Girişimcilik ve girişim sermayesi uzmanı ve Harvard Business Scholl Profesörü Josh Lerner, ''Girişimcilik öyle bir sektör ki boyutunun çok daha ötesinde bir önem taşıyor. Bunun anahtarı istihdamda yatıyor. ABD'de istihdam yaratma oranlarına bakacak olursak, kayda değer bir artış var yeni firmalar tarafından. Esas istihdam 4 yaşından küçük şirketler tarafından yaratılıyor'' dedi.
Lerner, Turkcell'in davetlisi olarak geldiği İstanbul'da, "Ekonomik Kalkınmada Teknoloji ve İnsanın Rolü" etkinliğinde, melek yatırımcı ağları, sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri, küresel ve yerel risk sermayesi temsilcileri ve üst düzey Turkcell yöneticileriyle girişimcilik ve risk sermayesi konularındaki tecrübe ve vizyonunu paylaştı.
Konuşmasına, ABD ve İngiltere'nin bütçe açıklarına dikkati çekerek başlayan Lerner, ekonomik büyümeyi sağlamanın, istihdam ve yeni şirket sayısının artırılmasıyla mümkün olduğunu anlattı. Bu konuda girişimciliğin oynadığı kilit role işaret eden Lerner, şunları kaydetti:
"2008'den beri yaratılan istihdam oranları düşüyor. Buradaki risk sermayelerine bakarsak sermayenin geri dönüşünün eskisi kadar olmadığını görüyoruz. Eskiden geleneksel olarak fonlar 2-3 kat geri dönüş sağlardı. Yani bir girişimciye risk sermayesi veren bir fon 1 dolar verdiyse 3 dolar alırdı. Ama bugün ABD ve İngiltere'deki fonlara baktığınızda geri dönüş oranlarındaki tablo hiç iç açıcı değil. Peki neden bütün dünyadaki risk sermayesi fonları girişimciliği desteklemek için uğraşıyor? Bu çılgınlık değil mi?
Girişimcilik öyle bir sektör ki boyutunun çok daha ötesinde bir önem taşıyor. Bunun anahtarı istihdamda yatıyor. ABD'de istihdam yaratma oranlarına bakacak olursak, kayda değer bir artış var yeni firmalar tarafından. Esas istihdam 4 yaşından küçük şirketler tarafından yaratılıyor. Sıfırdan başlayan firmalar inovasyon açısından da en zengin firmalar. İnovasyon olarak baktığımız zaman 1 dolarlık risk sermayesi kurumsal bir firmanın ARGE yatırımının 3 dolarına denk geliyor ve en az o kadar etkili. 70'lerin sonundan 90'ların ortalarına kadar risk sermayesi kurumsal Ar-Ge'nin sadece yüzde 3'üydü ama özel fon tarafından desteklenen inovasyonların yüzde 10- 12'sine denk geliyordu."
Lerner, girişimciliğin desteklenmesinde dinamik özel fonların yanı sıra kamunun da dış etken ve katalizör olarak büyük rol oynaması gerektiğine dikkati çekti.
Hükümetlerin girişimciliğin desteklenmesi konusunda kıvılcım etkisine sahip olduğunu söyleyen Lerner, Singapur, İsrail, Yeni Zelanda, Şili gibi ülkelerde hükümetlerin girişimciliğe yönelik attığı adımları anlattı.Hükümetlerin özellikle bölgesel anlamda güç olmak adına belli sektörlere odaklanarak kümeselleşmeye önem vermeleri gerektiğinin altını çizen Lerner, kümeselleşen bölgelerin uzmanlaşarak teknolojiyle birlikte daha büyük yatırım çekebileceğini ve daha çok istihdam sağlayabileceğini vurguladı.
GİRİŞİMCİLİK ORTAMININ SAĞLANMASININ ÖNEMİ...
Girişimcilerin önünde zorluklar da bulunduğuna işaret eden Lerner, şunları söyledi:
"Pek çok kez girişim sermayesi verirken acele ediliyor. Burada önemli olan girişimcilik ortamının sağlanmasıdır. Örneğin Japonya 1990 ve 2000'lerin ilk yarısında en büyük girişim programlarından birine sahip hükümetti. Hükümetin girişimcilere ciddi bir desteği vardı. Ancak hükümet bu desteği kestikten sonra bu faaliyetler çöktü, çünkü girişimci ekosisteminin gelişmesine yardımcı olacak bir ortam düşünülmemişti."
Girişimcilik konusunda piyasanın ne istediğinin de önemli olduğuna dikkati çeken Lerner, girişimcilik programları desteklenirken neyin daha makul olduğunun düşünülmediğini, insanların bir kez tadına baktığı ve popüler olan konulara para yatırmayı tercih ettiğini anlattı.
"ELİMİZDEKİ EN ÖNEMLİ KAYNAK TEKNOLOJİ VE İNSANLARIMIZ"
Etkinlikte konuşan Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv de Turkcell'de teknolojiye ve insana çok önem verdiklerini söyledi.Son yıllarda Türkiye'nin her alanda çok yol katettiğini ancak önümüzdeki 10-20 yıllık dönemde çok daha büyük yol almasının mümkün olduğunu ifade eden Ciliv, şöyle devam etti:
"Bunun için dünya çapında büyük şirketler çıkarmamız, inovatif ürün ve servislerimizi tüm dünyaya yaymamız gerekiyor. Bunu yapmak için elimizdeki en önemli kaynak teknoloji ve insanlarımız. Tarihimizde ilk kez tüm dünyayı değiştiren bir teknolojik alanda dünyanın gerisinde değil, ilerisindeyiz. Teknoloji sayesinde ortadan kalkan bölgesel farklarla Türkiye'de insanlar artık dezavantajlı değil. Hem kapsama hem de mobil internet hızlarında birçok Avrupa ülkesinden ilerideyiz. Yaptığımız yatırımlar sonucunda artık ekonominin rekabet gücünü arttırmak ve dünyaya teknoloji-yoğun ürün ve hizmetler ihraç etme şansımız her zamankinden fazla.
Potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için asıl kaynağımızın ise insan olduğunu biliyoruz. Yenilikçi iş fikirlerini hayata geçirmek ve sosyal sorumluluk vizyonumuz doğrultusunda girişimcilerin önünü açmak ve ekonomik kalkınmaya destek olmak istiyoruz. Özellikle inkubasyon ekibimiz hem bu etkinlikte hem de diğer işbirliklerimizde çok etkin bir rol oynuyorlar. Özyeğin Üniversitesi'yle geliştirdiğimiz Girişimcilik Fabrikası, MIT Enterprise Forum (MITEF) ile işbirliğimiz ve Endeavor Türkiye ağındaki etkinliğimizden mutluluk duyuyoruz. Etkin işbirlikleri ve birbirimizden öğrenerek daha ileriye gidebiliriz."