FİNANS

Piyasalar ve Borsalarda Neler Oluyor?

Herşey gelişmelere bağlı olarak değişkenliğe sahiptir. Biliyorsunuz iki ay evvel Türkiye/IMKB/Bankalar güvenli limanlar olarak gösterilip, öneriliyorlardı. Ama cari açık ve dışarıdaki sıkıntılar nedeniyle döviz çıkışları kurları fazlası ile yukarı çekince, MB kur kontrolü için gecelik faizleri neredeyse borçlanma politika faizlerinin iki katına çekti. İşte bu durum ellerindeki devlet tahvilleri nedeniyle bankaların karlarını eritecek diye bankalarda satışlar getirdi.

Ana ortak Unit Credit'in durumu nedeniyle rating kurumu ykbnk'yi not indirimi için takibe alıyorum dedi.

Bir de rekabet kurulu bankalar üzerinde soruşturma başlattı. İşte tüm bu ara gelişmeler, bankaları olumsuz etkiledi.

Ancak, Avrupa'da krizi çözme konusunda ciddi bir adım atılsa her şey bir anda tersine dönmeye başlayabilir. Nihayetinde Avrupa finansal krizi çözmek isteyecekse para basmak zorundalar. Bunu yaptıkları anda kurlar üzerindeki baskı azalır. Kurlarda baskı azalınca, MB gecelik faizleri hızla haftalık borç verme faizlerine doğru çekmeye başlar. Bankaların tahvillerinin değerlemesi haftalık faize göre yapılacağı için bilançolarında azalma riski gerçekleşmemiş olur. Kurlarda da gevşeme olursa, ellerindeki döviz sendikasyon kredilerindeki maliyetleri de düşer. Bu arada mevduat faizlerini fazla arttırmadıkları halde, kredi faizlerini daha fazla arttırdıkları için, bu gelişmelerden bankalar ekstra karlı bile çıkabilirler.

Yukarıdaki gelişmeler halinde hisselerde yüz de 20'ler civarı yukarı tepkiler çok kısa sürede olur. Sonrasında ise sektör ve hisse bazlı süreç devam eder.

Aslına bakarsanız geri dönüş çok zor değil. Ama herşey yaşanacak özellikle Avrupa'daki borç krizine bağlı gelişmelere bağlı. Niyetlerinin ne olduğu çok önemli. Göre göre AB'yi bile dağılma riskine sokacak bir krizi sonuna kadar sürdürmeyi göze almamaları lazım. Bunu yaparlarsa, tüm Avrupa ülkeleri bu süreçten çok kötü etkilenir.

Avrupa'daki çözümsüzlük kopmaları başlatırsa, bu takdirde de, büyük devletlerin de kredi notları düşmeye başlar.
Bankalarında devletleştirmeler yeniden başlar.
Euro birliğinden 1-4 ülke ilk etapta çkıyorum diyebilir. AB içinde bile ciddi sıkıntılar oluşur.
Böyle bir ortamda İşsizlik artar.
Tüketim tercihleri azalır.
Ülke halklarında yaşanan krize bağlı olarak ciddi bir tasarruf ve harcamama durumu oluşur. Bu bizim gibi ülkelerin ihracatlarını vurur.
Bu durumda finans sektöründen sonra sanayi şirketleri de ciddi olumsuz etki altına girerler. Avrupa'daki bazı büyük sanayi şirketleri( başta otomotivciler) büyük krizler yaşayabilirler.
Gelişmiş batının tüketimi kısması, gelişmiş batıya ciddi ihracatı olan Çin ekonomisini sarsar. .............

Gördüğünüz gibi, yaşanabilecekler tamamen gerçekleşmelerle ilgili olarak çok ciddi boyutlarda değişebilir. İşte ben de aylardır olası riskleri anlatırken, uzlaşma ümidimi, aksi takdirde olabilecekleri düşündüğüm için koruyordum ve hala da koruyorum. Avrupa göre göre kendisini bu çaplı bir ateşe atmaması lazım. Ama arada Yunanistan gibi bir ülkeyi euro birliği dışına atabilirler. İspanya ve İtalya korunduktan sonra Yunanistan çok büyük sorun yaratmaz. Çünkü zaten Yunanistan'da yüz de 70 bir boç silmesini bile göze aldıklarına göre, Yunanistan euro birliği dışına atılıp da ödemiyorum dese de uzlaşmazlığın diğer ülkelere yayılmasının yaratacağı krizden daha büyük bir yara açmaz.

İşte burada, Avrupa'daki liderlik sorunu ortaya çıkıyor. Para birliği ile kurmuş oldukları düzenin, paraya hükmeden 17 tane hükümeti, 17 maliyesi, 17 hazinesi, 17 Merkez Bankası var. Ama sadece Avrupa Merkez Bankası para basma yetkisine sahip. Bu durumda bu kadar çok seslilikten tek bir maliye politikası çıkamıyor. Çıkamaz da. Ortak maliye politikalarını düzenleyip, gerektiğinde ülkelerin her türlü harcamasına müdehale edebilecek yeni bir Avrupa yetkili organı kurulmalı.

Muhtemelen de zaten bu yapılmak isteniyor ve kavga burada kopuyor. Para veren Almanya başta olmak üzere bazı devletler, haklı olarak kendilerini bu sıkıntıya sokan borçluların eşit temsiline itiraz ediyorlardır. Gerektiğinde ülkelerin tüm harcamalarının kotrol edilebilmesini istiyorlar. Diğerleri de egemenlik haklarını bırakmak istemiyorlardır. Merkel'in '' Bazı egemenlik haklarından feragat edilebilmeli'' sözünde bu düşüncelerin yattığını düşünüyorum. Gerçekten de ciddi bir durum.

Böyle bir organın oluşmasında mutabakatı sağladıkları an, piyasalar çok ciddi bir düzelme sürecine girer. Ama mevcut çözümsüzlük durumu sürdükçe ise, kriz çok da derinleşip kontrol dışına çıkar.

Borsalar belirsizliği sevmeyen yatırım alanlarıdır. Çünkü hisse yatırımları hiçbir fiyat garantisi içermez. Fiyat gelişimleri beklentilerden çok etkilenir. Artan belirsizlik söylentileri piyasaların motivasyonunu bozar.
Düşüş beklentisi ile mevcut fiyatlara verip alttan almak için,
Krdileri kapatmak için,
Moraller bozulduğundan vereyim de kurtulayım diye düşünüldüğünden,
Nakit ihtiyacı olduğundan,
Daha da düşecek korkusu ile tüm parayı kaybedecek miyiz diye düşünülmesinden,
Yabancı fon ve bankaların sermaye sıkıntıları nedeniyle satış yapıp, nakiti sermayeye ekleme düşüncesinden,
Başka enstrüman ve hisselerde parite yapmak için,
Az düştüğü düşünülen ülke ve-veya hisselerde satıp, daha çok düştüğü ve daha çabuk dönmesi beklenen ülke ve hisselere yatırım yapmak için,
Bir ülke ile ilgili savaş veya siyasi riskler nedeniyle,
............,
.............,
Gibi bir çok nedenle piyasalarda satışa yönelmeler olabilir. Böyle anlarda alıcıların ürkek ve çok az olması nedeniyle fiyatlar hızlı düşer. Kısacası borsalarda gelişmelere göre dibin dipleri, tavanların daha yüksekleri her zaman olabilir. Destek ve dirençler sadece önceki işlemlerin izleridir. Sonrası için hiç bir kesinlik ifade etmezler.

Bilanço gereklerine göre çok daha yüksek olması gereken hisseler dahi, bu tip piyasalarda alıcıların olmaması ve yukarıda saydığım sebeplerden dolayı satışların yapılabilmesinden ötürü ciddi düşüşler yaşayabilirler. Düşen fiyatlar bu hisselerin sahip olması gereken fiyat seviyesine ölçü olamaz. Ama sonuçta, iyi bilançolar düşmesine de engel olmaz !

Türkiye'de cari açık rakamlarının önümüzdeki aydan itibaren düşüş göstermesini bekliyorum. Geçen ay gelen yüksek büyüme de, 2011 ve 2012 için gördüğümüz en yüksek oran olarak düşmeye başlayacaktır. Böylece cari açık ve büyümede düşme başladığı görülünce ekonominin ısınması ile ilgili korkular azalmaya başlayacaktır.

Bir kaç aydır hep yazdığımız gibi, en önemli krıter Avrupa'daki sorunun gelişimi olacaktır. Umalım da Avrupa'da uzlaşma süreci bir an önce başlayabilsin. Yoksa çözümsüzlük tüm dünya piyasalarını sallamaya devam edecek.

Not :
Yazı 17:06'da borsaanalizci.com'da yayınlanmıştır. Güne ait ilk yazıyı da siteden görebilirsiniz.

Aydın Eroğlu

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler