Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin BAA3 olan kredi notunu değiştirmezken, kredi görünümü de "durağan" olarak korundu.
Moody's tarafından yapılan açıklamada, "Türkiye'nin kredi notu, dinamik ekonomi ve ihtiyatlı mali politikasını yansıtıyor" denilirken, Fed'in tahvil alım programını azaltması durumunda Türkiye'nin kısa süreli ve geçici bir şekilde etkileneceği belirtildi.
Moody's, Fed'in parasal genişlemeyi kısmaya başladığında fonlama maliyetlerinin yükselmesine neden olacağını belirtirken, Türkiye'nin küresel finans piyasalarına ulaşımda zorlanacağını ifade edildi ve Türkiye'nin cari açık finansmanında orta vadede güçlüklerle karşılaşacağı vurgulandı.
Moody's tarafından yayınlanan raporda Türkiye ekonomisinin ABD'nin varlık alımlarında geri adımları başlaması halinde sınırlı ve kısa süreli bir etki hissedeceği belirtilerek, ekonomide mevcut olan
tamponların bu etkiyi sınırlı düzeyde tutacağı ifade edildi.
Moody's tarafından dün akşam saatlerinde yayınlanan raporda ABD'nin varlık alımlarında geri adım atması olasılığının küresel piyasalarda daha yüksek fonlama maliyetleri, daha büyük fon çıkışları ve krediye
erişim imkanlarının sınırlanması anlamına geleceği ancak bu durumun Türkiye ekonomisindeki çeşitili sektörlerdeki etkisinin kısa süreli ve sınırlı düzeyde olmasının beklendiği ifade edildi. Moody's'in değerlendirmelerinde ekonomide 2009 yılında yaşanan resesyon sürecinde oluşturulan tamponların altı çizildi ve bu karaların alındığı dönemde kararların etkisi ile önemli bir sermaye çıkışı yaşanmış oladuğu hatırlatıldı.
Moody's raporunda varlık alımlrında geri adım olasılığının Türkiye'nin kredi notu, bankalar, şirketler ve devlet tahvilleri üzerindeki etkileri özellikle ele alndı.
ABD'de varlık alımlarında geri adımların atılmaya başlanması halinde Moody's Türkiye'nin orta vadeli tehditlerle karşı karşıya kalmasını ve bunun cari açığın finansmanı ihtiyacına bağlı olmasını öngörüyor. Bununla birlikte devletin bütçe dengesinin ve ekonomik koşulların önemli bir tampon sağladığı ve orta vadeli tehditlere karşı ayakta kalacağı ifade ediliyor. Türiye'de 2009 yılında yaşanan resesyon sürecinde oluşturulan araçlar sayesinde Türkiye'nin sermaye akışındaki volatiliteye karşı daha güçlü hale geldiği vurgulanıyor.
Türk bankalarının varlık alımlarındaki geri adımların neden olacağı daha sıkı fonlama koşulları ile mücade etmeyi başarabileceği dile getiriliyor. 2009 yılından bu yana dış piyasa kaynaklı fonlamaya yönelik bağımlılık artış ve Türk bankacılık sisteminin toptan piyasada yaşanacak volatiliteye olan kırılganlığı artmış olsa da Moody's sistem üzerindeki varlık alımlarından kaynaklanan etkinin sınırlı olacağını ve likidite kaynaklarının yeterli düzeyde olacağını öngörüyor.
Geri adımların Türk şirketleri üzerinde ılımlı negatif etkileri olacağını vurgulayan Moody's bu durumun şirketlerin çoğu kısa vadeli olmak üzere banka fonlarına duyduğu ihtiyaçtan kaynaklandığı ve bankalara olan borçların çoğunlukla yabancı para cinsinden ve dalgalı faiz oranı ile olduğu belirtildi.
Türkiye'nin teminatlı tahvillerinin ise varlık alımlarının etkilerine karşı sektörün üzerinde bir dayanıklılık göstereceği öngörüldü.