Finans Kulüp tarafından yapılan “Avrupa Birliği Katılım Sürecinde Finans Sektörü” başlıklı araştırma , AB ile tam üyelik müzakerelerinin tamamlanması ile birlikte Türk finans sisteminde çok hızlı bir büyümenin gerçekleşeceğini, rekabet koşullarının şiddetleneceğini ve sektörde yabancı ortaklıkların hakim duruma geçeceğini ortaya koydu.
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel’in başkanlığında Finans Kulüp için gerçekleştirilen araştırma, Türk finans sistemini oluşturan üç temel sektör bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasası alanında mevcut kurumların, 2015 yılına kadar büyük oranda yabancı ortaklıklarla entegre olacağı, yabancı kurumların çoğalması ile birlikte ürün ve hizmet sunumunda rekabet koşullarının çok daha keskin hale geleceği öngörüsünde bulundu.
Dr. Can Fuat Gürlesel, çoğunluğu AB ülkelerinin önde gelen bankalarının, Türk bankacılık sistemine egemen olacağını, sigorta sektöründe yabancı payının belirleyici orana geleceğini, sermaye piyasasında ise sadece hisse senedi alımı satımına odaklanmış aracı kurumların tümüyle ortadan kalkarak doğrudan yatırım bankalarının egemen olacağı bir duruma dönüşeceği tespitini yaptı.
"YABANCI BANKALARA GİRİŞ SERBESTİSİ ERTELENSİN"
Araştırmada, Türk finans sektörünü geçiş döneminde korumak amacıyla müzakere başlıklarının kapanması ile birlikte belirli alanlarda 5 yıl ertelemeye gidilmesi önerilerek, yabancı bankaların ve sermaye piyasası kuruluşlarının şube açma ve izin almadan faaliyet gösterme serbestisinin, tam üyelik tarihinden sonra uygulanması isteniyor.Sigorta sektöründe de yurtiçi şirketlerin rekabet gücünü korumak ve uyum sürecine hazırlık açısından yabancı sigorta şirketlerinin Türk pazarına serbestçe girmeleri, şube açmaları ve faaliyet göstermeleri yanı sıra doğrudan acente kurmalarının da tam üyelik tarihine kadar istisna tutulması öneriliyor.
"2015’TE BANKALARIN AKTİF TOPLAMI 873 MİLYAR DOLARA ÇIKAR"
Dr. Gürlesel, sektörlere ilişkin büyüklük tahminlerini yaparken, 2015 yılına gelindiğinde GSMH’nin sabit fiyatlarla 698.6 milyar dolara ulaşacağını, bu büyüklük içinde banka aktifleri toplamının da bugünkü 220 milyar dolarlık düzeyinden 873.2 milyar dolara çıkacağını, banka aktiflerinin GSMH’ya oranının söz konusu dönemde yüzde 71.1’den yüzde 125’e yükseleceğini öngördü. Gürlesel, sermaye piyasaları ve sigorta sektörü için tahmin yaparken, borsa kapitalizasyonunun 98 milyar dolardan, 350 milyar dolara ulaşacağını, sigorta prim üretiminin yıllık bazda 4.6 milyar dolardan 28 milyar dolara çıkacağını söyledi.
"SİSTEMDE EN FAZLA 20-25 BANKA KALIR"
Gürlesel, raporda ortaya çıkan verileri değerlendirirken, ekonomik büyüme, rekabet koşulları ve ürün yelpazesinin genişlemesi, müşteri sayının önemli oranda artması nedeniyle banka bilançolarında 2-3 kat büyüme gerçekleşeceğini belirterek, “ Türkiye’de bankalar arasında konsolidasyonlar ve birleşmeler,satın almalar hızlanarak sürecek. Özellikle AB üyesi ülkelerin büyük bankaları Türk piyasasına daha yoğun girecekler ve sistemde yabancı ortağı olmayan banka kalmayacak. Yerli bankalar arasında da bu süreçte birleşme kaçınılmaz görünüyor. Sistemde 2010-2015 arası dönemde bilanço büyüklükleri birbirine yakın en fazla 20-25 banka kalacak” dedi.
"ZİRAAT BANKASI ÖZELLEŞTİRİLİR"
Dr. Gürlesel, yabancı bankaların Türk bankacılık sistemine yepyeni ürünler getireceğini, rekabetin bu yeni ürünler temelinde çok daha yoğunlaşacağını vurgulayarak, “Sistemde bir bankanın kamu bankası olarak kalarak bu yoğun rekabette varlığını sürdürmesi çok güç. O yüzden benim tahminim 2010’u izleyen dönemde Halk Bankası ve Ziraat Bankası’nın da rekabetin baskısına dayanamayıp tümüyle özelleştirileceği yönündedir” dedi.
AB entegrasyon sürecinde ekonomik büyümeye paralel olarak bankaların kredi hacimlerinin de ciddi oranda genişleyeceğini, artan rekabet nedeniyle banka kar marjlarının azalacağını ifade eden Gürlesel, şöyle dedi:
“Bankalar için Hazine bonosu ve tahvile dayalı faiz geliriyle kar etme dönemi sona eriyor. Bankalar faiz dışı gelir kalemlerine yoğunlaşmak zorundalar.Zaten bu süreç başlamış durumda. Avrupalı bankaların Türk bankaları ile gerçekleştirdiği ortaklıklarla sisteme yeni ürünler, yeni hizmetler giriyor. KOBİ bankacılığı, tarım kredileri ve niş ürünlerle müşteri tabanı daha da genişleyecek. Bu dönemde kamu kesimi borçlanma gereği azalacağı için iç tasarruflar artacak, bu da bankalar için büyük bir kaynak yaratacak. Ben herkese gerçek bankacılığa hoş geldiniz diyorum.”
"SİGORTADA YABANCILAR EGEMEN"
Finans sektörünün ikinci önemli ayağını oluşturan sigortacılık alanında da hali hazırda yabancı payının yüzde 70’ler düzeyine yaklaştığını belirten Gürlesel, sektördeki yabancılaşmanın artan bir hızla devam edeceğini söyleyerek, “ Türk şirketleri için birleşmekten veya yabancılarla ortaklık gerçekleştirmekten başka çıkış yolu yok. AB ülkelerinde 1.000’e yakın sigorta ürünü var. Bizde ise 10’u geçmiyor ürün sayısı. Hayat sigortacılığında risk tanımı çok genişleyecek. Bireyin günlük hayatında karşı karşıya bulunduğu her tür risk bir sigorta konusu olacak. Hayat sigortacılığında çok büyük bir iş hacmi çıkacak. AB’nin dev reasürans şirketleri de Türk piyasasına girecek” değerlendirmesini yaptı.
"İMKB YABANCI BORSALARLA BİRLEŞİR"
Tek Pazar ortamında AB ülkelerinde borsalar arasında birleşmeler yaşandığını ve bu süreçte Frankfurt, Paris, Londra, Zürih gibi borsaların AB piyasasında egemen hale geldiğini, diğer üye ülkelerin borsalarının büyük şirketlerden ve oyunculardan ziyade orta ve küçük oyunculara kaldığını ve derinliklerini kaybettiğine dikkat çeken Gürlesel, raporda AB tek pazarında hisse senedi ve tahvil işlemleri ve ihraçları ağırlıkla büyük borsalarda gerçekleştirildiğinin altını çizdi.