Bakan Ergün “Bu modeller değişik ekonomik seçenekleri içerecektir. Ama bunlar orta gelir gruplarının kolayca ulaşabileceği daha geniş kitlelerin talep ettiği modeller olacaktır. İlk etapta işin ekonomik ve sürdürülebilir olması açısından geniş kitlelerin talebini dikkatini alan bir üretim ve tasarım anlayışıyla hareket etmek daha doğru olacaktır” dedi.
TÜRKİYE AVRUPA'NIN EN ÇOK TASARIM BAŞVURUSU YAPILAN İLK 3 ÜLKEDEN BİRİSİ
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin, son yıllarda marka ve endüstriyel tasarım başvurularında, Avrupa'nın en çok başvuru yapılan ilk üç ülkesi arasına girdiğini bildirdi.
ICTurkey 2011 Uluslararası Proje Pazarı Etkinliği'nde yaptığı konuşmada Ergün, ICTurkey 2011, bilgi ve iletişim teknolojilerine ait araştırma alanlarının, bilgi ve deneyimlerin paylaşılacağı ve uluslararası ARGE işbirliklerinin geliştirileceği bir platform olması açısından son derece değerli olduğunu kaydetti.
Ergün, bilimsel çalışmaların ve teknolojik ürünlerin, düşünceden ve etik değerlerden bağımsız olarak gelişmeyeceğini dile getirerek, bencil bir düşüncenin veya Makyavelist bir felsefenin ürettiği teknolojinin de, insanlık için faydadan çok zarar getireceğini belirtti.
Bu nedenle, bilimsel üretime tüm insanlığın katkı sunmasının ve teknolojinin tüm insanların ihtiyaçlarına uygun bir şekilde tasarlanmasının son derece önemli olduğuna işaret eden Ergün, bugün dünyada yaşanan birçok sorunun çözümünün, farklı ülkelerin eş zamanlı olarak kalkınmalarıyla mümkün olabileceğini dile getirdi.
Bakan Ergün, ülke ekonomilerinin rekabet gücünü artırmak için bilim, teknoloji ve yenilik faaliyetlerinin, bir devlet politikası haline gelmesi gerektiğini vurgulayarak, ancak bilginin üretilmesinin de yetmediğini, üretilen bilginin özel sektörle buluşmasını sağlayacak temas noktalarını da inşa etmek gerektiğini anlattı.
Türkiye'nin, 2023 yılında yıllık 500 milyar dolar ihracat yaparak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmayı hedeflediğini anımsatan Ergün, bu hedeflere ulaşmada, ileri teknolojili ve yüksek katma değerli üretim yapan özel sektörün büyük payının olacağını söyledi.
Ergün, 2005-2010 yılları arasında uyguladıkları stratejik plandan sonra, 2011-2016 yıllarını kapsayan Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi'ni de hazırladıklarını bildirdi.
ICTurkey 2011 etkinliğinin ana teması olan Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin, bu stratejik planda ARGE ve yenilik kapasitesinin güçlü olduğu alanlardan biri olarak göze çarptığını vurgulayan Ergün, artık günümüzde bilim, sanayi ve teknoloji çalışmalarının, küresel bir ortamda yürüdüğünü söyledi.
Genelde dünyanın önemli bilim-teknoloji kurumlarıyla, özelde de Avrupa Birliği kurumlarıyla çok yakın bir ilişki içinde olduklarını ifade eden Ergün, Türkiye'nin, bu konudaki faaliyetleriyle dikkat çeken ve takdir gören bir ülke konumuna geldiğini dile getirdi.
Ergün, Avrupa Birliği'nin 2010 İlerleme Raporu'nda, Türkiye'nin bilim ve araştırma alanındaki hazırlıklarının takdir edildiğini belirterek, raporda, Türkiye'nin Avrupa Araştırma Alanı'na entegrasyonuna yönelik iyi düzeyde ilerleme sağladığının ve Çerçeve Programlara katılımının ve bu programlardaki başarısının yükselişte olduğunun vurgulandığını kaydetti.
“KRİZ DÖNEMLERİNDE BİLE ARGE YATIRIMLARINI KESMEDİK...-
Bakan Ergün, 2008 yılının son çeyreğinden itibaren dünya ekonomisinin, tarihin en ağır ekonomik krizlerinden biriyle karşılaştığını anımsatarak, 2010 yılında bir toparlanma yaşasa da henüz krizin etkilerinin devam ettiği ve toparlanmanın istenen seviyede olmadığını söyledi.
