Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel krizin etkilerini değerlendirerek, "Bu gemi hepimizin ortak gemisi ve bu gemi bir yerden su almaya başlarsa hep beraber batarız. Biz bu gemiyi batırmayacağız ve 'sahil-i selamete' hep beraber çıkacağız" dedi.
Erdoğan, kriz ortamında kimsenin birbirine çalım atmaması, dayanışma içinde olması gerektiğini ve dayanışma içinde olunması halinde Türkiye'yi 2009'da farklı bir yere taşıyabileceklerini söyledi.
Erdoğan, Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansının "Danışma Kurulu" toplantısında yaptığı konuşmada, bugün dünyanın tüm ülkeleri için uluslararası doğrudan yatırımların hayati derecede önem arz ettiğini, tüm ülkelerin uluslararası yatırımları çekmek için birbirleriyle rekabet halinde olduğunu kaydetti.
Erdoğan, bu yarışta öne çıkan ülkelerin de kalkınma noktasında önemli avantajlar elde ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Küresel yatırımların bir ülkede artması o ülkenin işsizlik sorununun çözümüne katkı sağlıyor, cari açığı azaltıcı yönde etkide bulunuyor ve o ülkenin ekonomisini dünya pazarlarında daha rahat rekabetçi hale getiriyor. Aynı zamanda küresel yatırımlarla sağlanan teknoloji ve know-how transferi, bu ülkelerin dünya pazarlarında katma değeri yüksek üretimlerde bulunmasına, ihracat ve vergi gelirlerinin artmasına, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasına da katkı sağlıyor."
Türkiye'nin küresel yatırım çekme yarışına 1954 yılında başladığını anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Ancak 2003 yılında yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik köklü reformlarımıza kadar bu alanda kayda değer rakamlar elde edilemedi. 1954 yılından 2003 yılına kadar miktarları değerlendirdiğimizde yıllık ortalama 1 milyar dolar civarında bir yatırımın çekilebildiğini görüyoruz. Hükümete geldiğimiz andan itibaren bu miktarı artırmanın çarelerini aradık ve tam bir cesaretle, tam bir reform atmosferi içinde kararlılıkla yolumuza devam ettik.
Bu çabalarımız neticesinde en son geçen yıl, 2007 yılında bildiğiniz gibi 22 milyar dolarlık bir küresel sermaye rakamına ulaştık. Bu yılın Ocak-Eylül döneminde ise küresel krize rağmen 12,3 milyar dolar yatırım çekmeyi başardık. İnanıyorum ki bu miktar yıl sonu itibariyle yine 15 milyar doları yakalayacak.
BM'nin konuya ilişkin raporlarında, Türkiye tüm dünya ülkeleri arasında en çok yatırım çeken ülkeler sıralamasında 23'üncü sırada yer alıyor. Türkiye'nin geçmişte 140 ülke arasında sıralamada nerede olduğuna baktığımızda, öyle zannediyorum ki durumumuzun şu andaki cezbediciliği ortaya çıkar. 1995-1997 döneminde 115'inci, 1996-1998 döneminde 126'ncı ve en son 1999-2001 döneminde 112'nci sırada. Bugün ise 23'üncü sıradayız. Yine aynı raporda, Türkiye, yatırım yapmaya uygun ülkeler arasında da 13'üncü sırada yer aldı ki bu da son derece önemli bir başarı olmuştur."
"UZUN SOLUKLU VE KARARLI"
Başbakan Erdoğan, bu başarıyı elde etmek için çok yoğun gayretleri olduğuna dikkati çekerek, "Öncelikle 2003 yılında ilgili bir yasa çıkardık. Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulunu işler hale getirdik ve özel sektörümüz ile sosyal taraflarla birlikte, sorunların üzerine gittik. Dünyanın en büyük şirketlerinin üst düzey temsilcileri ile her yıl Yatırım Danışma Konseyini topladık.
Bunların bir kısmının ülkemizde yatırımları var, bir kısmının uluslararası temsil gücü, kabiliyeti olan kurumların başkanları, yöneticileri, CEO'ları" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, küresel yatırımların miktarlarını korumanın bu yatırımları çekmekten daha zor olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi: "Yatırım ortamını iyileştirmek şüphesiz ki uzun soluklu ve kararlılık isteyen bir süreçtir. Hükümet olarak bu noktadaki hassasiyetimiz ve heyecanımız en küçük bir ivme kaybetmeden devam ediyor. Yine Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansımızla, tüm kamu ve özel sektörümüzle koordineli bir şekilde ve kararlılıkla çalışmalarını sürdürecektir. Bugün ilkini gerçekleştirdiğimiz Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansımızın Danışma Kurulu toplantısı bu alanda inanıyorum ki son derece faydalı olacaktır. Bunun neticesini de en kısa zamanda göreceğiz. Tabii burada devletin, kamunun kurumlarının yanında sivil toplum örgütlerimizin üst düzey temsilcileri de var. Yan kuruluşlarımızın aynı şekilde temsilcileri var.
Ve bu süreç içerisinde özellikle de küresel finans krizinin olduğu bir dönemde inanıyorum ki dayanışmamız çok daha farklı bir şekilde ülkemizi bu kriz döneminde fırsata dönüştürmek suretiyle Türkiye'yi 2009'un sonunda çok daha olumlu istikamette farklı bir yere taşıyacaktır. Bu hepimizin ortak sorunu. İnanıyorum ki yine bu dönemde eğer ülkemiz yatırımlarına devam eden bir ülke durumunda olursa bu ucuz bir maliyet getirecektir ve gelecekte bu noktada çok daha farklı olacaktır. Yeter ki bu süreci birbirimize çalım atarak değil, dayanışma içerisinde sürdürelim. Dayanışma içerisinde eğer bunu sürdürecek olursak göreceksiniz ki gelecek bu noktada çok çok farklı olacak. Ben bunu doğrusu görüyorum. Geçmiş deneyimler de bunu gösteriyor. Dünyadaki birçok ülkelerde inandığımız, güvendiğimiz dostlarımızla yaptığımız müzakerelerde de aynı şeyi görüyorum. Aynı şeyi onlardan da dinliyorum. Dolayısıyla aklı selimin yolu birdir. Ama burada bir kriz var ve ben bunu şahsım için veya kurumum için bir fırsata dönüştüreyim dersek, bu haksızlık olur. Bunu yapmamamız lazım. Yapmamız gereken kesinlikle buradan hep birlikte... Bu gemi hepimizin ortak gemisi ve bu gemi bir yerden su almaya başlarsa hep beraber batarız. Biz bu gemiyi batırmayacağız ve 'sahil-i selamete' hep beraber çıkacağız. Olaya böyle bakmamız lazım ve ben bu hassasiyet içerisinde sizlerin de yaklaşacağına inanıyorum."
Başbakan Erdoğan, toplantının bir bölümüne katılacağını, daha sonra da toplantıya Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren'in başkanlık edeceğini bildirdi.