FİNANS

'Avrupa Baharı'na mı giriyoruz?

Avrupa'da kemer sıkma politikalarına karşı gelişmekte olan bir isyanın belirtileri kendini gösteriyor. Euro Bölgesi için Mayıs, çalkantılı bir ay olacağa benziyor.

Gavin Hewitt

BBC Avrupa Editörü

Mayıs'a giriyoruz ve bu ayla belki de bir 'Avrupa Baharı'na. Euro Bölgesi için Mayıs çalkantılı bir ay olacağa benziyor.

Fransa'daki cumhurbaşkanlığı yarışı, Avrupa'daki mücadelenin başlangıcı durumunda.

Fransa'daki seçimleri kazanması beklenen sosyalist aday François Hollande, bilinçli olarak kemer sıkma politikalarına karşı hareketin liderliğine soyundu.

Böylece Angela Merkel önderliğindeki Almanya yönetimini düelloya davet etmiş oldu.

Hollande, mali anlaşma olarak bilinen ve Euro Bölgesi'nde bütçenin disiplin altına alınmasını öngören anlaşmanın içeriğini yeniden müzakereye açma sözü verdi.

Kriz başladığından bu yana başka hiçbir yasal düzenleme, Merkel için bu kadar önemli olmamıştı.

Alman lider geçen hafta bu anlaşmanın "yeniden ele alınamayacağını" bildirmişti.

Hollande ise, "Almanya, Avrupa'nın bütünü için karar veremez" diyerek buna iğneli bir cevap verdi.

Fransa'daki seçimleri Hollande kazanırsa, Berlin'e "sizin yönteminiz tutmadı ve Fransız halkı kararını verdi" diyecek.

Hollande, vurguyu yeniden ekonomik büyüme üzerine yapacak.

Bu nedenle iki ülke liderinin ilk görüşmesi gergin olacak.

Fransa ve Almanya, İspanya sorunu üzerinde yoğunlaşacak.

Bir İspanyol bakan ülkesinin "büyük bir kriz içinde olduğunu" söyledi.

İspanya'yı Titanik'e benzeterek Almanları uyardı: "Gemi batarsa, birinci sınıf yolcular da birlikte batar."

Direniş artıyor

Piyasalar İspanya'nın kamu sektörü açığını, gayri safi milli hasılanın yüzde 5,3'ü düzeyine indireceğine inanmıyor.

İspanyol bankalarının, konut sektöründeki balonun patlaması sonucu ortaya çıkan ve milyarları bulan karşılığı olmayan alacakları var; yılın ilk üç ayında 367 bin kişi işsiz kaldı.

Kemer sıkma politikalarına karşı direniş artıyor.

Geçen hafta sonu, sağlık ve eğitim alanındaki kesintilere karşı protesto gösterileri yapıldı.

Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası'nın Barcelona'da yapacağı toplantı sırasında da protesto gösterilerinin yapılması bekleniyor.

Geçen yıl meydanları işgal eden "öfkeliler" grubu, benzer eylemleri Mayıs ayı ortasında da tekrarlayabilir.

Gelecek parlak görünmüyor

Avrupa'da hali hazırda kurtarma paketine maruz kalmış üç ülkenin ekonomik büyüklüğünün iki katı büyüklüğe sahip olan İspanya da, kurtarma paketi güzergahına doğru ilerliyor; en azından bankalarının yardıma ihtiyacı olacak.

Pazar günü Yunanistan seçimlere gidecek. Geçen ay verilmesi kararlaştırılan ikinci kurtarma paketinin gereği olarak, hâlâ uygulamaları gereken bazı kemer sıkma önlemleri söz konusu.

Seçilen milletvekillerinin çoğu muhtemelen daha fazla kesintiye karşı çıkacaktır. Yunanistan yeniden krize girebilir.

Mayıs ayı sonunda İrlanda halkı referanduma giderek bu mali anlaşmayla ilgili kararını açıklayacak.

İtalya'da da yerel seçimler yapılacak.

Avrupa halkı, kemer sıkma politikaları hakkında düşüncesini ifade etme şansı bulacak.

Bu sorun, geçen hafta Avrupa'da iki hükümetin, Hollanda ve Romanya hükümetlerinin düşmesine neden oldu.

Olan bitenler, Almanya Başbakanı Merkel'in mali anlaşmasındaki büyük çatlakları gözler önüne seriyor.

Bu öncelikle demokratik olmayan bir anlaşma. Gelecekteki hükümetlerin elini kolunu bağlıyor. Zaten çıkış amacı da buydu; fakat seçmenlerin kesintilere karşı çıkmasına son verme gücüne sahip değil.

Euro Bölgesi'nde bütçe açıkları küçülüyor; fakat birçok ülkede borçlanma, artarak devam ediyor.

Ekonomik büyüme neredeyse sıfır. İspanya ve İtalya gibi ülkeler yeniden resesyona girdi.

Alman ekonomisi ile güney Avrupa ülkeleri arasındaki uçurum giderek büyüyor.

İsyan korkusu büyüyor

Avrupa Birliği'nin merkezi Brüksel'de, kesintilere karşı isyanların gündeme geleceğine dair korkular da giderek artıyor.

AB, kemer sıkma politikalarının uygulayıcısı haline geldi.

Bazı yetkililer, buna karşı gelişecek bir tepki girdabına düşmekten korkuyor.

Geçen haftaki seçimlerde Fransız seçmenlerin yüzde 30'dan fazlası, AB karşıtı partileri desteklemişti.

Birçok eleştiriye verilen standart cevap gibi bu sonuçlar da 'popülist' olarak değerlendirildi; fakat bu gerçek insanların düşüncesini ifade ediyordu.

Ekonomist Nouriel Roubini, Euro Bölgesi krizini "ağır çekimde bir tren enkazı"na benzetiyor.

Mayıs ayına girerken, kemer sıkma politikalarına karşı gelişmekte olan bir isyanın belirtilerini görüyoruz.

Bu isyan gerçekleşirse, Euro Bölgesi krizinin yeni ve öngörülemez bir aşamasına girmiş olacağız.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler