Cumhurbaşkanlığı sistemi kapsamında açıklanan ilk kabinede birçok yenilik yer alıyor. Bu yeniliklerden birisi de ekonominin yönetimiyle ilgili düzenleme oldu.
2011 yılında yeniden kurulan Ekonomi Bakanlığı, Gümrük Bakanlığı ile birleştirilerek bir kez daha Ticaret Bakanlığı'na dönüştürüldü. Ayrıca daha önce Ekonomi Bakanlığı altında bulunan Hazine Müsteşarlığı da ayrıldı. Maliye Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı adı altında yeniden yapılandırıldı.
Böylece, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye'nin ekonomisi açısından en önemli kurumlardan birine dönüşürken, aynı zamanda uluslararası yatırımcıların da bundan sonra en yakından takip edeceği bakanlıklardan biri olmaya aday.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu önemli göreve en güvendiği isimlerden biri olan Berat Albayrak'ı atadı.
Daha önceki kabinede Enerji Bakanlığı görevini yürüten 40 yaşındaki Albayrak, aynı zamanda Erdoğan'ın damadı.
Bir önceki hükümette Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Şimşek ise kabine dışı kaldı. Şimşek, 24 Haziran seçimleri öncesi milletvekili adayı da olmamıştı.
Albayrak'ın atanmasına piyasalar ilk etapta olumsuz tepki verdi. Türk Lirası Amerikan Doları karşısında yüzde 3'ten fazla değer kaybetti, Borsa İstanbul'da günlük düşüş yüzde 2,5'a ulaştı.
Albayrak'ın yeni görevinde önünde bekleyen 5 önemli sorunu derledik:
Güvenin y**eniden t**esisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mayıs ayındaki Londra ziyaretinden bu yana Türk Lirası'ndaki değer kaybı hızlandı.
Erdoğan'ın para politikasına daha fazla müdahale edeceğinin sinyallerini vermesi Merkez Bankası gibi kilit kurumların bağımsızlığına dair kaygıların artmasına neden oldu.
Bu dönemde özellikle eski Başbakan Yardımcısı Şimşek'in oynadığı rol önemli hale geldi. Şimşek, Erdoğan'ın ziyaretinden kısa bir süre sonra Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ile birlikte Londra'ya gelerek uluslararası piyasa oyuncularındaki kaygıları gidermeye çalışmıştı.
Şimşek ve Çetinkaya'nın ziyaretinin ardından Türk varlıklarına yönelik satışlar da hafiflemiş ve piyasa seçimin ardından Şimşek'in görevine devam edip etmeyeceğini beklemeye başlamıştı.
Şimşek'in yeni kabinede yer almaması ve yerine Erdoğan'ın damadı Albayrak'ı atamasına piyasa olumsuz tepki verdi.
Ayrıca, 16 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde ilk kez ekonomi daha önce bu alanda çalışmış isimler dışında birine teslim edildi.
16 yıldır farklı görevlerle ekonomi yönetiminde yer alan ve Hazine tarafını yöneten Ali Babacan ile İbrahim Çanakçı ve maliye tarafını idare eden Mehmet Şimşek ile Naci Ağbal gibi piyasaların yakından tanıdığı ve güvendiği isimler yeni sistemin ilk kabinesinin dışında kaldı.
Özellikle uluslararası piyasaların Türkiye'ye yönelik kaygılarının başında enflasyonun çok yüksek olduğu bir dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın büyümeyi destekleyecek politikaları savunuyor olması geliyor.
Bu nedenle eski ekonomi yönetiminde yer alan Şimşek ve Ağbal gibi isimlerin Erdoğan'ın büyüme yanlısı politikalarına karşı bir denge unsuru olarak görülüyordu.
Son açıklanan veriler, enflasyonun Haziran ayında yüzde 15,39'a yükselerek, Ocak 2014'ten bu yana en yüksek düzeyine ulaştığını gösteriyor. Merkez Bankası'nın yılsonu için enflasyon hedefi ise yüzde 5 düzeyinde.
Enflasyondaki artış, Merkez Bankası'nın faiz artırımlarına devam etme beklentisi yarattı.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyümeye zarar vereceği kaygısıyla faiz artırımlarına karşı çıkıyor. Bu da özellikle uluslararası piyasa oyuncularının tedirgin olmasında önemli rol oynuyor.
