FİNANS

Çiftçilerin yüzde 52’si ödediği faiz oranını bilmiyor

TARIMSAL veri çözümleri sunan Doktar'ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’deki çiftçilerin yüzde 52’si aldığı kredinin faiz oranını bilmiyor.

Çiftçilerin yüzde 52’si ödediği faiz oranını bilmiyor

Sinem ERYILMAZ- Ömer HASAR/İSTANBUL,(DHA) - TARIMSAL veri çözümleri sunan Doktar'ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’deki çiftçilerin yüzde 52’si aldığı kredinin faiz oranını bilmiyor. Araştırma sonuçlarını değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, tarım politikalarında büyük bir değişiklik olmazsa 2023'te Türkiye’nin 150 milyar dolarlık hedefi tutturmasının güç olduğunu söyledi.
Türkiye’de tarım sektörü, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 6.1’ini, ülke toplam ihracatının da yüzde 4’ünü oluşturuyor. 38 milyon hektar tarım alanına sahip Türkiye bu anlamda dünyanın en büyük tarım arazisine sahip 20’nci büyük ülkesi konumunda. Fakat tüm bunlara rağmen Türkiye dünyada gıda enflasyonu yaşayan az sayıdaki ülkeden biri. Sektöre ivme kazandırmak amacıyla yapılan çalışmalar kapsamında tarımsal hasılanın 2023 hedefleri doğrultusunda 150 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.
Tarımsal veri çözümleri sunan Doktar’ın yaptığı araştırmada ise, ülkedeki çiftçilerin yüzde 52’sinin aldığı kredinin faiz oranını bilmediği ortaya koyuldu. Yine araştırmanın bir diğer önemli sonucu, çiftçilerin yüzde 77’sinin lisanslı ‘depolamacılık kavramını’ hiç duymaması oldu. Lisanslı depolamacılığı kullananların oranı ise sadece yüzde 1.
'150 MİLYAR DOLARLIK HEDEFİ TUTTURMAK ZOR'
Araştırma sonuçlarını değerlendiren İKÜ İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, tarım politikalarında büyük bir değişiklik olmazsa Türkiye’nin 150 milyar dolarlık hedefi tutturmasının güç olduğunu söyledi. Dünyada gıda enflasyonunu yaşayan az sayıdaki ülkeden biri olduğumuz kaydeden Alçın şunları söyledi:
"Bu, özellikle yerli tarımın yetersiz düzeyde gelişmesine bağlı. Dönemsel fiyat dalgalanmalarına çözüm olarak ithal tarımsal ürünlere doğru yönelme olduğundan yerli tarımsal üretim, gerçek potansiyelini gerçekleştiremiyor. Bunun dışında yapısal sorunlarımız da var. Özellikle toprakların dağınık olması ve büyük işletme sayısının düşük olması, tarımsal alandaki hasılatın potansiyelin altında kalmasına yol açıyor. Yakın dönemde tarım politikalarında güçlü bir değişim olmazsa, söz konusu hedefin gerçekleşmesi biraz güç duruyor."
FİNANSAL OKUR-YAZARLIK VURGUSU
İthal gübre ve tohum fiyatlarının sürekli yükseliyor olmasının tarımdaki üretimi, kredi çekmeden gerçekleştirilmesi imkansız hale getirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Alçın, "Böylesi bir yapı içerisinde üretici, bir şekilde kredi ile haşır neşir oluyor. Tarımsal gelirlere baktığımız zaman aylara dağınık biçimde değil de belli dönemlerde ortaya çıktığı için hasıla elde edildiğinde, yıla yayılması gerekiyor. Burada da ciddi sorunlar var. Gerçek anlamda o gelirin elde edilmesi ve elde edildikten sonra onun sürdürülebilirliği konusunda sıkıntılar var. Bu noktada hemen hemen tüm üreticiler için kredi ihtiyacı doğuyor. Özellikle bayilerden alınan kredilerde, tek tip kredi imkânı sunmasını bekleyemeyiz. Bankalardan da kredi çekiliyor. Açıklanan faiz oranı dışında alınan ek katkı payları var. Dolayısıyla tarımsal alanda kredi çeken üretici, piyasanın çok gerisinde faiz oranıyla kredi çektiğini düşünüyor ama ödeme aşamasına geldiğinde diğer masraflarla birlikte faiz oranının yükseldiğini görüyoruz. Bu sistemlerin de, özellikle bu kesimde çalışanların finansal okur-yazarlığının geliştirilmesi için daha tek tip ve anlaşılır kılınması gerekiyor" dedi.
YANLIŞ EKİLEN ÜRÜN TOPRAK YAPISINI BOZABİLİR
Toprak analizinin düşük olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sinan Alçın, "‘Ne ekeyim?’ sorusunun cevabı, daha çok geçmişten gelen, geleneklere dayalı yöntemlerle karar verilen şeyler oluyor ya da dönemsel olarak daha yüksek bedellerle satılabileceği düşünülen ürünlere yönelme eğilimi oluyor. Fakat burada da şöyle sorunlar var: Her toprak yapısı her bitkisel ürüne uyumlu değil. Kaldı ki üretilen ürün toprak yapısında da deformasyon yaratabilir" dedi.
Lisanslı depolamacılığın gelişebilmesi için üretimden başlayarak bütün tedarik süreçlerinin hesaba katılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Alçın, "Üretici açısından daha yüksek katma değer yaratan bir sistemin oturması, üreticinin işini sürekli devam ettirebileceği daha yüksek artı değerli sistemle mümkün olabilir" diye konuştu.
EN FAZLA YATIRIM TRAKTÖRE
Çiftçilerin ziraat mühendislerinden yararlanma oranlarının çok düşük olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sinan Alçın, "Ancak başları sıkıştığında bu tip önem ve desteklere başvuruyorlar. Üretim sürecinin daha bilinçli ve verimli şekilde örgütlenmesi gerekiyor. Kredi aldıklarında da özellikle borç yönetimi için kullanıyorlar. Yeni yatırım konusunda yapılan araştırmalara göre ağırlıklı olarak traktör alımı yapıldığını görüyoruz. Traktör üretimde önemli ama toplam döngüyü düşündüğümüzde daha fazla katma değer yaratacak tarımsal ürünlerin gelişimi konusunda bir şey sağlamıyor" dedi.
ÜRETİCİYE DANIŞMANLIK HİZMETİ VERİLMELİ
Yerli üretimin desteklenmesinin devlet tarafından geliştirilmesi gereken temel politika olduğunu anlatan Prof. Dr. Alçın şunları söyledi:
"Kısa erimli fiyat dalgalanmalarını engelleyici, ithal ürüne dayalı politikadan ziyade uzun dönemde yerli ürün sayısını artıracak destekler verilmeli. Bir yandan bankacılık sistemi açısından ihtiyaç duyulan kredi sağlanmalı ama bunun kullanımı açısından da üreticiye danışmanlık hizmeti verilmeli. Böylelikle fon yönetimi daha nitelikli biçimde sağlanabilir. Tarımda en yapısal sorun, Osmanlı döneminden beri mülkiyet yapısı, tarımsal arazilerin aşırı şekilde dağınık olması, aile ekonomisine dayalı olarak üretimin devam ediyor olması nedeniyle toprakların miras yoluyla geçmesi ve sürekli olarak ekilebilir arazi parçalarının küçülmesi, tarımsal üretimin artı değerini düşüren en önemli faktör. Buna yönelik çözümler, tarımı uzun dönemde destekleyecektir."

FOTOĞRAFLI

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler