FİNANS

OECD Toplumlar Raporu: Türkiye diplomalı işsizler

Türkiye üniversite mezunları arasında işsizliğin en yaygın bulunduğu OECD ülkesi durumunda bulunuyor. OECD’nin yeni raporuna göre, Türkiye gelir eşitsizliğinin azaltılmasında önemli mesafeler aldı, bebek ölümlerini ve çocuk yoksulluğunu önlemede başarılı olamadı. Türkler “en arkadaş-dost canlısı” toplum olarak OECD’nin ilk sırasında yer alırken, boş zaman değerlendirmede “Kültürel Etkinliklere Ev Sahipliği Yapma ya da Katılma” sıralamasında sıfır çekti. Futbol uğruna sayısız cinayetin işlendiği, neredeyse olaysız futbol karşılaşması geçmeyen Türkiye boş zamanları geçirmede spora en az vakit ayıran OECD ülkesi de oldu. Türkiye toplumdaki “zorbalık ve kabadayılık” niteliğiyle de dikkati çekiyor.

OECD’nin üye ülkelerdeki toplumsal gelişmeleri inceleyen “Bir Bakışta Toplum 2009” raporu yayınlandı. Rapora göre 2007’de Türkiye’de genel işsizlik oranı yüzde 10.1 oldu. 15-24 yaşları için işsizlik 19.6, 25-54 yaşları arası için yüzde 8.3, 55-64 yaşları için ise 3.8 olarak saptandı. Ortokul mezunları arasında işsizlik yüzde 8.1, lise mezunları arasında yüzde 10.1 şeklinde hesaplandı.

Türkiye’de, üniversite mezunları arasında ise işsizlik 8.2 düzeyinde gerçekleşti. Türkiye bu rakamla OECD ülkeleri arasında üniversite mezunları en fazla işsiz gezen ülke oldu. Bu alanda Türkiye’ye en yakın işsizlik rakamı yüzde 7.3 ile İspanya’da bulunuyor. Yunanistan’da bu oran yüzde 6.9 olarak hesaplandı. Üniversite mezunu işsiz oranı OECD ülkelerinde yüzde 3.9 düzeyinde bulunuyor.

GELİR EŞİTSİZLİĞİ Raporda gelir eşitsizliği konusunda “OECD ülkelerinde 1980’lerin sonundan 1990’ların ortalarına kadar geçen sürede gelir eşitsizliği artmıştır. Daha sonra farklılıklar ortaya çıkmıştır. 1985-1995 arasındaki ana görüntü, özellikle Meksika, Yeni Zelanda ve Türkiye ile birçok OECD ülkesinde yükselen gelir eşitsizliğiydi. İzleyen onyılda ise özellikle Kanada, Finlandiya, Almanya, Norveç, Portekiz, İsveç ve ABD’de daha yüksek gelir eşitsizlikleri görüldü. Dönem boyunca Meksika ve Türkiye’de gelir eşitsizliğinin azaltılmasında önemli mesafeler alındı” denildi.

ÇOCUK YOKSULLUĞU TÜRKİYE’DE ARTTI Türkiye dahil birçok OECD ülkesinde çocuk yoksulluğunun, genel yoksulluk oranını yüzde 3 geçtiği belirtilen raporda, “Çocuk yoksulluk oranları son onyılda OECD çapında yükseldi. Bu küçük yükseliş birçok OECD ülkesinde çocuk yoksulluğunun ortadan kaldırılması hedefinin ortaya konulması ve yoksul çocuk sayısının azaltılmasına yönelik politikaların uygulanmasına karşın görüldü. Türkiye, Almanya, Lüksemburg ve Avusturya’da çocuk yoksulluğunda büyük artışlar meydana geldi. Meksika, İtalya ve İngiltere’de ise önemli düşüşler saptandı” denildi.

ÖĞRENCİ PERFORMANSINDA SONDAN İKİNCİYİZ Rapor Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA)’nın 2006 yılı değerlendirmelerine de yer verdi. PISA zorunlu eğitim sonunda öğrencilerin donanımlarını değerlendiren en kapsamlı sistemlerden biri olarak biliniyor. Testler için OECD ülkelerinden 15 yaşındaki öğrenciler okuduğunu anlama, matematik ve bilim alanında sınava tabi tutuluyorlar. Buna göre Koreli öğrenciler okuduğunu anlama, Finlandiyalı öğrenciler ise matematik ve bilim alanında OECD birincisi oldu. 30 OECD ülkesi arasında Türkiye her üç alanda da sondan ikincilikte yer aldı. Türkiye sadece Meksika’yı geçti. Yunanistan sondan üçüncü, İtalyan gençler sondan dördüncü, ABD’li gençler ise sondan dördüncü oldu.

