Ata Yatırım Baş Ekonomisti Nurhan Toğuç, milli gelir ve sektörel büyüme rakamlarını değerlendirdi.
Buna göre, artan milli gelir rakamları, daralan dünya büyümesi ve ekonominin reel yüzünün hatırlattıkları şöyle;
"Milli gelir rakamlarında 1987 bazlı Birleşmiş Milletler sisteminden (SNA), 1998 bazlı Avrupa muhasebe sistemine (ESA) geçiş, makro dengeleri daha iyi ifade etmesi ve ülkelerarası karşılaştırmaları kolaylaştırması açısından önemli bir adımdır. Milli gelir hesaplarının AB ölçütlerinde standartlaştırılması makro dengelerde iyileşme sağlaması, kamu sektörüne şeffaflık, ürün ve faaliyetlere güncel sınıflamalar getirmesi ve kayıtdışılığı azaltması açısından önemli olmakla birlikte yeterli değildir.
GELİR ARTIŞI NASIL SAĞLANDI?
Daha güncel sınıflamaların kullanılması, kayıtdışılığın bir kısmının kayıt altına alınması, konut sektöründe ortalama kira uygulaması yerine ev tipine göre farklı kira bedellerinin esas alınması, finans sektöründe yeni uygulamalar, dış ticaret verilerine serbest bölgelerin eklenmesi ve inşaat sektöründe mal akımı yöntemi kullanılarak kayıtdışı üretimin hesaplamalara dahil edilmesinin yanısıra internet sağlayıcı ve çocuk bakıcılığı gibi yeni iş kollarının da üretim rakamlarına dahil edilmesi sayesinde GSYH yüzde 31.6'lik bir artış gösterdi.
ARTAN MİLLİ GELİR RAKAMLARI VE SEKTÖREL BÜYÜME
Yeni yöntem ile birlikte 2007 yılının ilk dokuz ayında milli geliri artıran en önemli katkı imalat sanayiinden gelmiştir. İmalat sanayiinde yüzde 4.2 olarak belirlenen büyüme hızı, yeni seri ile yüzde 5.5'e çıkmıştır. Bu sektörde eski hesaplarda 11 bin 300 olarak öngörülen -10 ve üzerinde işçi çalıştıran- işletme sayısı 27 bin 800 olarak revize edilmiştir. Milli geliri artıran ikinci sektör ise hizmetler sektörü olmuştur. Burada hizmetler sektörünün son yıllarda kapsamının genişleyerek içerisine faktoring şirketleri, katılım bankaları, özel emeklilik fonları, kar amacı olmayan mali aracı kuruluşların yanısıra temizlik ve çocuk bakımı gibi yeni üretim değerlerine yer verilmesi etkili olmuştur. Öte yandan 2007 yılının ilk dokuz ayında tarımsal üretimin eski seriye oranla daha düşük olduğu görülmektedir. Burada da belirleyici faktör balıkçılıktaki daralma olmuştur.
Sektörel Büyüme (yüzde)
2006 Eski 2006 Yeni 2007/9 Eski 2007/9 Yeni
Tarım 2.9 1.3 5.6 6.0
Madencilik 4.8 5.2 11.5 10.1
İmalat 7.4 8.4 4.2 5.5
Elektrik, gaz, su 8.7 8.6 8.2 8.1
İnşaat 19.4 18.5 11.5 6.4
Hizmetler 6.1 7.2 5.0 6.5
GSYH 6.1 6.9 3.8 5.0
MAKRO GÖSTERGELERDE SON DURUM
Yeni hesaplama sistemi makro verilerin bir kısmında iyileşme sağlarken bazılarını olumsuz etkilemiştir. Bu çerçevede yüzde 31.6 oranında artan milli gelir revizyonu, kişi başına milli geliri 2007 yılı itibariyle 9,200 dolara çıkarırken cari açığın milli gelire oranını yüzde 7.6'dan yüzde 5.8'e düşürmüş, 2008 yılı beklentimizi ise 5.7'ye revize etmemize neden olmuştur. Aynı şekilde bütçe açığının ve dış borcun da milli gelire oranı düşmüş ancak 2007 yılı itibariyle yüzde 5.3 olan faiz dışı fazla oranı yeni değişikliklerden olumsuz etkilenerek yüzde 4.1'e gerilemiştir.
