Gavin Hewitt
BBC Avrupa Editörü
Fransa'nın Sosyalist cumhurbaşkanlığı adayı François Hollanda'ın gelecek planları Fransa'yı aşıyor.
Hollande kendisini Avrupa'da yeniden ekonomik büyüme bayrağını dalgalandıracak lider olarak görüyor.
Mesajı da gayet açık: Euro Bölgesi krizi söz konusu olduğunda Almanya'nın liderliğini kabul etmeyecek.
Seçilirse Almanya Başbakanı Angela Merkel ile "kararlı ama dostça" bir ilişkisi olacağını söylüyor ve "Almanya" diyor "sorunlarımızın büyük bir kısmını çözecek olan şeyin kalkınma olduğunu anlamak zorunda."
Daha da basit ifade etmek gerekirse Hollande Avrupa'nın yanlış yolda olduğu inancında. Kemer sıkmaya odaklanmanın sonuç vermediğini, Avrupa'nın gerileme döngüsüne girdiğini düşünüyor.
Bu politikanın altında tabi ki Almanya'nın imzası var.
Bu durumda Angela Merkel'in Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerini hala Sarkozy'nin kazanmasını ummasına hiç şaşırmamak lazım.
Herşeyden önce Hollande geçen Aralık ayında Euro Bölgesi içindeki ülkelerin uyması gereken bütçe kurallarını belirleyen anlaşmanın yeniden masaya yatırılmasını istiyor.
Bu anlaşma 2013 yılına kadar üyelerin bütçe açıklarının yüzde 3 sınırına çekilmesini öngörüyor.
Ülkelerin yapısal açıklarını Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarının yüzde 0,5'i ile sınırlamaya zorlayan kurallar da kabul edildi.
Bu mali anlaşma Euro Bölgesi ülkelerinin bir daha asla borca batağına dalıp ortak para birimini tehlikeye atmamasını sağlamak için Angela Merkel tarafından ortaya konmuştu.
Fakat François Hollande bu konuda gayet açık konuşuyor: "Anlaşmayı yeniden müzakereye açacağım. Sayın Merkel bunu biliyor. Ve eğer Fransa halkı bana desteğini verirse ilk işim gidip ona Fransa halkının başka türlü bir Avrupa'ya oy verdiğini söylemek olacak".
"Başka türlü bir Avrupa" sözleri Berlin'i memnun etmeyecek, çünkü aslında diplomatik olmayan bir dilde ifade etmek gerekirse bu sözleri Almanya liderliğinin başarılı olamadığı ve şimdi Avrupa'yı başka bir yöne götürme görevinin Fransa'ya düştüğü şeklinde okumak gerekiyor.
François Hollande ekonomik stratejisine Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'den destek alabilir.
Bankacıların pek sevdiği o şifreli dilde Draghi kemer sıkma önlemlerinin "daralma yönündeki etkilerini göstermeye başladığını" söylemişti.
Bir başka deyişle o da kamu harcamalarında yapılan kesintiler ve artırılan vergilerin gerçek ekonomileri daraltmaya başladığını düşünüyor.
Hollande, seçilirse, 2017 yılına kadar bütçeyi denkleme sözü veriyor.
Aslında mali anlaşmanın yeniden müzakere edilip kaleme alınmasını istemiyor çünkü İrlanda Mayıs ayı sonunda anlaşmayı oya sunacağından bu pratik olarak herşeyi çok karmaşıklaştırabilir.
Hollande bunun yerine bir "büyüme anlaşması" yapmak, yani önlemleri daha geniş ve çok boyutlu bir paket haline getirmek niyetinde. Mario Draghi buna destek verebilir.
Almanların ise bu konuda bir kırmızı çizgisi var: Kalkınmanın borç artırarak sağlanamayacağını söylüyorlar.
Merkel, yapısal değişim yani kamu harcamalarının küçültülmesi ve istihdam piyasasında esneklik diye tabir edilen işten çıkarmayı kolaylaştıran yeni düzenlemelerin, rekabeti güçlendireceğini ve büyüme getireceğini düşünüyor.
Ama yapılan değişim zaman alan bir şey ve Avrupa'nın zamanı yok.
François Hollande bütün Euro Bölgesi ülkeleri hükümetlerinin ortaklaşa çıkaracağı bir tür hazine bonosunun satışıyla gelir elde edilip bununla sanayide altyapı projelerine yatırım yapılması fikrini de destekliyor.
Ama bu fikir, yapılacak altyapı yatırımlarına kimin karar vereceği ve bunların etkilerinin ne kadar süre sonra görülebileceği gibi sorulara yol açıyor.
Hollande ayrıca mali işlemlerden alınacak bir vergi ile kalkınma projelerine yatırım yapılabileceğini ve AB'nin kullanılmayan her türlü yapısal fonu kalkınmaya yönlendirilebileceğini söylüyor.
Bütün farklılıklarına rağmen Angela Merkel ile François Hollande arasında bir uzlaşma bulunabilir. Her iki lider de Avrupa'nın geleceğinin buna bağlı olduğunu biliyor.
Fransa-Almanya ilişkileri bütün bir AB projesinin makine dairesi sayılır.
Merkel "Sürdürülebilir girişimler yoluyla, yapısal reform ile büyümeye ihtiyacımız var, borç yükünü artıran destek paketleri ile değil" demişti.
Almanlar sonuçta bazı büyüme odaklı girişimleri kabullenebilir ama Hollande Fransa cumhurbaşkanlığına seçilirse olacağı kesinlikle belli olan bir şey var: Avrupa'yı verimli ya da verimsiz geçebilecek bir dizi doruk toplantısı daha bekleyecek.