TOPLUMDA ZORBALIK VE KABADAYILIK DİKKAT ÇEKİCİ OECD ülkelerinde toplumdaki “zorbalık” ya da “kabadayılık” sonucu ortaya çıkan şiddet de incelendi. Şiddetin toplumlarda birbirinden çok farklılık göstermediği belirtilen raporda, “OECD ülkelerinde yaşayan her 10 gençten biri zorbalık kurbanı oluyor ve oranlar birbirine çok yakın. Göstergeler çocukların en fazla zorbalıkla karşılaştığı ülkelerin Türkiye ve Yunanistan olduğunu ortaya koyuyor. Zorbalık en düşük İsveç ve İspanya’da görülüyor. Rapora göre zorbalık çocukların yaşları ilerledikçe azalıyor. Çocuklar büyüdükçe okulda daha fazla zaman geçiriyorlar ve bu zorbalığın yapısında değişiklik getiriyor. Erkek çocuklar için yaşla birlikte içinde bulunulan zorbalığın artışı daha dikkat çekici, özellikle de Yunanistan, Lüksemburg, Avusturya ve Almanya’da. Sadece Türkiye’de raporlar tüm kız ve erkek çocuklar için yaş ilerledikçe karşılaşılan zorbalığın boyutunun azaldığını ortaya koyuyor. Ancak ülke düzeyinde karşılaşılan şiddet yine de görece yüksek kalıyor.

YEDİ ANA GÖSTERGEDE KIRMIZI IŞIK Raporda ülkelerin sosyal gelişmişlikleri 10’a ayrıldı. En üst üç sırada bulunanlar “yeşil”, en alt üç sırada bulunanlar “kırmızı” ortadaki dört sırada bulunmayı hak edenler ise “sarı” trafik ışıklarıyla sembolize edildi.
Türkiye, 2007’de “nüfusa oranla istihdam”, 2004-2005’te “gelir eşitsizliği”, 2006’da “65 yaşında ömür beklentisi”, “bebek ölümleri”, “bilgi seviyesi yeterli olmayan öğrencilerin oranı”, “mutluluk algısı”, “kişi başına net milli gelir” başlıklı yedi göstergede sadece “kırmızı” ışık uyarısı aldı. Türkiye sayılan alanlarda OECD’nin 10 derecelik nitelik sıralamasında alttaki üç grup içinde gösterilmiş oldu. Türkiye dışında tüm göstergelerde “alarm zilleri çalan” bir başka OECD ülkesi bulunmuyor. Söz konusu göstergelerde “hiç kırmızı sinyal” vermeyen, yani yerleri üstteki yedi sırada bulunan OECD ülkeleri ise Avustralya, Avusturya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Norveç ve İsveç oldu.

FRANSIZLAR EN ÇOK, KORELİLER EN AZ UYUYOR OECD toplumsal göstergeler raporunda, boş zamanlar, uykuda geçirilen süre gibi konular incelendi. Fransızlar günde ortalama 8.8, Amerikalılar 8.6, İspanyollar, Yeni Zelandalılar, Türkler ve Avustralyalılar 8.4 saat uyuyorlar. Bir Fransızla Koreli arasında günde bir saat uyku farkı bulunuyor. Koreliler ve Japonlar OECD’nin en az uyuyan toplumu çıktı.

YEME İÇMEYE EN FAZLA ZAMAN AYIRAN FRANSIZLAR OECD ülkeleri içinde bir günde yeme-içmeye en fazla zaman ayıranların Fransızlar olduğu ortaya çıktı. Fransızlar ortalama günde 2 saat 25 dakikalarını yemeğe ayırıyor. Fransızları Yeni Zelandalılar, Japonlar, İtalyanlar ve Türkler izliyor. OECD’nin yeme-içmeye en az zamanı ayıran toplumu ise Meksika, Kanada ve ABD’liler.

TELEVİZYON SEYRETMEK GÖZDE BOŞ VAKİT GEÇİRME ARACI
Rapora göre OECD ülkelerinde insanlar boş zamanlarını en çok televizyon izleyerek geçiriyorlar. Televizyonun toplam boş vakit değerlendirme faaliyetleri içinde aldığı pay itibarıyla OECD ülkelerinin sıralaması şöyle: Meksika (yüzde 48), Japonya (47), ABD (44), Avustralya, İngiltere, Polonya (41), Türkiye (40), Belçika 36, OECD ortalaması (36).

“Eş-dost ziyareti ve arkadaşlarla eğlenme”nin boş vakitte aldığı pay itibarıyla ise Türkiye OECD toplumları arasında birinci oldu. Türkiye’de insanlar toplam boş vakitlerinin yüzde 34’ünü “eş-dost ziyareti ve arkadaşlarla toplanıp eğlenme” şeklinde geçiriyorlar. Türkiye’yi izleyen “arkadaş canlısı” ülkeler ve oranları şöyle: Yeni Zelanda (yüzde 24), Kanada (21), ABD (16), Kore (16), Norveç (14), Belçika (8), İngiltere, İsveç, Finlandiya (7), Fransa, Polonya, İtalya (6), Almanya, İspanya (4), Avustralya (3), OECD ortalaması (11).
Bir boş zaman geçirme şekli olarak “Kültürel Etkinliklere Ev Sahipliği Yapma ya da Katılma” sıralamasında ise Türkiye “sıfır” çekti. Sosyal etkinlik düzenleme ve katılımın boş vakitlerde aldığı yüzdeye göre sıralama şöyle: Almanya, Norveç (yüzde 15), İspanya (12), İsveç (11), İngiltere, İtalya (10), Polonya, Belçika, Finlandiya (8), Fransa (7), Meksika (4), ABD, Yeni Zelanda, Kanada, Avustralya (2), Kore (1), Türkiye, Japonya (0), OECD ortalaması (6).

Futbol uğruna sayısız cinayetin işlendiği, neredeyse olaysız futbol karşılaşması geçmeyen Türkiye boş zamanları geçirmede spora en az vakit ayıran OECD ülkesi oldu. Sporun boş vakitlerde aldığı yüzdeye göre ülkeler sıralaması şöyle: İspanya (yüzde 12), İsveç, Norveç, İtalya, Fransa, Finlandiya, Kanada (8), Kore (7), Almanya (7), Polonya, Japonya, Avustralya (6), ABD, Yeni Zelanda, Meksika, Belçika (5), İngiltere (4), Türkiye (2), OECD ortalaması (7).

SOSYAL GÜVENCEYE BEKLENENDEN AZ HARCIYORUZ
Raporda, “OECD ülkelerinde ortalama kişi başına milli gelir 26 bin dolardı. Bu yılda sadece Lüksemburg, Norveç ve ABD 35 bin dolar sınırını geçmişti. Sekiz ülkenin kişi başına geliri 20 bin doların altındaydı ve ikisinde (Meksika ve Türkiye) yaklaşık 11 bin dolar dolayındaydı. Kişi Başına Net Milli Geliri yüksek olan OECD ülkeleri, Net Milli Gelirden daha yüksek bir oranın sosyal korumaya harcama eğiliminde bulunmaktadır. Yine de bu ilişki çok güçlü değildir ve Meksika, Kore, Türkiye ve daha az bir düzeyde ABD bu alana tahmin edilenden az harcamaktadır” denildi.

ÜNİVERSİTE DİPLOMASI OLANLARIN İŞSİZ KALDIĞI ÜLKE: TÜRKİYE
OECD raporunda çalışma hayatına ilişkin şu saptamalar yer aldı:

-OECD ülkelerinde istihdam 1990’ların ortalarından itibaren arttı. Birçok OECD ülkesinde, istihdam 2007’de 1980’lerdekinden yüksek. 1995’ten bu yana istihdam oranları, Avustralya, Belçika, Kanada, Finlandiya, Yunanistan, İzlanda, İtalya ve Hollanda’da yüzde 5, İrlanda ve İspanya’da ise yüzde 10 puanı aşan oranda arttı. İstihdam oranları 1990’ların ortalarına göre Çek Cumhuriyeti ve Polonya’da 1 ve 3, Türkiye’de ise 5 puan daha düşük. İstihdam oranları Avustralya, Kanada, Hollanda, İsveç, İngiltere ve ABD dahil 14 ülkede yüzde 70’i geçti. Macaristan, İtalya, Polonya ve Türkiye’de yüzde 60’ın altında.
Yunanistan, İtalya, Meksika ve Türkiye’de kadın istihdam oranları yüzde 50’den az. Kanada, Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç ve İsviçre’de ise yüzde 70’ten fazla bulunuyor. Türkiye ve Meksika’da kadın ve erkek istihdamı arasında büyük uçurum görülüyor.

-Türkiye’de 2007 itibarıyla 15-64 yaş arası nüfusta istihdam oranı yüzde 45.8.

-2007’de ortalama OECD işsizlik oranı yüzde 5.7. İstihdam oranları Slovak Cumhuriyeti ve Türkiye’de yüzde 10’un üzerinde.