Türkiye ekonomisinin, krizden önce gerçekleştirdiği reformlarla böyle bir krize hazırlıklı olduğunu ifade eden Ergün, Türkiye'nin bu nedenle krize en geç giren ve krizden en erken çıkan ülke olduğunu belirtti.
Ergün, bu yılın ilk yarısında, Türkiye'nin, Çin ile birlikte dünyanın en hızlı büyüyen iki ekonomisinden biri olduğuna işaret ederek, küresel krizin derinden hissedildiği günlerde, ülke ekonomilerinin krizden çıkış stratejileri oluşturduklarını, bu çıkış stratejilerinin en önemli ayaklarından birisinin, bütçe açıklarını azaltmak ve dolayısıyla kamu harcamalarında kısıtlamaya gitmek olduğunu anlattı.
Kamu harcamalarını azaltmayı isteyen birçok ülkenin, bütçelerinde ARGE'ye ayrılan payı azaltmayı veya sabit tutmayı tercih ettiğine değinen Ergün, Türkiye'nin ise bu dönemde, bilim ve teknolojiye verdiği desteklerden asla geri adım atmadığını, aksine ARGE'ye yatırım yapmaya devam ettiğini anlattı.
Ergün, 2008 yılında ARGE Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunu çıkardıklarını ve daha önce hiç kullanılmayan destek modellerini uygulamaya koyduklarını belirten Ergün, şunları kaydetti:
“Böylece başta KOBİ'ler olmak üzere tüm girişimcilere teknoloji geliştirme faaliyetleri için önemli destekler sağladık. Bugüne kadar, 50 ve üzerinde ARGE personeli çalıştıran 102 işletmeyi ARGE merkezi kabul ettik ve bu firmalara ARGE faaliyetleri için önemli kolaylıklar sağlamaya başladık. Teknogirişim sermayesi desteğiyle, teknolojik fikirlerini ürüne dönüştürmek isteyen gençlerimize 100 bin lira hibe desteği sağlıyoruz.
Bugüne kadar 452 girişimcimizi destekledik ve bunlardan bazıları ürünlerini ürettiler, satış aşamasına geçtiler. 2007 yılında başladığımız San-Tez programına bugüne kadar 936 proje başvurusu aldık, bu projelerden 401 tanesi desteklenmeye değer bulundu. Bugüne kadar 85 proje ise tamamlandı. 2002'de göreve geldiğimizde Türkiye;de kurulu teknopark sayısı sadece 2 iken, bugün kurulu teknopark sayısı 43'e ulaştı ve bunların 31 tanesinde ARGE ve teknoloji üretimine ve ihracatına başladı.”
Bakan Ergün, Türkiye'nin, son yıllarda marka ve endüstriyel tasarım başvurularında, Avrupa'nın en çok başvuru yapılan ilk üç ülkesi arasına girdiğini belirterek, Türkiye'nin, bugün makro ekonomik istikrarı ile diğer ülkeler arasından nasıl sıyrılmışsa, aynı şekilde ARGE faaliyetleriyle de öne çıkmayı başaracağını anlattı.
Uyguladıkları destek programlarından da anlaşılacağı gibi, bilgi ve iletişim teknolojilerine büyük önem verdiklerini dile getiren Ergün, bilgi ve iletişim teknolojilerinin reel ekonominin adeta kalbi gibi olduğunu düşündüklerini kaydetti.
Ergün, günümüzün modern üretim ve tüketim yapılanmasında, sosyal ve kültürel hayatta, bilgi ve iletişim teknolojileri önemli bir zemin teşkil ettiğini ifade ederek, sürekli yenilenen, toplumsal hayatın her alanına yayılan ve insan hayatında köklü değişikliklere yol açan bu sektörün, diğer bilimsel faaliyetlerin ve sektörlerin gelişimi için de itici güç oluşturduğunu belirtti.
Hükümet olarak, Türkiye'nin bilgi toplumuna dönüşüm sürecini hızlandırmaya büyük önem verdiklerini dile getirerek, E-dönüşüm Türkiye projesi kapsamında Bilgi Toplumu Stratejisi'ni de oluşturduklarını ve uygulamaya başladıklarını sözlerine ekledi.