BÜŞRANUR BEGÇECANLI - Gulf State Analytics Kıdemli Enerji Diplomasisi ve Enerji Güvenliği Analisti Omid Shokri Kalehsar, ABD ve İran arasında Kasım Süleymani'nin öldürülmesiyle tırmanan gerilimin küresel piyasalara etkisinin azaldığını belirterek, "İran, tüm bu gerginliğin küresel piyasaları etkilediğinin farkında. ABD'ye karşı atacağı intikam adımlarının içerisinde Hürmüz Boğazı'nı askeri olarak kapatmak yer alsa da böyle bir seçeneğe yönelmeyecektir." dedi.
Kalehsar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İran'ın Kasım Süleymani'nin suikastine misilleme olarak Hürmüz Boğazı'nı kapatma ihtimalinin petrol piyasasında endişelere yol açtığını fakat fiyatların kısa süreli yükselişinin ardından dengelenmenin sağlandığını söyledi.
ABD yaptırımları sebebiyle küresel petrol piyasasında satış yapamayan İran'ın, petrolünü gayri resmi olarak "gri piyasada" ihraç edebildiğine dikkati çeken Kalehsar, "Petrol fiyatlarının yükselmesi, İran için daha karlı petrol satış fırsatı sunuyor. Gri piyasada İran'ın en büyük müşterisi de Çin. Tahran, Hürmüz Boğazı'nda olabilecek her türlü tanker saldırısının Çin'in enerji güvenliğini ve ulusal çıkarlarını etkileyeceğinin de farkında." ifadelerini kullandı.
Kalehsar, birçok ülkenin tüketiminde doğal gaz ve diğer yakıtlar ön plana çıkarken, Pekin için petrol arz güvenliğinin kritik mesele olduğunu vurgulayarak, Suudi Arabistan, İran, Kuveyt, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden günlük 4 milyon varil petrol ithalatı yapan Çin'in, Hürmüz Boğazı'ndan faydalanan en büyük güç konumunda olduğunu kaydetti.
ABD yaptırımlarının İran ekonomisinin temellerini sarstığını aktaran Kalehsar, "Yaptırımlar boyunca petrol alımını sürdürerek kendisine ekonomik destek veren başat konumundaki ülke Çin'e karşı Tahran, Pekin için stratejik öneme sahip bölge kaynaklarının ülkeye ulaşmasına sekte vuracak bir adım atarak bu ilişkiye zarar vermek istemez." değerlendirmesinde bulundu.
Kalehsar, ülkelerin ekonomik büyümesinde önemli rol oynayan enerji kaynakları ve ticaretinin her zaman dünya güçlerinin öncelikleri arasında yer aldığını belirterek, ABD'nin de Hürmüz Boğazı gibi önemli ihracat noktalarındaki petrol trafiğini kontrol altına almayı ve böylece Çin gibi bazı ülkelerin ekonomik büyümesine set çekmeyi hedeflediğini söyledi.
ABD-İran geriliminin oluşturduğu jeopolitik risklerin petrol fiyatlarını yükselttiğini ancak şu an piyasadaki fazla üretimin, fiyatları dengelediğini kaydeden Kalehsar, "Bölgede saldırı endişelerinin devam etmesine rağmen petrol fiyatları ilk şoku atlatarak geriledi. Önümüzdeki günlerde bölgeyi etkileyecek daha büyük olaylarla karşılaşmazsak petrol piyasasındaki dengelenme devam edecek." diye konuştu.
- Hürmüz Boğazı'nın kapatılması Tahran'ın çıkarına değil
Texas merkezli Energy Outlook Advisors Şirketi Yönetici Ortağı Dr. Enes El-Hajji, Kasım Süleymani'nin ABD saldırısı sonucu öldürülmesiyle piyasalarda oluşan çatışma endişelerinin petrol fiyatlarını yükselttiğini belirterek, "Orta Doğu'daki gerginlikler petrol piyasalarını 3 şekilde etkiledi. Arz kesintisi korkusuyla petrol fiyatları arttı, bazı petrol şirketleri önlem olarak Körfez'den petrol sevkiyatını durdurdu ve Kürt bölgeleri de dahil olmak üzere yabancı petrol şirketleri, çalışanlarını Irak petrol sahalarından çekti." dedi.
