Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "2014 yılı ilk çeyreği, hatta 2. çeyreğinde Türkiye'nin büyümesinin 2013 yılının son çeyreğinden daha iyi olacağını bekliyoruz" dedi.
Zeybekci, Dünya Bankası ve Hazine Müsteşarlığınca düzenlenen "Yüksek Gelir Statüsüne Geçişte Dış Ticaretin Rolü Türkiye Ülke Ekonomik Raporu"nun tanıtım toplantısında, Türkiye'nin ihracata dayalı büyüme açısından önemli örneklerden olduğunu söyledi.
Dönemin başbakanlarından Turgut Özal'ın "ihracat yaparak, dünyaya açılarak Türkiye'nin zenginleşebileceğini söylediğini" hatırlatan Zeybekci, Dünya Bankasının yakın zamanda açıklanan raporuna göre, Türkiye'nin satın alma paritesine göre dünyanın 15. büyük ekonomisi haline geldiğini ifade etti.
Türkiye'nin son 10 yılda ortalama yüzde 5,1 büyüdüğünü dile getiren Zeybekci, kapasite kullanım oranının bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın son çeyreğine göre yüzde 5,5 civarında arttığını kaydetti.
Aynı dönemde elektrik tüketiminin de artış gösterdiğini belirten Zeybekci, "Üretimin içinden gelen birisi olarak şunu söyleyebilirim. Kapasite kullanım oranlarının ve elektrik tüketiminin bu şekilde arttığı bir ortamda, 2014 yılı ilk çeyreği, hatta 2. çeyreğinde Türkiye'nin büyümesinin 2013 yılının son çeyreğinden daha iyi olacağını bekliyoruz" diye konuştu.
Zeybekçi, son 10-11 yılda yüzde 15'lik ihracat artışına imza atan Türkiye'nin bu yıl ihracatını yüzde 10 artırması halinde bunun büyümeye etkisinin yüzde 2,5 olacağını bildirdi.
Türkiye'nin ihracatının yüzde 10 artmasının, fiyatlar aynı kalmak şartıyla üretimin yüzde 10 artması ve istihdam ile refah seviyesinin de yükselmesi anlamına geleceğini anlatan Zeybekci, bu durumunun tüketimi ve dolayısıyla yatırımları artıracağını kaydetti.
İhracatta, zenginleşmede, dünya liginde üst sıralara tırmanmak için "ray değişikliğine" ihtiyaç duyulduğunu belirten Zeybekci, "Biz 152 milyar dolarlık ihracat seviyesine ham madde kaynaklarını, enerji kaynaklarını, tüketim alışkanlıklarını ve ağlarını başkalarının kontrol ettiği fason üretimle geldik" değerlendirmesinde bulundu.
- ABD-AB arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması
Gümrük Birliği Anlaşması konusunda da değerlendirmelerde bulunan Zeybekci, ihracat açısından Türkiye'nin çok farklı kararlar aldığını ifade etti.
Türkiye'nin şu an itibarıyla 30'un üzerinde ülke ile Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzaladığını anlatan Zeybekci, şunları kaydetti:
"Türkiye, AB ile Gümrük Birliği anlaşması olan dünyadaki tek ülke. Türkiye, Gümrük Birliği sürecinden kazançlı çıkan bir ülke değildir. Şu anda Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması konusunda sorunlar yaşamaya başlamıştır. Çünkü artık AB, dünyanın güçlü ekonomileriyle çok kapsamlı ekonomik birliktelikler anlamında görüşmelere başlamıştır. Bugün AB'nin STA imzaladığı 3. ülkelerle Türkiye asimetrik bir ilişki içine giriyor. En önemli örneklerden Meksika ve Cezayir'dir. AB bu ülkelerle STA imzaladı ama Türkiye görüşmeye dahi başlayamadı. AB ile ABD, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması ile yeni bir alan yaratıyor. Bu, STA değildir. Bu tam anlamıyla ekonomik ve siyasi entegrasyon anlaşmasıdır."
Sürecin sonunda Türkiye'nin Gümrük Birliğini bile sürdüremeyecek hale gelebileceğini kaydeden Zeybekci, Türkiye'nin dünyadaki yeni dizaynın dışında kalan bir ülke olmayı asla kabul edemeyeceğini sözlerine ekledi.
- Dünya Bankası Türkiye Direktörü Raiser
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser de hazırlanan raporun Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasında önündeki fırsatlar ile yüksek gelir grubuna geçmek için neler yapılabileceğini göstermesi açısından önemli olduğunu söyledi.
Türkiye'nin ihracat konusunda önemli yol aldığına işaret eden Raiser, "1995'in sonunda imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması Türkiye'nin ihracatına önemli katkı sağlamıştır" dedi.
Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Kamer Karakurum Özdemir de rapora ilişkin sunumunda Türkiye'nin 1980'lerden sonraki liberalleşme dönemiyle, başarılı bir ihracat performansı sergilediğini ifade etti.
Coğrafi konumun Türkiye'nin ihracatına pozitif etki ettiğinin altını çizen Özdemir, orta veya yüksek teknolojili ürünlerin oranının toplam ihracat içindeki payının geçmişe göre daha fazla olduğunu belirtti.
Önümüzdeki dönemde 2023 hedeflerine ulaşma noktasında Türkiye'nin karşılaşabileceği zorluklardan söz eden Özdemir, küresel anlamda talebin sınırlı olacağını söyledi.
Türkiye'nin küresel talebin nispeten yavaş ilerlediği sektörlerde yoğunlaştığını, bunun da ihracatın önündeki kısıtlardan olduğunu anlatan Özdemir, yeni şirketlerin ihracat yapmasının önemine dikkati çekti.
Özdemir, Türkiye'nin rakipleriyle karşılaştırıldığında daha düşük ticaret maliyetlerine ve güçlü bir lojistik alt yapısına sahip olduğunu belirtti.
Uygulanması gereken politikalara da değinen Özdemir, Ar-Ge ve inovasyona daha fazla önem verilmesi gerektiğini kaydetti.
Kaynak: AA