-Gençler, göçmenler ve eğitimsiz kişilerin işsiz kalmaları daha olası. Gençler arasında ortalama işsizlik oranı OECD çapında yüzde 12. Bu 25-54 yaş için yüzde 5’lik ve üzeri için saptanan yüzde 4’lük işsizlik oranından daha yüksek. Göçmenlerdeki işsizlik oranı yerli işçilerin işsizlik oranlarından yüzde 3 daha fazla. Bu şablon göçmen işsizliğinin düşük olduğu Macaristan, Türkiye ya da ABD’de geçerli değil.

-OECD ülkeleri için geçerli eğitimli kişilerin kolay iş bulduğu şablon, daha eğitimli kişilerin işsiz olma olasılıklarının biraz daha fazla olduğu Türkiye, Kore ve Meksika hariç tüm OECD ülkeleri için geçerli.”

“SAĞLIKLIYIM” DİYENLER YÜZDE 55 1960-2006 yılları arasında Türkiye’de kadın ve erkekler için doğuşta ömür eklentisinin 23.3 yıl arttığı belirtilen raporda bu başarının bebek ölümlerindeki azalmaya bağlı olduğu belirtildi. Raporda yer alan diğer saptamalardan bazıları da şöyle:

-OECD ülkelerinde halkın yüzde 69’u sağlığının yerinde olduğunu düşünüyor. Sağlığının yerinde olduğunu düşünen kişilerin oranı Yeni Zelanda’da yüzde 90, ABD’de yüzde 89, Türkiye’de yüzde 55, Slovak Cumhuriyeti’nde yüzde 34 oranında. Sağlığından en şüpheli insanların yaşadığı ülke Slovak Cumhuriyeti, Türkiye bu alanda 30 ülke arasında sondan yedinci durumda.

-Kadınlar ve erkekler arasında, erkek lehine sağlık uçurumunun yaşandığı ülkeler arasında Türkiye birinci.

-Bebek ölümleri 2006 itibarıyla İzlanda, İsveç, Finlandiya, Lüksemburg ve Japonya’da binde 3 oranından, Meksika ve Türkiye’deki binde 18-23 oranına kadar değişkenlik gösteriyor. Bebek ölümü oranı Polonya, Slovak Cumhuriyeti ve ABD’de de görece yüksek bulunuyor. Tüm OECD ülkelerinde son 40 yılda bebek ölümlerini azaltmada önemli başarılar sağlandı, düşüşler özellikle Portekiz ve Kore’de görüldü.

-OECD ülkelerinde ortalama olarak her 15 çocuktan biri düşük ağırlıkta doğuyor. 2006 itibarıyla 2,5 kilodan az ağırlıkta doğan çocuk oranı en fazla Türkiye’de görüldü. Türkiye’de yetersiz ağırlıkta doğan çocukların oranı yüzde 11.3 iken Japonya yüzde 9.6 ile ikinci, Yunanistan yüzde 9 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu sorunun uğramadığı ülkeler İskandinav ülkeleri.

-Bebek ölümlerinde Türkiye’nin rekoru devam ediyor. 2006’da Türkiye’de doğan her bin çocuktan 22.6’sı kaybedildi. Bu oran bebek ölümlerinde ikinci sıradaki Meksika’da binde 18.1 oldu. İki ülke dışında bebek ölümleri OECD’de büyük sorun oluşturmuyor.

AKIL SAĞLIĞI VERİLERİNE DİKKAT -21 OECD ülkesindeki akıl sağlığı verileri Türkiye’deki durumun en olumsuz, Norveç’teki durumun ise en iyi olduğunu ortaya koydu.

-2006’da en fazla kişi başına sağlık harcaması ABD’de gerçekleşti. ABD’de kişi başına 6 bin 714 dolar sağlık harcaması yapıldı. Bu OECD ortalamasının iki katına ulaşıyor. ABD’yi Norveç, İsviçre ve Lüksemburg izliyor. Ülkelerin büyük bölümünde kişi başına harcama 2 bin 400 ile 3 bin 600 dolar bandında bulunuyor. Skalanın diğer ucunda Türkiye, Meksika, Polonya ve Slovak Cumhuriyeti yer alıyor. Bu ülkeler kişi başına OECD ortalamasının yarısından az sağlık harcaması yapıyor. Türkiye 1995-2006 yılları arasında kişi başına sağlık harcaması artışında ise önde gelen ülkelerden biri.

-Halkının yaşantısından memnun olduğu ülkeler arasında Danimarka, İsviçre, Finlandiya başı çekiyor. Türkiye’de yaşantısından memnun olanların oranı 2000-2006 yılları arasında çok büyük oranda yükselmesine karşın yaşantısından memnun olmayan en fazla sayıda insan yine de Slovak Cumhuriyeti, İtalya ve Türkiye’de bulunuyor.

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler