Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yeni sistemde şirketlerin katılımına vurgu yaptı. Sektörün beklentisi, katılımcının ödediği tutara şirketin de ek ödeme yapması.
Milliyet'te yer alan haberde cari açıktaki yükselişin önüne geçmek için tasarruf oranlarını artırmayı planlayan hükümet, bireysel emeklilik sistemini daha da büyütmeyi planlıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “1 TL ben yatırıyorum, şirketim de buna katkı yapmak ister mi?” konusuna eğildiklerini söylemesi, bu alanda bir düzenleme yapılacağının sinyalini verdi. Bireysel emeklilik sisteminin gelişimi için işveren katkılı planların zorunlu olabileceği üzerinde durulduğu öğrenildi.
Şu anda çalışanların motivasyonu için bazı şirketler bunu gönüllü olarak uyguluyor. Fon büyüklüğü 15.7 milyar TL’ye, katılımcı sayısı ise 2.7 milyona ulaşan bireysel emeklilik sisteminde ‘işveren katkılı’ poliçelerin oranı yüzde 4 seviyelerinde.
AVANTAJ İKİ KAT ARTABİLİR
Türkiye’de de öncelikle bazı mesleklere ‘zorunlu bireysel emeklilik’ planı getirilebileceği, daha sonra bunun yaygınlaştırılabileceği ifade ediliyor. Şu anda 15 milyona yakın ücretli ve memur çalışan bulunuyor.
İşverenlerin çalışanları adına sisteme para ödemelerini teşvik için Bakanlar Kurulu, yetkisini kullanarak vergi avantajını iki katına çıkartabilir. Şu anda işverenler, çalışanın brüt ücretinin yüzde 10’unu ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak üzere ödediği parayı gelir vergisi matrahından indirebiliyor. Bu oranın iki katına çıkmasıyla birlikte, bir işveren çalışanı için her ay 200 TL bireysel emeklilik sistemine ödediğinde bunun 40 TL’sini gelir vergisinden düşebilecek.
4’TE BİRİ KURUMSAL
Türkiye’de bireysel emeklilik fonlarının GSMH’ya oranı şu anda yüzde 1.5 seviyelerinde. Bu oran Polonya, Romanya, Macaristan gibi ülkelerde GSMH’nın yüzde 6 ile 16’sı arasında değişiyor. Sektör yetkilileri, özellikle Polonya ve Romanya’da bireysel emekliliğe ‘mesleki zorunluluk’ getirilmesinin ardından fonların hızla büyüdüğünü kaydetti.
Sektördeki bireysel emeklilik sözleşmelerine baktığımızda, üç türlü sözleşme bulunuyor:
Biricisi gönüllülük esasıyla satın alınan poliçeler, ikincisi gruba bağlı poliçeler (10 ve daha fazla kişinin bir araya geldiği), üçüncüsü ise işverenlerin de çalışanları adına ödeme yaptığı poliçeler. Şu anda bireysel emeklilik sektöründeki poliçelerin yüzde 25’ini grup poliçeleri oluşturuyor. Ancak, işveren katkılı poliçelerin oranı yüzde 4’e yakın.
İşverenlerin çalışanları için ödeme yaptığı poliçelerde ise vesting (hak ediş) uygulanıyor. Bu da üç şekilde yapılıyor. Birincisi, 5 yıllık. Yani, işverenin çalışanı adına ödediği paranın tamamını çalışanın hak edebilmesi için 5 yıl geçmesi gerekiyor. Ancak, çalışan bu 5 yıllık sürede her yıl bu paranın yüzde 20’sini hakediyor.
İkincisi, 3 yıllık süre. İlk iki yıl içinde işten ayrılan çalışan bu parayı alamıyor. 3’üncü yıl sonunda parayı hakediyor. Üçüncüsü ise 4 yıl. Çalışan işverenin ödediği paranın yüzde 25’ini ilk yıl, yüzde 50’sini 2. yıl yüzde 75’ini, 4. yıl ise yüzde 100’ünü alabiliyor.
'İŞVEREN BAZLI KATILIMLAR SİSTEMİ 4 KAT BÜYÜTÜR’
Recep Akkaya / Ergo Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü
“Şu anda sektördeki sözleşme sayısı 3 milyon civarında. İşveren grup sözleşmelerinin oranı ise yüzde 3.8 seviyesinde. Gelişmiş ülkelerde, sistem bireysel planlardan önce işveren katılımlı grup emeklilik planları ile büyüyor. Türkiye’de 15 milyona yakın ücretli ve memur çalışan bulunuyor. Bireysel emeklilikteki katılımcı sayısı ise 2.7 milyon. İşveren katılımlarının artması sistemin şu anki kapasitesinin 4 katı oranında büyümesi potansiyelini barındırıyor.
Eğer kurumsal katılımlar sistemin başlangıcında ilgi görseydi, bugün 16 milyar TL değil, 50 milyar TL fon hacmine sahip bir sistemden bahsediyor olacaktık. Geçmişteki bazı olumsuz deneyimler ülkemizde bu tür toplu tasarruf girişimlerine çeşitli çevrelerce olumsuz bakılmasına neden oluyor. Konut edindirme yardımı, tasarrufu teşvik fonu ve benzerleri gibi. Ancak, şu unutulmamalı ki bireysel emeklilik tamamen şeffaf, birikimlerin günlük izlenebildiği bir sistem. Kim ne kadar ödedi, anlık görebiliyorsunuz.”