Bakan Zeybekci, Expo 2017 Astana kapsamındaki Türk Milli Günü etkinliği ve Türkiye-Kazakistan İş Forumu için ziyaret ettiği Astana'da basın mensuplarıyla sohbet etti. Expo 2017 Astana'daki Türkiye pavyonunda "yenilenebilir enerji"nin önemine dikkat çekildiğini anlatan Zeybekci, Türkiye’nin bu konuda çok zengin bir ülke olduğunu söyledi.
Zeybekci, binaların enerji tasarrufu sağlayabilecek şekilde inşa edilebileceğinin altını çizerek, Türkiye'nin yenilenebilir enerji üretiminde kullanılan teknolojileri ithal eden değil, üreten bir ülke olmak için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığının ortak çalışma yürüttüğünü bildirdi. Türkiye'nin yerli kömür kullanması gerektiğini vurgulayan Zeybekci, enerji ihtiyacının sürdürülebilir şekilde garanti altına alınmasının önemine değindi. Zeybekci, "Türkiye enerji teknolojilerini üreten bir ülke olmalı. Bilgi ve teknoloji üreticisi olmamız lazım. Onun için güneş ve rüzgar enerjisi teknolojilerinin ithalatını desteklemiyoruz; engel de koymuyoruz ama teşvik etmiyoruz." diye konuştu.
Zeybekci, bazı ülkelerin ürünlerini film ve dizilerine yerleştirerek tüketim ve pazarlama yolunu seçtiklerini hatırlatarak, "Bunların hepsinin destek ve teşvikleri vardır, bedava olmaz. Türkiye de dizilerinin dünyanın her yanında izlendiği bir ortamda, tüketim alışkanlıklarını belirlemesi gerekiyor. Dizi ve film ihracatını destekliyoruz. Onların içine ürün yerleştirmeyi ve reklamları da destekliyoruz. Masraflarına maddi anlamda destek sağlıyoruz, kim, hangi ürünü yerleştirmek isterse." ifadelerini kullandı.
"CEZAYİR, ŞİMDİ TÜRKİYE'YE DE AYNI ŞEYİ YAPIYOR"
Zeybekci, bir soru üzerine Almanya'nın son dönemde Türkiye'ye yönelik tavrını anlayışla karşılamadığını ancak eylül ayında bu ülkede yapılacak seçimlerden dolayı bunun nedenlerini anladığını kaydetti. Türkiye ile Almanya arasındaki toplam ticaretin 100 milyar dolara ulaştığını, böyle bir durumda her şeyi kırmanın doğru olmayacağını anlatan Zeybekci, şöyle devam etti: "Seçimden sonra daha rahat, sağlıklı düşünebilme imkanları olacak. O güne kadar da bizim onlarla farklı temaslarımız, onların da bizimle farklı temasları mutlaka olacaktır. Böyle durumlarda susmak, sessiz kalmak lazım. Diliyor ve temenni ediyoruz ki Avrupa'da Türkiye'ye karşı olan negatiflik, aynı enerji ve güçte pozitiflik yarışına dönecektir. Almanya ile Türkiye arasındaki sorunun uzaması durumunda bundan kazanan FETÖ veya bölücü terör örgütü olabilir. Bizim akıllı bir şekilde onları sevindirmememiz lazım, sevindirmeyeceğiz de. Türkiye, AB ile bu yürüyüşüne devam edecek. Türkiye'nin hedefi Avrupa Birliğinin refah düzeyini tutturmak, ondan sonra Avrupa Birliğine tam üye olmak Türkiye'deki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının meselesi. O güne, o düzeye geldikten sonra halka tam üye olmak veya olmamak sorulacak ve halk da kararını verecektir."
Türkiye ile Avrupa Birliğinin çok önemli ticaret partnerleri olduğunu vurgulayan Zeybekci, Gümrük Birliğinin güncellenmesinin önemine işaret etti. Gümrük Birliğinin güncellenmesinin her iki tarafın yararına olacağının altını çizen Zeybekci, "En basit örneği Cezayir. Şimdi 'Tüm dünyaya uyguluyorum' diye Türkiye'ye de aynı şeyi yapıyor. AB ile Serbest Ticaret Anlaşması var, Avrupa Birliğinden elde ettiği tüm hakları benden de kazanıyor. Ben, ondan bu hakları elde edemiyorum; Meksika, Güney Afrika için de öyle. Türkiye olarak bunlara katlanabiliyorduk ama Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı konusunda Türkiye'nin kapılarını açması, tam anlamıyla Amerikan ticari ve ekonomik işgali anlamına gelir. Böyle bir noktada Gümrük Birliği sürdürülemez." değerlendirmesinde bulundu.
Zeybekci, Almanya etkili bir ülke olmasına karşın Gümrük Birliğini güncelleme sürecinin Avrupa Birliği otoriteleriyle yürütüldüğünü ve sürecin devam ettiğini belirterek, "Bizim için bu olumsuz sözler Avrupa Birliği tarafından söylenmediği sürece bir anlam ifade etmez." dedi.
