FİNANS

"Biz 2001'de başardık, kolektif olmalıyız"

Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Şahenk, krizden çıkış için kolektif olarak hareket edilmesi gerektiğini belirterek, “Biz 2001’de çok güçlü bir IMF programı uyguladık. Birlikte hareket ettik. Bu örnek, dünyanın küçük bir tablosu olabilir” dedi.

Davos Zirvesi kapsamında düzenlenen “Yeni Ekonomik Çağ” konulu panelde küresel krizde gelinen nokta ve yapılması gerekenler tartışıldı.

Panelde konuşan Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk şunları söyledi: Ferit Şahenk: Türk tarihinde ilk kez bizim yaratmadığımız bir krizle karşı karşıyayız. Eğer bana bir çözüm nedir diye soracak olursanız, bizim 2001-2002 yıllarında çok güçlü ve zorlu bir IMF programı uyguladığımızı söyleyebilirim ve bunun işe yaradığını söyleyebilirim. Ancak ana nokta şuydu; Türkiye biraraya geldi tamamen. Türkiye kendisini bütün varlıklarıyla birlikte bu işe adadı. Ve bu işin arakasında kolektif bir şekilde durdu. Belki dünyanın küçük bir tablosu olabilir bu ama muhtemelen büyük tabloda da bizim bunu uygulamamız gerekiyor. Kolektif eyleme geçmemiz gerekiyor. Kimin nesi var, kimin nesi yok bu önemli değil ama uzun vadede eğer bunu yapmazsak hepimiz öyle olabiliriz. Bu nedenle hepimizin bir şeyler yapması gerekiyor.

YENİDEN FİNANSMAN RİSKİ ÖNEMLİ

Gelişmekte olan ülkelerin çok önemli olduğunu anlamamız gerekiyor. Özellikle son 10-12 yıl içinde biz inanılmaz bir küreselleşme etkisi yaşadık. Benim ülkemin de çok ciddi yapısal reformlardan geçtiğini gördük para akışı çok yoğundu yabancı doğrudan yatırımlar Türkiye’ye geldi, özel sermaye yatırımları geldi ve Türkiye büyüdü. Ancak şu anda biz kriz dönemindeyiz ve bütün piyasalardan paranın çıktığını görüyoruz. Böylesi bir dönemde doğal olarak bir likidite sıkışıklığı da görülebiliyor. Bütün bunlar da yeniden finansman riskini doğuruyor. Sadece bankalar için değil ayrıca özel sektör içinde bunun yaşandığını görüyoruz. Bu çok çok önemli bir konu.

KORUMACI YAKLAŞIM ENDİŞE YARATIYOR

2009’da net özel gelişmekte olan ülkelere akan paranın muhtemelen 165 milyar dolar düşmesi bekleniyor. Bunun 900 milyar dolar olduğunu biliyoruz. 900 milyar dolardan gerçekten çok ciddi bir düşüş. Yani özel sermayenin gelişmekte olan ülkelere akışında bir düşüş olabilir. Bu anlamda reel ekonomik oyuncular büyüyen şirketler mutlaka likidite sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Bununda ötesinde bizim bazı bankaların dünya çapında devletleştirildiğini sermaye aktarımına maruz kaldıklarını görüyoruz. Ve bazı hükümetler de bankaların özellikle yerel aktiflere yatırım yapmasını destekliyor bu da başka bir dalga. Sanıyorum benim endişelendiğim konulardan bir tanesi de bu. Bu korumacı yaklaşım olarak çıkıyor karşımıza aslında. Bunu çözmek için ne yapabiliriz.

IMF SİSTEMİ DENETLEYECEK POLİS OLABİLİR

Türkiye örneğine bakacak olursak, biz IMF’in yeni rolünden söz ettik. IMF dünyanın polis olmalı mı bundan söz ettik. IMF dünyanın polisi olmasındansa mali sistemi denetleyecek bir polis olabilir. Bunun için bir kuruma ihtiyacımız var. Bu kurum aracılığıyla işbirliği yapabiliriz. Çok daha iyi denetim gözetim sağlayabiliriz. Sanıyorum bunu kolektif olarak yapabileceğimiz bir adres olabilir. İnsan kaynakları açısından her türlü IMF’nin teknisyeni var, insan kaynağı var. Ve belki de dünya çapındaki nadir kurumlardan bir tanesi. Bütün tabloyu diğerlerinden daha iyi bir şekilde görebilen bir kurum. IMF’nin de değişmesi gerekiyor tabiki bu da önemli bir konu. Öncelikle bir kota reformu gerekiyor IMF’de. İkincisi adil ve çok daha iyi bir temsil gerekiyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin temsili daha bir şekilde gerekiyor. Bunun dışında IMF mutlaka uluslararası sermaye piyasalarından borçlanacak bir ekipmana da sahip olmalı. Çünkü IMF’nin parası da belli, bir süre sonra bitecektir.

ACİL BİR ADIMA İHTİYAÇ VAR

Bizim ihtiyacımız olan acil bir adım çünkü gelişmiş ülkelerin aksine gelişmekte olan ekonomilerde bir tehlike var ve bu sadece işsizlik ve yoksulluk tehlikesi değil. Eğer bu kriz daha uzun sürerse o zaman bu bütün dünya çapında sosyal ve siyasi krizlere yol açacaktır bizim mutlaka bunu dikkate almamız lazım.”

TEK BİR ÜLKE SUÇLANMAMALI

Gelişmekte olan bazı ülkelerin son 15 yıl içinde çok ciddi bir yeniden yapılanma sürecinden geçtiğini belirten Şahenk şunları kaydetti: “Buralarda küreselleşmenin faydasını gördük. Bunun arkasında tüm bu değişimle yaşanırken IMF elbette doğal olarak bir Amerikan kurumu olarak görüldü bu pazarlarda bir şekilde. Dün insanlar büyüme hikayelerinden bahsediyorlardı, ülkelerindeki büyüme hikayelerinden. Elbette burada hemen parmakları Amerika’ya yöneltmek çok kolay bir yaklaşım olabilir. İnsanların burada düşünmesi lazım; son 10-15 yıl içinde pek çok kişi gelişmiş ülke oyuncuları dahil gelişmekte olan ülkeler dahil bizler küreselleşmenin faydalarını gördük. Sadece tek bir kurum, tek bir ülke bütün bu olan bitenin suçlusu olarak köşeye sıkıştırılmamalı. İnsanları suçlamayı bence bırakalım artık. İşbirlikçi bir yaklaşıma ihtiyacımız var. G20 bu çerçevede çok çok önemli bir kurum olabilir ve bunu unutmamamız gerek. Şu anda gelişmekte olan ülkelerde reel oyuncular fona ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle mutlaka bir yol bulunmalı; eğer IMF hükümetlere bir fon verecekse bu mutlaka ekonomiye yönlendirilmeli.”

BİLANÇOLAR ŞEFFAF OLMALI

Ferit Şahenk, bankacılık sektöründe güven ortamının yeniden sağlanması için şeffaflığın önemine dikkat çekerek, “Bilançolardaki şeffaflık çok önemli. Bankalarınızı yeniden sermayelendirin, yapamıyorsanız başka bir şey yapın birleşelim deyin ve piyasaya şu mesajı verelim: Bu bankalar temiz ve gerçekten doğru oyuncular olmak için, bu piyasada ayakta kalmak için gerekli hakları var. Bu konuda karşı taraflara da bu mesajı vermemiz gerekiyor” dedi.

Hissenet
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler