Faizlerin %20’yi aşması sadece enflasyon oranının yükselişi ile açıklanamaz. Önceki yazılarımızda döviz yükselişinin başlangıç aşamasında en önemli etkinin, yabancı yatırımcılara uygulanan stopaj uygulamasında “denetimlerin” artırılmış olması olduğunu belirtmiştik. Yabancı yatırımcı; “ben diğer gelişmekte olan ülkelerde de riske giriyorum. Aldığım riskler; ülke riski, likitide riski, kur riski. Buna bir de %15’lik vergi ödemem” dedi. Yeni hazine ihalelerine yabancı katılımı yarı yarıya azaldı. Talep eksikliğinden dolayı yurtiçi bankalar da faizlerin yükselmesini talep etti.
Şimdi Maliye Bakanlığı’nın TBMM’ne sunacağı yeni vergi yasası ile yurtdışı yerleşik kişilere vergi sıfıra indirildi. Hazine bonosu ve hisse senedi için stopaj ise %15’den %10’a indirildi. Yapılan uygulama başa dönüş olarak görülse de bence gerçeklerle yüzleşme olarak kabul edilmeli. Yılda 25 milyar USD cari açık veren bir ülke vatandaşı ya lüks yaşamayıp ithal ürün kullanmayacak, ya da kısa vadeli yabancı yatırımcının ülkeye vergisiz giriş çıkışına göz yumacak. Kaldı ki tüm dünya bunu uygularken.
Piyasalar bu kararı olumlu karşılayacaklardır. Bono ihalelerine yabancı ilgisi artabilir. Özellikle döviz kuru kısa vadede 1,670’leri zirve yapabilir. Hisse senedi piyasası açısından ise son derece olumlu bir gelişme yaşanmıştır. Çünkü yabancılar 2005 yılında borsadan 5.5 milyar USD alım yaparken, vergi uygulamaları nedeniyle bu oran 2006 yılında ciddi bir düşüş yaşamıştır. Dünya borsalarının toparlandığı, vergilerin yabancı yatırmcı için sıfırlandığı bir ortamda borsa ilk dakikalarda %5 yükseliş yaptı ve 35,000’nin üzerine yükseliş yaşadı.
Endeks seviyelerinin çok düşük olduğunu, banka ve bazı holding senetlerinin aşırı düşüş göstermiş olduğunu son dönemde sıkça ifade etmiştik. Yurtdışı borsalardaki yükseliş eğiliminin süreceğini düşünüyor orta vadeli 38,500 hedefimizi koruyoruz.
22.06.2006 9:40