Ataç İnşaat ve Sanayi A.Ş. ile Anteks Antalya Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş., 1960 yılında Hikmet Ataman ve Hüseyin Çalık tarafından kuruldu. Daha sonra Ataç Grubu altında toplanan iki şirket bünyesinde iplik, boya ve dokuma fabrikaları, enerji firması, özel okul ve otelleri barındırıyordu. Ataç İnşaat, 2011’de cirosunu en çok artıran Türkiye’nin üçüncü şirketi seçildi ve çoğu kez de Türkiye’nin en büyük ilk 500 şirketi arasında yer aldı. Anteks ise Armani, Lacoste, Versace gibi dünya devlerine yönelik üretimler yapıyordu.
ÇÖKÜŞ 2011’DE BAŞLADI
Grubun çöküşü, 2011’de yapılan halka arzla başladı. Batış sürecine giren grubun kurtarılması amacıyla anlaşma yapılan fon şirketinin oluşturduğu yeni yönetim kurulu da Ataç ve Anteks için iflas erteleme istedi. Birçok alacaklı ise şirketin iflası için başvurdu.
Antalya 1’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen iflasın ertelenmesine ilişkin davanın karar duruşmasında mahkeme, her iki şirketin de iflasına karar verdi. Bu kararla yönetim düşerken, şirketlerin tüm malvarlıklarına da el konularak iflas dosyaları açılacak. İşçiler, borsazedeler ve diğerleri alacaklarını belgeledikten sonra da icra yoluyla satışlar gerçekleştirilecek.
YÖNETİCİLER YETKİLİ DEĞİLDİ
Davada Çalık ailesini temsil eden avukat Arif Karabağ, iflasa giden süreci anlattı. İflas erteleme talebinde bulunan Ataç Grubu yöneticilerinin, iflasın ertelenmesi davası açmaya yetkileri olmadığını belirten Arif Karabağ, "Çünkü her iki şirketin genel kurulları yapılamamış ve yönetim kurulu oluşmamıştı. Dolayısıyla yönetim kurulu kararı olmadan ya da gerçek yöneticiler kararı olmadan bu dava açılmıştır. Yasa gereği iflasın ertelenmesi davası açılırken dava açan avukatın vekaletinde iflasın ertelenmesi davası açma yetkisi de yoktu" dedi.
YASAL TEMSİLCİ KABUL EDİLMEDİLER
Mahkemenin de bu durumu tespit ederek yetkili vekalet istediğini belirten Karabağ, ancak dava süresince böyle bir vekalet sunulamadığını söyledi. Bunun üzerine şirketlerin sicilde görülen son imza yetkili yönetim kurulu üyeleri sıfatıyla Kamil Feridun Özkahraman, Mustafa Deniz Ak, Serhat Uysal ve Abdullah Sami Akşemsettinoğlu’nun mahkemeye gelerek davaya muvafakat verdiklerini anlatan Karabağ şöyle konuştu:
"Yasa gereği bu kişiler dinlenmesine rağmen sadece bu muvafakat ile davaya devam olunamayacağı, bu kişilerin yasal temsilci olmadığı, imza yetkilerinin olmadığı, noterden yeni vekalet dahi çıkaramayacakları mahkemeye izah olunmasına rağmen davaya usulsüz olarak devam edilmiştir."
SAHTE VEKALET
Ataç A.Ş. vekilinin dosyaya sunduğu vekaletin sahte olduğunun kriminal inceleme ve bilirkişi raporuyla ortaya çıkarıldığını belirten Karabağ şöyle devam etti:
"Yani hem iflas erteleme yetkisi, hem de sahte vekaletle bu dava yürütülmüştür. Davanın açıldığı 4 Aralık 2014 tarihinden bu yana her iki şirkette hiçbir faaliyette bulunulmadığı gibi zarara uğratılmıştır. Zaten bu sebeple haklarında şikayette bulunulmuş, savcılık dosyası Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) gitmiş ve neticede SPK sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmuştur."
YÖNETİCİLER ALEYHİNE SUÇ DUYURUSU
Her iki şirketin kötü yönetildiği, muhasebe hileleri yapıldığı, muhasebeye yapılan kayıtlar ve değişikliklerle suç işlendiğini dile getiren Avukat Arif Karabağ şunları anlattı:
"Yönetici vasfında olmayan kişiler elinde şirket resmen batırılmıştır. Mevcut yöneticilerin hiç biri şirket ortağı değildir. Bu kişiler vekalet alarak yönetici olmuşlardır. Ancak iflasın ertelenmesi süreci içinde hiçbir şekilde şirketlere faydalı işler yapmamışlar, buna karşılık şirketleri zarara uğratacak ve borcun yükselmesine sebep olacak işlem ve eylemler içinde olmuşlardır. Bundan dolayı haklarında bir kez daha iflasa sebep olmaları sebebi ile suç duyurusunda bulunulacak."