İş Bankası’nın yatırım bankacılığı alanındaki kuruluşu olan İş Yatırım’ın 2007 yılında toplam aktifleri yüzde 128 artışla 1 milyar 237 milyon YTL’ye çıkarken, net karı da yüzde 114’lük yükselişle 33.7 milyon YTL olarak gerçekleşti.
İş Yatırım 2007 yılında 38.1 milyar dolarlık rakamla uluslararası sermaye piyasalarında da çok yüksek bir işlem hacmine ulaştı. Şirketin Eurobond piyasasındaki işlem hacmi de 13.4 milyar dolar oldu.
YATIRIMCILARA: "YTL VE FAİZDE KALIN"
İş Yatırım’ın 2007 sonuçlarını ve 2008’e yönelik beklenti ve hedeflerini açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenleyen Genel Müdür İlhami Koç, küresel piyasalardaki dalgalanmaya rağmen yatırım stratejilerini Türk Lirası üzerine inşa ettiklerini belirterek “Ben yatırımcılara orta ve kısa vadede TL’de ve faizde kalmalarını tavsiye ediyorum”dedi.
DÖRT BÜYÜK BANKAYI GERİDE BIRAKTI
İş Yatırım’ın Eurobond piyasasındaki işlem hacminde, iştiraki olduğu İş Bankası dahil sektörün en büyük 4 bankasını geride bırakarak ilk sıraya yerleşmesi dikkat çekti.
İş Yatırım Genel Müdürü İlhami Koç “Öz kaynak büyüklüğümüz 2006 yılına kıyasla yüzde 61 artışla 246.1 milyon YTL’ye yükselirken, aktif toplamımız da sektördeki aracı kurumların toplam aktif büyüklüğünün yüzde 30’ından fazlasına ulaştı” dedi.
MORTGAGE SENETLERİNE YATIRIM YAPAN YABANCI MÜŞTERİLER OLDU
İş Yatırım Genel Müdürü İlhami Koç, uluslar arası sermaye piyasalarında çok yüksek işlem hacimlerine ulaştıkları ve işlem hacmindeki artışın on katın üzerinde olduğunu belirtirken, 2008’de de yeni ürünlerle birlikte bu piyasalardaki işlem hacminin yükselmesini beklediklerini söyledi. Genel Müdür Koç, Türkiye’den yatırımcı olmamakla beraber aracılık hizmeti sundukları yabancı yatırımcılar içinde ABD’deki mortgage senetlerine yatırım yapan ve zararlı çıkan kişi ve kuruluşlar olduğunu açıkladı.
9.5 TRİLYON NAKİT TEMETTÜ DAĞITACAĞIZ
Genel Müdür Koç, İş Yatırım’ın düzenli temettü dağıtımından yana olduğunu belirterek “ Yönetim Kurulumuz, dağıtılabilir karın yüzde 30’unun hissedarlara nakit kar payı olarak dağıtılmasını teklif etme kararı aldı. Bu oran, hissedarlarımıza 9.5 trilyon TL’lik bir nakit kar payı dağıtacağız anlamına geliyor. Yüzde 5 temettü verimliliği ile iyi bir oran yakaladığımızı düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
BORSADA ALIM İÇİN FİYATLAR UYGUN
Genel Müdür Koç, dalga boyu yüksek olarak nitelediği uzun vadeli devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) yerine değişken faizli tahvilleri ve mevduatı tercih ettiklerini kaydederek “Borsada yabancıların payı çok yüksek oranlara çıktığı için düşüşler de sert oluyor. Piyasada yeteri kadar yerli alım olmadığı için bu sert düşüşlerin de önüne geçmek zorlaşıyor. Aslında bu düşüşler alım için uygun fırsatlar yaratıyor. Son aylardaki gerileme sonrasında Borsa’da fiyatlar alım için uygun seviyeye geldi. Borsa’da 2008 sonunda yüzde 70’lik bir artış potansiyeli görüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
YÖNETİLEN FON BÜYÜKLÜĞÜ 6.8 MİLYAR YTL
İş Yatırım’ın 2007’ye ilişkin piyasa konumu hakkında bilgi veren Genel Müdür Koç, yüzde 6.32’lik Pazar payı ve toplam 49 milyar YTL’lik işlem hacmiyle geçen yıl hisse senedi piyasasında en yüksek işlem hacmini gerçekleştiren kuruluş olduklarını, tahvil-bono piyasasında da yüzde 11.83’lük pazar payı ve 13.3 milyar YTL işlem hacmiyle üçüncü sırada yer aldıklarını söyledi. Koç, İş Yatırım’ın yönettiği fon büyüklüğünün 6.8 milyar YTL’ye çıktığını, emeklilik fonlarının bu rakam içindeki payının 860 milyon YTL olduğunu açıkladı.
KURUMSAL FİNANSMANDA 2007 ALTIN YIL
İş Yatırım’ın halka arz ve birleşme&satın alma işlemlerinde çok yüksek bir performans gösterdiğini aktaran Koç, 2007 yılında halka arz işlemlerinin bir önceki yıla kıyasla yüzde 239’luk bir artışla 2.4 milyar dolara çıktığını, birleşme ve satın alma büyüklüğünün de 500 milyon dolara ulaştığını söyledi. Koç, yarattıkları iç talep miktarıyla 2007’nin en büyük iki halka arz işlemi olan Halkbank ve Tefken Holding’in halka arz işlemlerine aracılık ettiklerini belirterek “ 2007 yılı kurumsal finansal faaliyetleri için altın bir yıl oldu” dedi.
HALKA ARZ PENCERESİ 2008'DE KAPALI OLABİLİR
2008’in küresel dalgalanma koşulları nedeniyle halka arzlarda 2007’nin performansının olmayacağını hatırlatan Koç, “2008’in ilk yarısında özellikle halka arz penceresi kapalı olacak. Belki yılın ikinci yarısında açılabilir ama, bu koşullarda halka arzlarda ertelemeler olacağını bekliyoruz. Halkbank’ın halka arzı için de geçerli bu durum. Büyük bir ihtimalle 2009’a kalacak Halkbank’ın arzı. Şirketler özel sektör tahvillerine yönelerek finansman yaratabilirler” açıklamasında bulundu.
Genel Müdür Koç, kötü dönemlerde bile iyi talep alan halka arzlar olabileceğini hatırlatarak şunları söyledi: “Piyasaların uzun zamandır beklediği özel arzlar her zaman kendisine talep yaratır. Dünyada Visa’nın halka arzı buna çok iyi örnektir. Bizde de Halkbank’ın geçen yılki arzı 15.4 kat gibi yüksek bir talep aldı. Türk Telekom’un halka arzında Türkiye’den baktığımızda özel bir talep yaratacak bir halk arz olacağını söyleyebilirim. Çünkü uzun zamandır beklenen bir işlem. Ancak burada Türk Telekom’un sahiplerinin düşündükleri halka arz fiyatı ile gelen talep arasındaki fiyatın örtüşüp örtüşmeyeceği önemli kıstastır. Talep cephesinde kabul edilebilir fiyatların ortaya çıkması belirleyicidir.”
TOPLAM GELİRLER YÜZDE 98 ARTTI
Faaliyet gelirleri hakkında da değerlendirmeler yapan Genel Müdür Koç, İş Yatırım’ın 2007’de toplam gelirlerinin yüzde 98’lik artışla 158.3 milyon YTL olduğunu, faiz ve işlem gelirlerinin 28.9 milyon YTL’den 84.2 milyon YTL’ye çıkarak çok yüksek bir artış kaydettiğini, komisyon gelirlerinin ise yüzde 40 artarak 51.8 milyon YTL olarak gerçekleştiğini ifade etti.
ÖZEL SEKTÖR BORCUNDA TEHDİT ALGISI YOK
Toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Genel Müdür İlhami Koç, özel sektörün döviz yükümlülükleri ile ilgili bir soruya "Özel söktürün döviz borçlarının ciddi bir rakama ulaştığı açık. Ancak ben burada bir tehdit algısı görmüyorum. Çünkü hesapsız kitapsız bir borçlanma söz konusu değil. Çok büyük şirketler bunlar ve arkasında güçlü bir finansal mantık var. Doğrudan faaliyetleri ile ilgili borçlanma içinde oldukları için korunaklı borçlar bunlar. İhracatçı döviz borçlanarak kendisini kurdaki dalgalanmaya karşı koruyor" yanıtını verdi.
RATİNG ŞİRKETLERİ İTİBAR KAYBETTİ
Uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P'nin Türkiye'nin ülke notunu negatife çevirmesiyle ilgili bir değerlendirme yapan Koç, "Piyasalar S&P'nin not değiştirmesini olumsuz algılamadı. Eurobond piyasasında olumsuz bir etki gözlenmedi. Türkiye'nin dış borç yaratma kabiliyetinde de negatif bir durum söz konusu değil. Aslında son dönemde rating kuruluşlarının bizzat kendileri biraz kan kaybetti. Onların da yeniden itibar tazelemelerinde fayda var. Rating şirketlerinin aslında yeniden ratinge ihtiyaçları bulunuyor" dedi.
Türkiye, ekonomisinin dünya ekonomisiyle bütünleşme sürecinde, Türkiye ekonomisinde sağlanan istikrarın kalıcı hale getirilmesi için yapısal reformların kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, "Bizim de aslında kapsamlı bir yapısal reform gündemimiz var. Gündemimizin iki-üç tane temel amacı var. Aslında bizim hükümetimizin, dünyadaki diğer hükümetler gibi temel amacı, halkımızın refahını yükseltmektir" dedi.
Şimşek, halkın refahının yükseltilmesi için istihdamın ve gelirlerin arttırılması gerektiğini dile getirerek, hem istihdamın, hem de gelirlerin arttırılması için yapılması gereken bazı temel reformlar olduğunu kaydetti. Bu reformların amacının, Türkiye'yi küresel ölçekte rekabet gücüne kavuşturmak olduğunu söyleyen Şimşek, ayrıca içerdeki rekabeti arttırarak verimliliğin arttırılması ve AB sürecinin tamamlanarak Türkiye'nin sadece ekonomik alanda değil, siyasi ve sosyal alanda da transformasyonunun tamamlanması olduğunu anlattı. Şimşek, sosyal güvenlik reformunda gelinen noktanın her şeye rağmen cesaret verici
olduğunu da sözlerine ekledi.
"KAMU BANKALARININ BÜTÇEYE YAPTIĞI KATKI DİKKATE ALINMALI"
Şimşek, ekonominin en önemli bileşenlerinden bir tanesinin mali sistem olduğuna değinerek, şöyle konuştu: "Mali sistemin etkin çalışabilmesi için bankacılık sektörünün mali yapısı özellikle 2001'den sonra ciddi bir iyileştirmeden geçmiştir. Eskiden sistemde büyük yer tutan kamu bankaları geniş bir operasyonel ve mali yeniden yapılandırmadan geçirilmiş ve kamu bankalarının özelleştirilmesine dönük çalışmalar başlatılmıştır. Bu özellikle adil rekabet şartlarının oluşturulması açısından bence çok önemli. Son birkaç yıldır kamu bankalarının bütçeye yaptığı katkıyı dikkate alırsanız ve geçmişle karşılaştırırsanız, aslında bu 5-6 yıl önce yapılan düzenlemelerin ne kadar anlamlı olduğu ortaya çıkacaktır. Ziraat Bankası dün sonuçlarını açıkladı. Sermaye getirisi yüzde 30'un üzerinde yani muhtemelen Avrupa'daki en yüksek karlılık rakamlarından bir tanesi olsa gerek diye düşünüyorum."
Mali sistemin etkin hale getirilmesinin yetmediğini anlatan Şimşek, sistemdeki enstrümanların çeşitlendirilmesi ve derinleştirilmesi amacıyla da adımların atılması gerektiğini kaydetti.
"ABD'DE 60-67 YAŞINDA EMEKLİ OLUYORLAR"
Amerika'yı dünyanın en rekabetçi ekonomilerinden biri haline getiren özelliklerden birinin finans piyasalarının derinliği olduğunu söyleyen Şimşek, "Bugün dikkat ederseniz orada enflasyon yüzde 4.4 civarında, ama 10 yıllık tahvillerin faizi yüzde 3.4, 30 yıllık da yüzde 4 civarında. Aslında dolar da çok değer kaybetti ama finans piyasası çok derin. Orada vatandaşlar 38 yaşında 43 yaşında emekli olmuyorlar. Yani 60-67 arasında emekli oldukları için emeklilik fonlarının trilyonlarca dolar fazlası var. Trilyonlarca dolar fazlası olunca tabiî ki onu da ülkede ağırlıklı olarak değerlendirince uzun dönem faiz üzerinde böyle kısa dönemli baskılar oluşmuyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde gerek bireysel emeklilik, gerekse sosyal güvenlik sisteminin etkin hale getirilmesi konusundaki adımlara devam etmemiz gerekiyor, edeceğiz" diye konuştu.
"SİGORTA SEKTÖRÜ FİNANSAL KAYIPLARI KARŞILAMADA ÖNEMLİ ROLE SAHİP"
Şimşek, sigorta sektörünün, Türkiye finans sektörü içindeki payının düşük olduğunu belirterek, bununla birlikte sektörün rolünün diğer finansal kurumlarından farklı değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sigorta sektörünün Türkiye kaynaklarını korumada dolayısıyla da finansal kayıpları karşılamada üstleneceği role dikkat çeken Şimşek, yaygınlaşan sigortacılığa bağlı olarak sektörün artan ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte ve rekabet gücünü arttırıcı yönde gerekli düzenlemelerin yapıldığını kaydetti. Şimşek, sigortacılık faaliyetinin diğer ticari faaliyetlere göre farklılık arz ettiğini anlatarak, sigortacılıktaki denetim ve gözetimim büyük önem taşıdığını ifade etti. Hükümet olarak 2003'ten beri sigortacılık sektörüne güven arttırıcı birçok tedbirin alındığını belirten Şimşek, yapılan bunların başında Sigortacılık Kanunu'nun geldiğini bildirdi.