Doom spending sendromu... Ekonomide yeni dünya düzenini tarif etmek için kullanılan ve Türkçe karşılığı 'Kıyamet Harcaması' olan kavram, yarınlar yokmuşçasına harcama yapanları simgeliyor.
Artan enflasyon, hayat pahalılığı tüm dünyada alım gücünün azalmasına neden olurken; özellikle umutsuz yeni bir nesil geliyor. Geleceğe dair hiçbir umudu olmayan gençler kendilerini lüks tüketime vererek, birikim yapmaktan kaçıyor.
Kolay kolay ev, araba alamayacağını düşünen bir grup, para biriktirmeyi anlamsız buluyor. İşte tam bu noktada 'doom spending' devreye giriyor.
Dünyanın konuştuğu bu yeni kavram Türkiye'de de giderek yaygınlaşan bir gençliği simgeliyor. 'Umutsuzluktan harcama' olarak da dilimize çevrilen bu kavram uzmanlara göre; internette sürekli negatif içeriklere maruz kalan, alım gücü genellikle anne babalarına göre daha düşük Y ve Z kuşağı, pahalı tatillere ve lüks giyime çok para harcıyor.
NielsenIQ'nun yaptığı bir araştırmaya göre; Türkiye'de gençlerin yüzde 57'si geleceğe ilişkin planlama yaparken, yüzde 43'ünün ise herhangi bir planı yok.
Araştırmanın devamında gençlerin "çok çalışmadan para kazanmak" istediği ortaya konuluyor.
"Kriz var ama AVM'ler tıklım tıklım, bu ne biçim kriz?" diyenlere yanıt niteliğinde ortaya çıkan doom spending sendromunu duyan çoğu kişi 'Bu benmişim' hissine kapılırken, uzmanlar gelecek için endişeli.
TV100'deki yazısında söz konusu 'doom spending' sendromuna değinen altın ve para piyasaları uzmanı İslam Memiş, "Herkes 2030'da ektiğini biçecek. Bugün biçtiğinden memnun olmayan, dönüp ektiğine bakacak!" ifadelerine yer verdi.