Merkez Bankası, kurdaki hızlı yükselişin ardından önce 23 Mayıs'ta, daha sonra da 7 Haziran'da iki kez faiz artırımına gitti. Merkez Bankası toplamda faizleri 425 baz puan artırarak, yüzde 17,75'e yükseltti.
Reuters haber ajansı, faiz artırımına gidilmesi konusunda Şimşek, Ağbal ve Çetinkaya'nın son Başbakan Binali Yıldırım üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikna edilmesine çalıştığını bildirmişti.
Bu isimlerin ekonomi yönetiminde artık olmaması ve Albayrak'ın da Erdoğan'ın faiz artırımına karşı olan duruşunu devam ettireceğine dair kaygılar, Türkiye ekonomisinin yüksek enflasyon ve yüksek büyüme döngüsüne gireceği endişelerini artırıyor.
Türk L**irası'ndaki düşüş**
Türk Lirası, bu yıl en fazla değer kaybeden gelişmekte olan ülke para birimleri arasında. Lira, dolar karşısında yılbaşından bu yana yüzde 23'ün üzerinde değer kaybetti.
Lira, Mayıs ayında dolar karşısında 4,92 ile tüm zamanların en yüksek düzeyini görmesinin ardından gelen faiz artırımlarıyla 4,50-4,60 seviyelerine kadar geriledi.
Ancak, lira, Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine atanmasının ardından bir günde yüzde 3'ten fazla değer kaybederek, yeniden 4,70 düzeyinin üzerine çıktı.
Piyasa oyuncuları, Albayrak'ın atanmasının Merkez Bankası'nın Temmuz ayında faiz artırımına gitme olasılığını azalttığını ve bunun da liraya satış getirdiğini söylüyor.
Merkez Bankası'nın bundan sonraki tutumunun ve bağımsızlığıyla ilgili kaygıların giderilip giderilmemesinin liranın seyri açısından en önemli belirleyici olduğu ifade ediliyor.
"Çifte açık" Türkiye'nin ekonomisinin orta ve uzun vadede en önemli sorunlarından biri olarak gösteriliyor.
Türkiye'nin cari açığı, Nisan ayında 5,43 milyar dolar olurken, yılın ilk dört aylık döneminde 21,8 milyar dolara yükseldi.
Bu da cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 6'nın üzerinde çıkması anlamına geliyor.
Ekonomiye dair belirsizlikler ve Erdoğan'ın para politikasına daha fazla müdahale edeceğine yönelik kaygılar, uzun yıllardır Türkiye'de cari açığın finansmanında önemli rol oynayan sıcak para girişinin azalmasına ve ülkeden fon çıkışının yaşanmasına yol açıyor.
Bu durum, cari açığın finansmanına dair kaygıların daha da artmasına neden oluyor.
Özel sektörün yüksek dış borcu ve toplamda 200 milyar dolara yaklaşan dış kaynak ihtiyacı da sorunun daha da büyümesine yol açıyor.
Piyasa oyuncuları, cari açık sorununun kısa vadede çözümü için faiz artırımına gidilerek, ekonomik büyümenin yavaşlatılması ve ithalatın düşürülmesi gerektiğini savunuyor.
Uzun vadede ise ekonomide bir dizi yapısal reformun hayata geçirilmesi gerekiyor.
Piyasalarda kaygı yaratan "çifte açığın" ikincisi ise bütçe tarafında.
Son açıklanan verilere göre, vergi gelirlerinin yüzde 20,2 artmasıyla birlikte Mayıs ayında bütçe de 2,7 milyar lira fazla verdi.
Böylece Ocak-Mayıs dönemindeki bütçe açığı da 20,5 milyar liraya geriledi. Böylece yıllık hedefin yüzde 31'ine ilk beş aylık dönemde ulaşıldı.
Ancak seçim döneminde yapılan harcamalar ve getirilen af ve teşviklerin bütçe açığını daha da artırmasından endişe ediliyor.
Piyasa oyuncuları, bütçe açığının azaltılması için sosyal güvenlik, askeri ve personel giderlerinde kesintiye gidilmesi gerektiğini savunuyor.