Küresel kriz Orta ve Doğu Avrupa'yı sarsarken, bölge ülkeleri eş zamanlı açıklamalarda bulundu. Çek Cumhuriyeti, Macarisyan, Polonya ve Romanya merkez bankaları, yerel para birimlerini korumak istiyor.
Orta ve Doğu Avrupa'nın önde gelen dört ülkesi Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Romanya, yerel para birimlerinde yaşanan düşüşü önlemek için harekete geçti.
Dört ülkenin merkez bankası başkanları, ilk kez eş zamanlı açıklamalarda bulunarak, yerel para birimlerinin değerini korumaya çalıştı.
Dört merkez bankasının aynı anda açıklama yapması bir tür sözlü müdahale olarak yorumlandı.
Çek Cumhuriteyi Merkez Bankası Başkanı Zdenek Tuma, Çek Korunası ve diğer Orta Avrupa para birimlerinde yaşanan düşüşün sona erdiğini ve bölge ülkelerinin koordineli açıklamalar yapmak için anlaştığını kaydetti.
'DAYANIŞMAYA İHTİYAÇ VAR'
Zdenek, Polonya ve Macaristan'ın da para birimlerindeki düşüşün ekonomik gerçeklerle örtüşmediği görüşüne katıldığını belirtti.
Piyasaların, ülkelerin durumlarını ayrı ayrı değerlendirmesi gerektiğini söyleyen Zdenek, bölgede dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Macaristan Merkez Bankası ise, yerel para birimi forintte yaşanacak aşırı zayıflık ve dalgalanmaları önlemek için harekete geçmeye hazır olduğunu söyledi.
POLONYA ZLOTİ İÇİN HAREKE GEÇEBİLİR
Diğer yandan, Polonya Merkez Bankası Başkanı Slavomir Skrizipek, merkez bankası olarak, zlotide yaşanan dalgalanmanın ekonomi üzerindeki olumsuz etkisini önlemek için harekete geçebileceklerini söyledi.
Polonya'daki ekonomik göstergelerin zloti'de bu denli sert bir düşüş yaşanmasını gerektirmediğini belirten Skrizipek, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin ortak hareket etmesinin atılacak adımların etkisini artıracağını ifade etti.
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin para birimlerinin değerini koruma çabalarına Romanya da katıldı. Romanya Merkez Bankası Başkanı Mugur Isarescu, merkez bankası olarak, yerel para birimi leyi desteklemek için bir dizi önlem almaya hazır olacaklarını söyledi. Romanya'nın içinde bulunduğu bölgesinin avrupa'nın en riskli bölgesi olarak gösterildiğine dikkat çeken Isarescu, durumun böyle olmadığını savundu.