Bir soğuk havada başı üşüyen 8 kel adam varmış ellerinde ise sadece bir takke varmış, azcık biri kafasına takıp ısınır azcık diğeri ısınırmış. Böylece sekizi de soğuktan kafayı üşütmeden biran evvel güneşin açmasını beklermiş.
Ekonomimizin genel durumunu anlatmaya galiba bu fıkra en güzel anlatımlardan olsa gerek.
Keller kimler; kimler keller?
Stokta bekleyen 658 bin konut! Geçen günlerde Habertürk yazarı Sn. Abdurrahman Yıldırım’ın TUİK verilerinden yaptığı çalışmaya göre ekonomide alıcı bekleyen 658 bin konut stoku mevcut ve bu stokun parasal değeri 125 milyar TL! Üstelik yapımına devam edilen 958 bin adet konutun olduğu söyleniyor. Yani İnşaat sektörü başı üşüyen kellerden biri olarak karşımıza çıkıyor!
Ekonomideki bir diğer kelimiz yurtdışına yüksek oranda döviz borcu olan özel sektör şirketleri Merkez Bankası’nın açıkladığı son rakamlarla bu sektörlerin yurtdışına bir yıl içerisinde ödemesi gereken rakam 160 milyar dolar!
Peki ya bankalar? Onlar da kel mi?
Bunun cevabını televizyonlardaki banka reklamlarından arıyoruz. Son birkaç aydır banka reklamlarını gelin size para verelim şeklinde görmüyoruz/göremiyoruz! Eskiden neydi öyle hatırlayın televizyonlar banka reklamları tarafından istila edilmiş gibiydiler. Her biri kredi vermek için birbiriyle yarışıyordu. Şimdi ise reklamlar terse dönmüş vaziyette biz iyi bankayız propagandası yapılıp %12-%13 mevduat faizleri ile piyasadan para kapma yarışı hâkim.
Bir diğer kelimiz, canımız ciğerimiz mesleğimiz borsamız. 78. 000 endeks seviyesinde çok ucuz diye ifade ettiğimiz şuanda 90. 000 seviyesinde olduğu halde yine “ucuz” tabiri ile anlattığımız borsamız neredeyse son bir yıldır halka arz göremiyor! Neden çünkü bu yazımızda takke diye adlandırdığımız nakit yok da ondan!
Peki ya tahvil piyasası? Onun da başı üşüyor mu?
Bileşik bono faizinin %11.20’ lerde olduğunu ve hazinenin borçlanma ihtiyacı içerisinde bulunduğunu göz önüne alırsak tahvil piyasasında da takkeye ihtiyaç duyulduğunu söyleyebiliriz.
Ekonominin geri kalanı yani otomotiv, gıda ve hizmetler ise enflasyon sonucunda artan likidite açığı sebebiyle paraya muhtaç vaziyette. Öyle ya enflasyondan önce 100 paraya alınan bir mal enflasyondan sonra 150 TL ye alınabiliyorsa fazladan 50 paraya daha ihtiyaç var demektir.(Enflasyonun likidite yok edici etkisi) ya da (takke canavarı eflasyon)
Şöyle yazdıklarımızı bir toparlarsak ekonomide para-mal dengesinin bozulduğunu görmekteyiz. İktisatçılar bu dengeyi IS-LM kurgusuyla analiz etmeye çalışmakta. Bizim gördüğümüz IS-LM dengesinin yani para ve mal dengesinin bozulduğu yönünde. Ekonomide hemen her sektörde çok fazla satıcı var ve hatırı sayılır mal alıcı bekliyor buna karşılık alıcılarda nakit kısıtlı ve alamıyor. (Almak istediği halde)
Öyleyse tüm takkelerin son sahibi Merkez Bankası piyasaya neden takke dağıtmıyor?
El cevap: Şuanda merkez bankası takke dağıtmak şöyle dursun piyasadaki takkeleri topluyor peki bunu neden yapıyor?
Merkez bankası piyasaya takke verdiğinde piyasa bunu hemen koşup “Lengeli Fötr” (dolar) ile değişiyor. Böylece Merkez piyasaya takke verdikçe Lengeli Fötrün fiyatı artıyor. Zamanında kamyon yüküyle lengeli fötr borçlanmışlar ise bu durumdan zarar görüyor. Şuanda kamusal fayda lengeli fötr borçlularının korunması yönünde hakikat bulduğu için de TCMB piyasaya takke dağıtamıyor.
İşin vahim kısmı ise bu durumun bir süre daha böyle devam edecek gözüküyor olması.
Ne diyelim Allah böyle soğuk havalarda başı kel olanlara yardım etsin.
PARA ASLA UYUMAZ!