FİNANS

Dolar ve emtia fiyatları

**Tüm emtia fiyatlarının seyrini etkileyen en önemli parametre olarak dolar kurunun eğilimi son derece önemli.

**

Özellikle de, euro/dolar paritesi bu çerçeve de takip edilen başlıca değişken.

Emtia fiyatları, dolar kurundaki artış neticesinde pahalılaşırken, dolar kurundaki düşüş neticesinde de ucuzluyorlar.

Konuyu ABD dışındaki ekonomilerin ihracatları açısından değerlendirirsek, dolar kurunun zayıf eğilim göstermesi, bu ekonomilerin ihraç ettikleri ürünleri pahalı kılıyor.

Örnek olarak, dolar kurunun zayıf eğilim göstermesi neticesinde Euro kurunun artması ile birlikte söz konusu bölgeden yapılan ihracatlar pahalılaşıyor.

Zira ihracatı yapılan ürünleri en çok satın alan ülke, dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ABD.

Sonuç olarak, enerji, hammadde gibi emtialara dayalı üretim maliyetlerinin ucuzlaması açısından ve ihraç edilen ürünlerin talep görebilir seviyede olmaları açısından dolar kurundaki denge son derece önemli.

Bu açıklamaları yaptıktan sonra, İstanbul’da düzenlenen IMF-Dünya Bankası 2009 Yıllık Toplantıları’nda beliren ortak görüşe değinmek istiyorum.

ABD Hazine Genel Sekreteri Geithner’in de ifade ettiği gibi, “kuvvetli dolar kuru”, ekonomik toparlanma için gerekli, fakat daha belirgin bir şekilde ortaya çıkan ortak görüş ise, “para birimlerindeki düzensiz dalgalanmalar ekonomik toparlanmayı riske atıyor.” Bu senenin Mart ayından bu yana dolar kuru, 7 farklı para biriminin olduğu bir sepete göre yüzde 14 değer kaybetmiş durumda. Söz konusu eğilim son haftalarda, doların özellikle euro karşısında değer kazanması ile birlikte değişmekte.

Mevcut eğilimin devam etmesi ise, başta ABD olmak üzere, özellikle G7 ülkelerinin merkez bankalarının önümüzdeki dönemde uygulayacakları faiz politikalarına bağlı. Geithner’in yaptığı açıklamaya göre, bu sene olmasa bile 2010 yılının Mart ayından itibaren ABD merkez bankası FED’in yavaş yavaş faiz artırımına gideceği sinyalleri oluşmakta.

Bunun mantıklı bir öngörü olması açısından, ABD’de ekonomik toparlanmanın devam etmesi gerekmekte. Bu durum ne kadar gerçekçi olur sorusunun cevabı ise, Obama hükümetinin bugüne kadar ekonomik destek paketleri çerçevesinde piyasalara verdiği likidite olan 787 milyar USD’de gizli.

Görünen o ki, ABD eski FED başkanı Bernenke’nin de öngördüğü gibi, söz konusu destek paketleri ile birlikte sermaye piyasalarındaki artışlar ve şirketlerin stok eritme politikaları neticesinde ABD ekonomisi önümüzdeki 6 ayda yıllık olarak yüzde 3-yüzde 4 arasında bir büyüme yaşayacak ve 2010 yılında ise bir miktar gerilemeye girecek.

Konu destek paketlerinden açılınca, ABD’deki bütçe açığı (bu sene 1.6 trilyon USD’ye ulaşması beklenmekte) ve bu durumun yaratacağı enflasyonist baskı ön plana çıkıyor. Görünen bir enflasyon riskinden dolayı, FED’in piyasalardan para çekmesi gerekebilir.

Bunu da ya yeni vergiler koyarak, ya da faizleri arttırarak gerçekleştirecek.

Bu çerçeveden de baktığımızda FED 2010 itibarıyla faizleri arttırmaya başlayabilir.

Özetle, ekonomik toparlanmanın devam etmesi açısından ABD’nin küresel ürünlere talebini arttırması gerekmekte. Bu da, dolar kurunun yükselmesi ile birlikte kolaylaşacak bir durum. Diğer bir taraftan ABD’de beliren enflasyon riskini bertaraf etmek için faiz hadlerinin nispeten yüksek olması önemli.

Dolayısıyla bu sene sonuna kadar dolar kurunda bir yükseliş beklentisi kuvvetlenebilir.Aşağıdaki euro dolar grafiği Nisan 2009’dan günümüze kadar olan gelişmeyi göstermekte. Dolar kurunun euro karşısında değer kaybettiğini ve son bir haftada tekrar değer kazandığını görüyoruz. 30 günlük ağırlıklı ortalama 1.45 seviyesinde dururken, bollinger band alt bandı 1.44 seviyesinde.
(ŞAHİNLER)

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler