Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Haziran ayı enflasyon oranlarının açıklanmasının ardından kamu görevlileri ve memur emeklilerinin alacağı maaş ve ücret artışlarına ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yayımladı.
Haziran ayı enflasyonunun yüzde 1,64, Ocak-Haziran arasındaki altı aylık enflasyonun yüzde 24,73, yıllık enflasyonun ise yüzde 71,60 olarak açıklandığının altını çizen Yalçın, “Bu veriler çerçevesinde, enflasyon farkı yüzde 8,46 ve kamu görevlilerinin alacağı zam oranı yüzde 19,31 oldu. Mevcut artışlarla birlikte; En düşük kamu görevlisi maaşı 30.560 liradan 36.460 liraya, en düşük kamu görevlisi emekli aylığı 14.740 liradan 17.585 liraya yükselmiş oldu” ifadelerine yer verdi.
Açıklamasında, emek kesiminin ücretlerine yönelik uygulanan tedbirlerin emek tarafının maaşlarını baskıladığına bunun karşısında piyasa fiyatlarındaki artışların sürdüğüne yer veren Yalçın, “1 Temmuz itibariyle elektriğe gelen yüzde 38 zam, doğalgaz desteğinin ve yüzde 25 kira sınırı süresinin uzatılmaması, zorunlu harcamalara gelen artışlar, dolaylı vergilerin yükü ve diğer ekonomik gerçekler; sabit gelirlilerin maaş/ücret artışından daha fazla gider sağladığı gerçeği ıskalanmamalıdır. Maaşlar/ücretler ile piyasadaki fiyat artışlarının kaybedenini sürekli olarak sabit gelirlilerimiz olduğu gerçeğinin bilinmesine rağmen, maaşlara 6 ayda bir, ürünlere ise hemen hemen her ay artış yapılmaktadır. Enflasyon baskılanmadığı, fiyat artışları durmadığı müddetçe maaş/ücret artışları erimeye, emekçi kaybetmeye ve gelir dağılımındaki adaletsizlik büyümeye devam edecek. 1 ay boyunca emek veren, gece gündüz çalışan ve evine helal ekmek götürmek için dişini tırnağına takan emekçinin ‘ücreti’ enflasyonu artıyor söyleminden/eyleminden vazgeçilmelidir. Bu noktada atılacak adımlar, yapılacak düzenlemeler ve belirlenecek yöntemler adil olmalı, sonuç; alın teri ve akıl terinin değerini artırmalı, emekçiyi korumalı, gelir dağılımında adaleti sağlamalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Kamu görevlisi emeklilerine yapılmayan seyyanen artışın görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki uçurumu büyüttüğü hatırlatılan açıklamada, Emekliler Yılına yakışacak düzenlemeler uygulamaya geçirilerek, “Emek verenlerin, ömrünün büyük bir kısmını alın teri akıtarak geçirenlerin taleplerine kulak verilmelidir” denildi.
Kamu görevlilerinin beklentilerinin ötelenmemesi ve vaatlerin hayata geçirilmesi çağrısında bulunan Yalçın, maaş/ücret artışlarına ilave olarak acil çözülmesi gereken hususların olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Toplu sözleşme görüşmelerine yaklaşık 1 yıl var. Bugünden toplu sözleşme yasasının ve masasının eksiklikleri, fazlalıkları ve aksaklıkları görülerek çözülmeli, kamu görevlileri ve emeklileri için adil, makul ve yetkili Konfederasyon tarafından güçlü müzakereyi mümkün kılacak Toplu Sözleşme Yasası hayata geçirilmelidir,
4688 sayılı Kanunun; uluslararası normlara, sendikal gerçeklere ve evrensel ilkelere uygun olarak güncellenmeli, sendikal özgürlükler artırılmalı, örgütlenmenin önündeki engeller kalkmalı, ‘taraf’ların imza altına aldığı hükümler eksiksiz uygulanmalıdır,
Toplu Sözleşme İkramiyesi; sendikal örgütlenmenin azaltılması, toplu pazarlık müzakerelerinin zayıflatılması ve sendikacılığın önüne engel konulması amacıyla CHP-AYM tarafından iptal edilen bu yanlıştan acilen dönülmeli, 15 Temmuz maaş/ücretlerine yetişecek şekilde ve geçmiş kayıpları telafi edecek biçimde düzenlenmelidir,
Koruyucu Giyim, Servis Hizmeti, Fazla Çalışma Ücreti ve diğer Toplu Sözleşme hükümlerimiz; Anayasa-Uluslararası Sözleşmeler-Kanunlarla koruma altına alınan kazanımlarımız engellenemez. Memur-Sen olarak; toplu sözleşme hakkını elde etmek için büyük mücadeleler verdik. 20 yıllık süreçte atılan demokratik adımları, sendikal örgütlenme alanındaki gelişmeleri ve özgürleşme alanındaki genişlemeleri olumsuz etkileyecek düzenlemelerden kaçınılmalıdır.”
Yalçın, büyük ve güçlü Türkiye hedefine gelir dağılımında adaletin sağlanarak ulaşılabileceğini vurguladığı açıklamasını şu ifadelere yer vererek sonlandırdı:
“Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine; gelir dağılımında adaletin sağlandığı, vergide hakkaniyetin hayata geçtiği, sosyal diyaloğun etkin kullanıldığı, emeğin hakkının teslim edildiği ve emek örgütlerinin önündeki engellerin kaldırıldığı bir zeminde çok daha hızlı ulaşacağız. Biliyor ve inanıyoruz ki; ekonomik sorunlar, yüksek enflasyon rakamları, gelir kayıpları ve gelir dağılımı adaletsizliği yakın zamanda bitecek. Olumsuzlukların ortadan kaldırılması noktasında Türkiye her zaman olduğu gibi ortak akılla, sosyal paydaşlıkla, sosyal diyalogla bütün kesimlerin görüşlerini dikkate alarak adım atacaktır.”