FİNANS

"Bu bir ağır çekim tren kazası olacak mı ?"

"Bu bir ağır çekim tren kazası olacak mı ?"

Avrupa 14-15 Aralık 2006 tarihinde bu soruyu cevaplayacak. Avrupa, Rumlar uğruna, Türkiye'yi sistemin dışına itecek mi ?

AB Liderler zirvesinde görüşülecek olan konu bu. AB Komisyonu Türkiye ile müzakerelerde 8 başlığın durdurulmasını ve limanlar sorunu çözülünceye kadar yeni bir başlığın kapatılmamasını tavsiye etti. Bu konu ilk olarak 11 Aralık 2006 AB Dış işleri bakanlığı
zirvesinde görüşülecek. Fransa ve Almanya'nın başı çektiği grup müzakerelerin askıya alınmasını, İngiltere, İtalya'nın başı çektiği grup ise tren kazası olmadan sorunun aşılmasını istiyor.

AB ile müzakerelerin buzdolabına kaldırılması yabancı yatırımcıları "tedirgin" edebilir. Bu yıl çıkması beklenen 35 milyar USD'lik cari açığın 20 milyar USD'sinin sabit sermaye yatırımları ile gerçekleşecek. Peki tedirgin olan yabancılar, 2007 yılında aynı sabit sermaye yatırımını yapar mı ? Uluslararası likiditenin daraldığı bir ortamda portföy yatırımlarını çekmek böyle bir ortamda zor olmaz mı?

AB kararları, Türkiye'ye 2007 yılında girecek olan sermayenin seyrini değiştirecek bir nitelik taşımaktadır. Sermaye girişinin azaldığı bir ortamda 35 milyar USD'lik bir cari açığı fonlamak mümkün değildir. Dolar kuru cari açık / GSMH oranının en az % 6 düzeyine ineceği bir rakama yükselmek zorunda kalacaktır. Bu da 24 milyar USD'lik bir cari açık demektir. 24 milyar USD yıllık açık için doların 2007 yılında en az % 35'lik bir düzeltme yapması gerekmektedir diye düşünüyorum.

Bankaların pozisyon açığı 2006 Kasım itibarıyla 6.5 milyar USD dolayında bulunuyor. 2001 krizine bankacılık sisteminin katkısı büyüktü. Bankalar artık risk yönetimine daha fazla özen gösteriyorlar. Kredi risklerini, piyasa risklerini, likitide ve kur risklerini daha iyi analiz edip, ona göre pozisyon alıyorlar.

Ancak aynısını "reel sektör" için söylemek çok zor. 2006 Kasım ayı itibarıyla reel sektörün pozisyon açığının 43 milyar USD olduğu bugün MB Başkanı Durmuş Yılmaz tarafından
açıklandı. Gerekli uyarılar yapıldı.

Reel söktör şu anda bankaların yaptığı risk ölçümlerinin bir çoğunu uygulamıyor. Hangi dolar kurunda, likitidenin sıkıştığı, talebin düştüğü, alacaklarının ödenmediği ortamlara
göre simülasyon analizi yapan reel sektör sayısının çok da fazla olmadığını düşünüyorum.

Peki ekonominin yumuşak karnı acaba burası mı. Döviz riski yüksek olan reel sektör yeni bir dalgada "bulaşıcı" etki yaratabilir mi?

Reel söktörün yüksek riski 2007 yılında problem çıkartabilir. Bu şirketlere kredi veren bankalar reel söktör şirketlerini biraz daha sıkıştırabilir.

Risklerin azaltılması gereken bir döneme girildiği gün gibi açık görünüyor. Buna reel söktörden, bankalara, yatırımcıdan normal vatandaşa kadar herkes dikkat etmeli.

Döviz basmadığımıza göre kullanılan bu döviz kredileri bir gün ödenecektir. Döviz kredisiyle büyüyen reel sektör, döviz faizi ve kur artışı kadar büyüyemediği sürece
zarar yazar. Dünya ekonomik büyümesinin faiz ve petrol nedeniyle yavaşladığı bir ortamda 2007 yılında Türkiye büyümesi % 4'ü geçebilir mi?

Çok fazla soru sorduğum bir yazı oldu. Ama risklere dikkat çekmek istedim.

04/12/2006 12,00

Canlı Borsa
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler