı ile yapmanın mümkün olmadığını, bunun gerçekleştirilebilmesi için Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 26-28'ini, hatta biraz daha fazlasını yatırıma ayırabilmesi gerektiğini söyledi.

Cari işlemler açığını 2-4 makasında tutmakta yarar gördüğünü, bu açığın en az yarısını doğrudan yabancı sermaye ile finanse etmek gerektiğini belirten Derviş şöyle devam etti: "Çok güzel bir büyüme ivmesini yakaladık fakat bu büyüme performansı bir ölçüde kapasite kullanımı ve krizden çıkışla ilgiliydi. Üstüne yeni sermaye, yeni makineler eklendi, teknoloji daha iyi kullanıldı. Fakat yüzde 22'lerde tıkanan bir yatırım oranı ile bu performansı devam ettirmek mümkün değil ve bu dünyadaki finansal krizle hiç ilgili değil. Yani (Dünyada finansal kriz var ama biz o yüzden yüzde 4 büyüyeceğiz) bence böyle bir mantığı yürütmek doğru değil."

Avrupa ve ABD'de piyasalarındaki talep azalmasının geçici negatif etkileyen bir oluşum olacağını, büyümenin yüzde 4'ün de altına düşebileceğini dile getiren Derviş, Türkiye'nin esas sorunun bu yatırım ve iç tasarruf oranı olduğunu, uzun vadeli büyümeyle dış dünyadaki finansal konuların pek de ilgili olmadığını söyledi.

Derviş toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken sendikaların neden toplantıya katılmadığı konusunu hiç bilmediğini ifade etti.

"Siyasete atılacak mısınız?" sorusuna, "Hayır" yanıtını veren Derviş, kendi işinin ekonomi olduğunu söyledi. Bu arada Derviş gazetecilerin sorularını yanıtlarken basın mensupları arasında görüntü alımı konusunda izdiham yaşandı. Kemal Derviş toplantının ardından bazı TÜSİAD üyeleriyle öğle yemeğinde de bir araya geldi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler