Ekonomide “boom” olarak tabir edilen durum fiyatlardaki aşırı ve kısa süreli çıkışları, resasyon olarak açıklanan durum ise durgunluk dönemlerini açıklamaktadır. Boom ve resasyonlar, “bubble” olarak adlandırılan “kaynama” hareketinin birer sonucudur.
Ekonomi bilimi arz talep mekanizmasının eninde sonunda “denge” noktasına geleceğini kabul eder. Boom ve resasyonlar, yeni oyuncuların devreye girmesi ile normalize olur ve bir noktada dengeye gelir. Boom ve resasyonların şiddeti; yatırımcı psikolojisinin, dışsal etkilerin ve sermaye hareketlerinin birer sonucudur.
Uluslararası sermaye ve gayrimenkul piyasaları düşük faiz ve yüksek büyüme oranları içinde son 3 yılda çok hızlı yükselişler gösterdiler. Avrupa Borsaları, Asya borsaları ve gelişmekte olan ülke borsaları son 6 senenin en yüksek seviyelerine ulaştılar. Önemli yükselişler yaşandı ve bir çok fiyat, “boom” hareketi gösterdi.
Faizlerini %1 lere kadar çekerek resesyondan kurtulan Amerikan ekonomisi son iki senede “ikiz açıkları” finanse etmek için yüksek faiz politikasına geçti. Ayda ortalama 60 milyar USD lik cari açık vererek ekonomik büyüme sürecine giren ABD ekonomisi, yine ayda 60 milyar USD yi geçen sermaye girişleri sonucunda parasının değerini korudu. Yatırımcı bizde olduğu gibi ABD ekonomisinin yüksek cari açığını önemsemeyip, bunu güçlü bir büyüme paralelinde sürdürmesini önemsedi.
Ancak son verilerde işler değişmeye başladı. ABD ekonomisinde son çeyrek büyümesi %1.6 ile beklentilerin oldukça altında kaldı. İşte; ne petrol fiyatlarındaki artışı, ne de FED in faiz artırımını önemseyen yatırımcı ilk kez beklentilerin altında gelen dördüncü çeyrek büyüme datasından korktu. Hisse senedi fiyatlarında düşüşler son 2-3 günde hızlandı. Ancak bizi asıl ilgilendiren gelişme, daha önceki yazılarımda altını çizdiğim Amerikan 10 yıllık faizlerinde gözleniyor. Bugün faizler 2004 Mayıs ayından bu yana en yüksek seviyesi olan % 4.72 ye yükseldi. Yüksek cari ve kamu açıkları ile dahi ekonomik büyümenin devam edemeyeceği kuşkusunun artması ABD Dolarından kaçısı körükleyebilir. 10 yıllık ABD tahvilleri de %4.72 direncini yukarı kırarak %5 leri hedefleyebilir.
Asya ekonomileri büyüme dönemine girmeleri sebebiyle enflasyon korkusu yaşamaya başladılar. 8-9 Mart 2006 daki BOJ toplantısı ile faiz artırımları Avrupanın ardından Asya ülkelerine de sıçrayabilir.
Gelişmekte olan ülkelere sermaye akan sermaye, aynı ABD bonolarına gelen satışlar gibi terse dönüşe geçebilir. Oldukça riskli bir döneme girmiş durumdayız.
Bir analize göre ABD hisse senedi fiyatlarında büyük düşüşler, kişisel tüketim harcamalarının bir zirve yaptıktan sonra düşüşe geçmesiyle başlamaktadır. Şimdi Şubat ayı kişisel tüketim harcamaları datalarını yakından takip etmek gerekiyor.
Son dönemde, borsadaki tahminlerim pek tutmadı. Özellikle 46,500 üzerindeki endeks seviyeleri gözüme yüksek göründü. Endeks 46,500 lerden 43,000 e geri çekildiğinde dahi bunun bir aldatmaca olduğunu, boğa tuzağı olduğunu düşündüm. Kısa vadede analizlerim pek anlaşılır görünmedi. Bu tip karışık oluşumlar “boom” hareketlerinde sıkça rastlanır. Türkiyenin güçlü kamu maliyesi, IMF destekli programı, AB beklentileri kimse tarafından yadsınamaz. Benim borsa ile ilgili yaptığım sert düşüş tahminleri daha çok yurtdışı sermaye akımlarında işlerin son 3 sene olduğu gibi iyi gitmeyeceği, artan faiz ortamında sermayenin güvenli limanlara dönme isteğinde olacağı beklentisi üzerineydi. Sermaye hareketlerinin gücünü önümüzdeki günlerde daha net göreceğimizi düşünüyorum.
06/03/2006 22:00