FİNANS

Yeni IMF başkanının önündeki badireler

Bu kez geleneklerin dışına çıkılarak Latin Amerika ya da Asya'dan bir adayın seçilmesi beklentisine rağmen, IMF Başkanlığına yine bir Avrupalı, yine bir Fransız getirildi. Şimdi sorulan soru, Christine Lagarde, 'tarafsız' kalmayı başaracak mı?

Andrew Walker

BBC Ekonomi muhabiri

Ve IMF, Christine Lagarde üzerinde karar kılarak, bir kez daha, bir Avrupalıyı Başkan seçti.

Şimdiye dek Avrupa kıtası dışından hiç kimse IMF Başkanlığına seçilemedi. Başkanlar da sık sık Fransa'dan çıkıyor.

IMF'ye başkanlık yapmış 11 isim arasında beşinci Fransız, Christine Lagarde.

Ama bu kez, Avrupa, euro bölgesinde yaşanan krizle, Lagarde'ın gireceği en büyük ve en âcil sınav olacak.

IMF ve euro bölgesi ülkeleri, şimdiye dek, soruna, hiçbir ülkede temerrüde meydan vermeyecek bir çözüm bulmaya çalıştılar.

Ama bu, giderek zorlaşıyor.

Mali piyasalardaki yaygın görüş, Yunanistan'ın ve belki de diğer başka ülkelerin bir aşamada temerrüde gideceği ya da daha edebî ifadeyle 'devlet borçlarını yeniden yapılandıracağı' yönünde.

Durum böyle olursa, Lagarde'ın öncelikli amacı, temerrüdün önlenmesinden, kontrol altına alınmasına kayacak ve bunun, geniş kapsamlı mali hasar yaratmadan ufak çapta yaşanmasını sağlamaya çalışmak olacak.

'Saç traşı'

Devlet borçlarının planlı bir şekilde yeniden yapılandırılması, daha önce de yaşanmıştı. Bu bağlamda zaman zaman adı anılan bir ülke, Uruguay ve 2000'li yılların başlarında yaşadıkları.

Ama Uruguay'da olanlar, euro bölgesinde yaşanan sorunlara kıyasla çok küçük boyutta.

Uruguay'ın toplam borcu 11 milyar dolardı. Finans çevrelerinde, "mevcut borçların bir kısmının silinmesini" ifade etmek için kullanılan deyimle, Uruguay'da yaşanan "saç traşı", bu borcun yarısının yüzde 20'si gibi makul bir miktar oldu.

Bugünse, sadece Yunanistan'ın borcu 340 milyar euroyu aşıyor. Piyasalarda dolaşan söylenti, bu kez "saç traşının" yüzde 50 ya da daha fazla olacağı şeklinde.

Kontrollü yeniden yapılandırma işi, şahsen bunu önlemek için büyük bir çaba harcamış olan Christine Lagarde'ı biraz rahatsız edecektir.

Ama gerekirse, gerekeni yapacağına da kuşku yok.

IMF'nin de yabancısı olmadığı bir tablo bu. Uluslararası Para Fonu, Uruguay ve diğer bazı ülkelerin borçlarının yeniden düzenlenmesini desteklemişti.

Christine Lagarde'ın IMF Başkanlığına seçilmesini eleştiren çevrelerin yönelttiği soru ise şu:

Lagarde, Avrupa'ya ihtiyaç duyduğu "tarafsız tavsiyeler"de bulunabilecek konumda olacak mı?

Financial Times gazetesinde yazan ve Lagarde'ın başkan seçilmesine o kadar da karşı olmayan Martin Wolf'un bu soruya yanıtı, "Hayır".

New York Times yazarlarından, IMF'nin eski baş ekonomistlerinden Simon Johnson ise sözünü pek sakınmıyor ve "Lagarde, başkalarının parasıyla euro bölgesini diriltmek için oynanan kumar stratejisini temsil ediyor. Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerdeki vergi mükellefleri, neden ona destek versin ki?" diyor.

Denge

Christine Lagarde'ın Avrupalı olması da, IMF bünyesindeki yükselen ve gelişmekte olan diğer üyelerle ilişkileri bakımından, önüne çıkacak önemli badirelerden bir başkası.

Bu ülkelere defalarca IMF ve Dünya Bankası başkanlıklarının 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa ve ABD arasında paylaştırılması geleneğinin son bulduğu güvencesi verilmişti.

G20 Ülkelerine defalarca, seçim sürecinin herkese açık, şeffaf ve kişisel başarıyla ilişkili olacağı konusunda sözler verilmişti.

Bu, bir Avrupalının ya da özel olarak Lagarde'ın göreve seçilmesini engellemiyordu ama, IMF başkanının bir gün Avrupa dışındaki bir ülkeden seçilmesi gerektiği inancı yaratılmıştı.

Ama o gün, henüz gelmemiş görünüyor.

Christine Lagarde, şimdi yükselen ekonomilere, onların çıkarlarına da sahipleneceğini göstermek durumunda.

Lagarde, IMF başkanlığına seçilebilmek için yürüttüğü kampanya sırasında bu ülkelere yakınlığını sergiledi ama şimdi, Simon Johnson'ın dediği gibi, "Avrupa'nın dağınıklığını düzeltmek için IMF'yi kullanan biri olarak görülmeyi önlemek durumunda."

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler