Almanya hükümeti neo-Nazi bir grup tarafından öldürüldüğü söylenen çoğu Türk, 10 kişinin ailelerine tazminat ödemeyi kabul etti.
Meclis, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı ayrıca ölenlerin anısına ulusal bir tören düzenlenmesi konusunda da anlaştı.
Tazminat sözü veren Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger "Soruşturmanın sonucunda yabancı düşmanlığının kurbanlarının sayısının bugün bildiğimizden daha fazla çıkmasından endişe ediyorum." demişti.
"Mali yardım çektikleri acıları dindirmese de, bütçemden vereceğim bu tazminat ile kurbanların ailelerine bir dayanışma mesajı vermek istiyorum."
Alman bakan tazminatın miktarı hakkında bilgi vermedi.
Anma töreninin ne zaman ve nasıl yapılacağı konusunda da ailelere danışılacağı belirtiliyor.
Küçük bir neo-Nazi grup tarafından son 10 yıl içinde işlendiği bildirilen cinayetlerle ilgili olarak bugüne dek bir kadın hakkında dava açıldı; bir diğer kişi de tutuklandı.
Başbakan Angela Merkel hafta sonunda olayları "ulusal rezalet" diye nitelemiş ve gruptan haberdar oldukları bilinen istihbaratçıların, nasıl olup da cinayetleri ortaya çıkaramadığını sorgulamıştı.
"Dönerci cinayetleri" olarak bilinen olayın kurbanları sekiz Türk, bir Yunan ve bir de Alman kadın polis memuru.
Ulusal Sosyalist Yeraltı grubuna bağlı neo-Nazi hücrenin varlığı, grup üyesi oldukları söylenen iki kişinin intiharı ile ortaya çıktı.
38 yaşındaki Uwe Mundlos ile 34 yaşındaki Uwe Bönhardt'ın cesetleri bu ay başında Almanya'nın doğusundaki Eisanach'ta bir karavanda bulunmuştu.
Mundlos ile Bönhardt geride 10 kişiyi öldürdüklerini itiraf eden bir DVD bırakmıştı.
Bu iki kişiyle aynı evde yaşayan 36 yaşındaki Beate Zschaepe de kısa süre sonra yaşadığı evi yakıp, polise teslim oldu ve terör örgütüne üyelik suçlamasıyla mahkemeye çıkarıldı.
Almanya başsavcısı Harald Range üç kişilik bu küçük gruba, gözaltına alınan bir kişinin ve aranmakta olan iki kişinin daha yardım ettiğinden şüphelendiklerini söylüyor.
Dedektifler de 1998'den beri faili meçhul kalmış ve ırkçı sebeplere dayanabilecek tüm cinayet dosyalarını gözden geçiriyor.
Sözkonusu neo-Nazi hücrenin ayrıca Köln'de Türkiye kökenlilerin yaşadığı bir semtte bombalı saldırı düzenleyerek 23 kişiyi yaraladığı ve bazı bankaları soyduğu sanılıyor.
Olay Almanya'da aşırı sağcı Ulusal Demokrat Parti'nin yasaklanması tartışmalarını yeniden canlandırdı.
Partinin yasaklanması için 2003 yılında da bir girişim olmuş, ancak Anayasa Mahkemesi başvuruyu reddetmişti.