"Petrokimyaya süper teşvik çalışması var"
Bakan Zeybekci, otomotiv sektörüne yönelik desteklere ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı: "Otomotiv ihracatında 7. ay sonu itibarıyla yüzde 40 artışımız var. İddialı şekilde çalışıyoruz; teşviklerimiz, desteklerimiz, en azından problem yaşanan alanların ortadan kaldırılması gibi. Otomotivde dünyada çok iddialı bir ülke olmak istiyoruz. Türkiye'ye haksızlık da yapmayalım, bunlar tesadüfi değil, özel çalışmalar yürütüyoruz. Otomotivde Türkiye'de üretim yapan markaların iki ilave modeline yönelik çalışmalarımız var. Modelleri dünyada sadece Türkiye’de üretecekler, bu konuda son noktaya geldik, sonbaharın sonuna doğru netleşir. Normal teşvik vereceğiz."
Zeybekci, petrokimya ve türev ürünlerine yönelik süper teşvik verilmesi için çalışmaların sürdürüldüğünün de altını çizdi.
"TARLADA BİR DÖNÜM EKİNİ OLMAYAN, HÜKÜMETİN KARARINI ELEŞTİRİYOR"
Yabancı firma temsilcilerinin olağanüstü hal (OHAL) sürecine yönelik rahatsızlıklarını iletmediklerini ancak OHAL'in kendisini çok rahatsız ettiğini vurgulayan Zeybekci, "Türkiye bir an önce sebeplerini ve gerekliliklerini ortadan kaldırarak OHAL’i sonlandırmalı. Bu konuda zaman vermek ne kadar doğrudur bilmem ama bana kalsa gerekliliklerin ortadan kalkması kaydı ve şartıyla OHAL bir daha uzatılmamalı ancak durumu 1-2 ay daha görmek lazım." diye konuştu.
Zeybekci, bazı tarım ürünlerinin fiyatlarına yönelik spekülasyonları önlemek için ithalatta vergi indirimine gidildiğini anımsatarak, şunları kaydetti: “Korumacı tarım ve gıdayla ilgili politikalarda daha realist uygulamaya yönelmemizi maalesef büyük bir iştahla yanlış anlaşılmaya müsait hale getirmek isteyenler var. Buğdayın tonu 700 lira, Türkiye'de 950 lira; 250 lira yüksek fiyatlı. Türkiye'de oluşan fiyat. Buna rağmen Türkiye'deki buğdayı yüzde 140 vergiyle koruyoruz, gereksiz, devasa yüksek duvar örmüşüz. Hükümet olarak hem spekülatif hareketleri engellesin hem de çiftçiyi korusun istedik. Bunun için yaptığımız düzenlemeyle buğdayın tonu bin 70 liraya kadar gelebilecek. Piyasa, fiyatının üzerinde stoklayıp da başka şeyler yaparsa, fiyat bin 80 liraya geldiğinde ithalat başlar. Önceden buna vergiyi eklediğinde bin 500 lira oluyordu ve bu 'Bin 500 liraya kadar oynayabilirsin bu ürünle.' demekti."
Zeybekci, tarlada bir dönüm ekini olmayanların hükümetin bu kararını eleştirdiğini dile getirerek, hasat döneminde bazı tarım ürünlerine yönelik alınan ithalat kararlarının çiftçiyi koruma amaçlı olduğunu söyledi. Türkiye'nin coğrafyasına uygun küçükbaş hayvan yerine büyükbaş hayvan eti tüketimine yönlendirilmesini eleştiren Zeybekci, et fiyatlarına yönelik spekülasyonların da önlenmesi için Bakanlar Kurulu kararı alındığını hatırlattı.
Bakan Zeybekci, devlet eliyle ithalatçı veya ticaretçi olmak gibi yanlış bir uygulama içine girildiğine de işaret ederek, "Bunları piyasaya bırakmak lazım. Türkiye'de çiftçimizi mutlu edecek üretim fiyatlarını mutlaka oluşturacağız, ondan sonra da kontrollü şekilde, milimetrik ayarlarla müdahaleyi reel sektöre bırakacağız. Piyasa bizim istediğimiz şartlarda müdahale edecek." değerlendirmesinde bulundu.
"(TMO VE ESK) ONLARLA İLGİLİ BAŞKA FORMÜLLER BULACAĞIZ"
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile Et ve Süt Kurumuna (ESK) verilen ithalat yetkileri konusundaki soru üzerine Zeybekci, "Onlarla ilgili başka formüller bulacağız. Özel sektör de bu işe girecek. Normal ithalatını sağlık hassasiyetiyle yapacak, Gıda ve Tarım Bakanlığının hassasiyetiyle girecek. Oradaki piyasayı da bozmamamız lazım." dedi.
Zeybekci, elektronik ürünlerde TRT payının artırılmasına yönelik düzenlemeye ilişkin de "Bir şekilde bunların alınması lazım. Türkiye'deki üretime, sanayiye, insanımızın üzerine yük getirecek alanlardan değil, lüks tüketim alanlarından bunun alınması gerekiyor. Alınmadığı zaman, bütçeden alınması lazım çünkü zorunlu bir tüketim malı değil bu." ifadelerini kullandı.
Eximbank'ın bazı kredilerinde faiz indirimine gittiğini de anımsatan Zeybekci, Türkiye’de faizlerin bulunduğu durum dikkate alındığında Eximbank'ın faiz oranlarının önemine işaret etti. Zeybekci, Eximbank'ın Türkiye'deki ihracatın yüzde 25'ini finanse ettiğini, ihracatçının bu oranın 50 olmasını isteyeceğini kaydetti.