TÜRKİYE'DE MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER
2005 2006 2007B 2008T
GSYH (milyar YTL) 649 758 845 952
GSYH (milyar dolar) 481 526 650 750
Cari Açık -23 -32 -38 -43
Cari Açık/GSYH (yüzde) -4.7 -6.1 -5.8 -5.7
Dış (milyar dolar) -43 -54 -63 -70
İhracat 73 86 107 120
İthalat (milyar dolar) 117 140 170 190
Dış Ticaret Dengesi/GSYH (yüzde ) -9 -10 -10 -9
İhracat/GSYH (yüzde) 15 16 16 16
İthalat/GSYH (yüzde) 24 27 26 25
Bütçe Dengesi (milyar YTL) -7 -5 -14 -18
Bütçe Dengesi/GSYH (yüzde) -1.1 -0.6 -1.6 -1.9
Faiz Dışı Denge (milyar YTL) 39 41 35 38
Faiz Dışı Denge/GSYH (yüzde) 6.0 5.4 4.1 4.0
Dış Borç (milyar dolar) 169 208 248 253
Dış Borç/GSYH (yüzde) 35 39 38 34
Kamu Net Borç Stoku (milyar YTL) 270 259 272 287
Kamu Net Borç Stoku/GSYH (yüzde) 42 34 32 30
Yeni düzenlemeler ülkenin ekonomik görünümünün doğru olarak saptanması açısından ve yeni ekonomi dallarının ulusal hesaplara dahil edilmesi açısından önemlidir. Ancak en az milli gelir rakamlarının düzeltilmesi kadar önemli olan nokta ise kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınmasıdır. Yeni düzenlemeler kayıtdışı ekonominin bir kısmının kayıt altına alınmasını sağlayacak ancak kayıtdışı ekonominin kayıt altına alınması 2011 yılına kadar sürebilecektir.
MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ: REEL EKONOMİ
Global kredi riskinin arttığı ve ABD ekonomisinin resesyona girdiği bir ortamda yıllık 40 milyar dolar döviz girişine ihtiyaç duyan Türkiye'nin ülke riski artmaktadır. Bu çerçevede; artan gıda ve enerji fiyatları, Merkez Bankası'nın enflasyon hedefine yaklaşmasını zorlaştırmaktadır. Bu durumda enflasyon ile mücadelede, tarımsal üretimi artırabilecek arz taraflı önlemler Merkez Bankası'nın enflasyon hedefine ulaşmasına yardımcı olabilir. Lira'nın değerlenmesi, bir yandan Türkiye'nin uluslararası ticarette rekabet gücünü düşürürken, diğer yandan yüksek faiz ortamı finans dışı sektörün dış borcunun artmasına neden olmuştur. 150 milyar dolara çıkan dış borç stoku, bir yandan ucuz para ile dışarıdan enflasyon ithaline neden olurken diğer yandan Türkiye'nin ülke riskini artırmaktadır. Global daralma beklentilerine karşın yüksek seyreden petrol ve emtia fiyatları, Türkiye'nin enerji faturasını artırmaya devam etmektedir. Cari açığın finansmanı için gerekli olan doğrudan sermaye girişi, kredi piyasalarında yaşanan sorunlar nedeni ile risk altındadır.
Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine ara vermesi, büyüme beklentilerimizi aşağı yönlü revize etmemize neden olacaktır. Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine ara vermesi durumunda kredi hacminde beklenen büyüme gerçekleşmeyeceğinden, iç talep artışı ile yüzde 5.6 olan büyüme beklentimizi aşağı yönlü revize etmek durumunda kalabiliriz. Ekonomik yavaşlamanın zaten yüksek olan istihdam üzerine yansımaları
olumlu olmayacaktır kanısındayız.
Bu koşullar altında Türkiye'nin, uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artıracak önlemler alarak, istihdamın artışını sağlamaya yönelik politikalara öncelik verilmesi durumunda tarihi ortalamalarının üzerinde büyüme kapasitesi olduğuna inanıyoruz."