El-Hajji, İran'ın Körfez'deki petrol sahalarına alenen saldırmadığını ancak bölgedeki İran yanlısı grupların bu sahalara saldırma ihtimalinin her zaman endişelere sebep olduğunu aktararak, Hürmüz Boğazı'nın bölgede yaşanan tüm savaş ve çatışmalara rağmen hiçbir zaman kapatılmadığını hatırlattı.
İran'ın Hürmüz Boğazı'nı tehdit unsuru olarak kullanmak istemesine rağmen Hürmüz'ün kapatılma olasılığının düşük olduğunu ifade eden El-Hajji, "Bu bölgedeki deniz hakimiyet bölgelerinin çoğu İran’a değil, Umman'a ait. İran'ın tüm petrol gelirleri Hürmüz kaynaklı olduğu için boğazın kapatılması en başta Tahran'ın çıkarına olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
El-Hajji, İran'ın, boğazı tamamen kapatmak yerine petrol trafiğini yavaşlatıp bölgeden sevkiyatları kesintiye uğratmayı deneyebileceğini işaret ederek, bu durumun petrol nakliyatçılarının sigorta primlerini ve dolayısıyla petrol fiyatlarını yükselteceğini belirtti.
- Petrol ticaretinin güvenliği için yeni önlemler
Amerikalı bir müteahhidin 27 Aralık'ta Kerkük'teki ABD üssüne düzenlenen roket saldırısı sonucu öldürülmesiyle başlayan ABD-İran gerilimi, 31 Aralık’ta Haşdi Şabi taraftarlarının, ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğini basması ve 3 Ocak'ta İranlı general Süleymani'nin ABD tarafından öldürülmesiyle devam etmişti.
Bu gelişmelerle 3 Ocak'ta varil başına 66 dolardan 69,50 dolara çıkan brent petrol, İran'ın 8 Ocak’ta misillemede bulunmasıyla 72 dolara yaklaşmıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığının, Suudi Arabistan'ın enerji tesislerinde yaşanabilecek İran saldırılarına karşı uyarıda bulunması, yeni yıla hareketli başlayan petrol piyasasında endişelerin artmasına neden olmuştu.
İngiltere ise 5 Ocak'ta İngiliz bandıralı gemilere eşlik etmek üzere iki donanma gemisini Hürmüz Boğazı'na göndereceğini bildirmişti.
Irak'taki ExxonMobil ve diğer Amerikan petrol şirketleri, olası bir İran saldırısına karşı önlem almaya başlarken, 7 Ocak'ta Suudi Arabistan'ın petrol tankeri şirketi Bahri, İran-ABD gerilimi sonrası Hürmüz Boğazı'ndan tanker geçişini sonlandırdığını duyurmuştu. Ayrıca ikinci işlem gününde 2 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşan Saudi Aramco'nun, yükselen tansiyon ve azalan yatırım fırsatları sebebiyle piyasa değeri 9 Ocak'ta 1,837 trilyon dolar olarak gerçekleşti.
Avustralya yönetimi, 13 Ocak'ta petrol tankerlerinin Hürmüz Boğazı’nda serbestçe hareket etmesini sağlamak amacıyla bölgeye savaş gemisi göndermişti.
Umman Körfezi ile Basra Körfezi arasında yer alan Hürmüz Boğazı, 2019'da günlük ortalama 21 milyon varillik petrol sevkiyatı ile küresel enerji güvenliğinin en önemli fay hatlarından biri konumunda. Boğazdan geçen toplam petrol miktarı, deniz yoluyla yapılan küresel petrol ticaretinin üçte birini oluştururken, küresel sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ticaretinin geçen yıl dörtte birinden fazlası da buradan gerçekleşiyor.
Öte yandan Hürmüz Boğazı'nda petrol ticaretinin sekteye uğramadan devam etmesi ve Irak petrol sahaları başta olmak üzere üretimde herhangi bir aksaklık yaşanmaması, petrol fiyatlarını saldırı öncesi seviyelere çekti.