FİNANS

Yunanistan'da köy hayatı krize panzehir olabildi mi?

Kerpe adasında yaşayan İngiliz yazar Jinkinson, ülkeyi derinden sarsan ekonomik krizin köyünü nasıl etkilediğini anlattı.

Yunanistan'ın Kerpe adasında yaşayan İngiliz yazar Roger Jinkinson, ülkeyi derinden sarsan ekonomik krizin başkent Atina'ya 400 kilometre uzaklıktaki ücra köyünü nasıl etkilediğini anlattı.

2. Dünya Savaşı ve onu izleyen iç savaşta yüzbinlerce Yunan açlıktan ve kötü beslenmenin yol açtığı hastalıklardan yaşamını yitirmişti.

İşte o dönemin anıları, buradaki yaşlıların yüzlerine kazınmış. Eski kuşaklar tutumlu ve çalışkan; büyük zorluklara, azla yetinmeye alışıklar.

Bu alışkanlıkları çocuklarına da geçmiş.

Evlerden kadınlar sorumlu. Ekmekler bayatlasa da atılmayıp kullanılıyor. Ekmek yapmanın ne kadar emek gerektirdiğini görseniz, sebebini hemen anlardınız.

Buğdayı ve arpayı elle ekmek, biçmek, harmanı savurmak ve öğütmek ağır işler. Açık havadaki odun tandırlarında pişen dev somunlar için hamur yuğurmak da kolay sayılmaz.

Bu yüzden bir haftalık ekmeği özenle torbasına koyup kaldıran kadını anlamak kolay.

İngiltere'de biz her yıl milyonlarca ton yiyeceği çöpe atıyoruz. Bu köyde bir kırıntı bile çöpe gitmiyor.

Düşen gelir

Genelde fırtınalı ve delişmen olan bir denizin kıyısında yaşayan küçük, dünyadan kopmuş bir topluluk burası.

Üç ana geçim kaynağı var: Denizden ve topraktan alınan ürün, turizm ve yurtdışında çalışanların yolladığı para.

Bunlardan son ikisi, Batı'da kapitalizmin yaşadığı krizden olumsuz etkilendi. Seyahat etmek pahalandığı, kuzey Avrupa'da kemerler sıkıldığı için turizm azaldı.

Ayrıca insanlar küçük köy otellerini ve tavernaları değil, uluslararası otel zincirlerinin parçası olan mega-tesislerde herşey dahil tatilleri tercih eder oldular.

Dövizdeki dalgalanmalar da köyü olumsuz etkiledi.

Köyün yaşlılarından pek çoğu zamanında ABD ve Kanada'da çalışmış, vergilerini, emekli sandığı primlerini ödeyip, emeklilik zamanları gelince Yunanistan'a dönmüş.

Amerikan ve Kanada hükümetleri de kendi üzerlerine düşeni yapıp, bu eski işçilerin emekli maaşlarını yerel banka hesaplarına yatırıyor.

Ancak yaşanan tüm kriz ve tantanaya rağmen euro, dolar karşısında hala güçlü. Buna bir de enflasyonu ekleyin; bu küçük emekli maaşlarının değeri eriyip gidiyor.

Bankacılar piyasadan hala milyarlar kazanmaya devam ederken, bu emekli inşaat işçileri ve boyacılar, taksi şoförleri ve aşçılar daha maaşlarını dolardan euro'ya çevirirken %10 kaybediyor.

Köyde yevmiyeler hala düşük. Sıvacılar ve duvar ustaları günde 40 euro kazanıyor - iş bulabilirlerse. Az sayıdaki devlet memuru daha da az kazanıyor.

Tabii hal böyleyken Yunan işçilerin vergi ödemek için kuyruğa girmemelerine şaşmamak lazım, özellikle de zenginlerin abartılı servetlerini görüyorken.

Ülkede devletin yanı sıra en büyük toprak sahibi Yunan Ortodoks Kilisesi.

Yunan bankalarında ciddi meblağları var, çalışanlarının çoğu devletten maaş alıyor ama yine de çok az vergi ödüyor.

Takas

50 yıldan kısa bir sürede Atina ufak bir taşra kasabasından 5 milyonluk devasa bir kente dönüştü; bu arada kırsal toplumun kaymak tabakasını da çekip aldı ve ekonomide dengesizliklere yol açtı.

Bizim köyde ticaretin çoğu takas yöntemiyle yapılıyor. AB, Dünya Bankası ve IMF köylülerin pek umurunda değil.

Bolluk varken, ürünün fazlası paylaşılıyor. Yokluk vurduğunda, gururlu insanlar evlerinde kalıyor ve erkenden yatağa giriyorlar.

Kahvedeki yaşlı erkeklerin neredeyse hepsi, euro bölgesine girmenin hata olduğu görüşündeler. Dünyanın en uzun süre kullanılan para birimi olduğuna inandıkları drahmiyi özlüyorlar.

Onlar azla yetinseler de, çocuklarının ve torunlarının hayalleri yerle bir oluyor.

Krizin tek olumlu sonucu gençlerin, hatta üniversite mezunlarının köye dönüşü oldu.

Burada çok boş ev var, toprak da bol ve geçen kış yağan bereketli yağmurlar hem eski ürünlerin verimini artırdı, hem de yepyeni ürünler yetiştirme fırsatı verdi.

Bu arada toprağın genelde kışın işleniyor olması da gençler açısından cazip; yaz aylarında balığa çıkacak, kumsalda eğlenecek bol bol zaman kalıyor.

Gençlerin dönüşü köyü canlandırıyor, aile ve toplum bağlarını güçlendiriyor, yüz yıldır süren nüfus göçünü tersine çeviriyor.

Bu köyün güçlü gelenekleri var. Gençler ana-babalarından ve onlardan önceki kuşaktan çok şey öğrenecek.

Ve ekmekler son dilimine dek saklanacak.

Canlı Borsa
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler