Para Politikası Kurulu, para politikasının öncelikli amacının fiyat istikrarı olduğunun vurgulanması gerektiğini belirterek, ancak, arz yönlü şoklara sert tepki verilmesinin, iktisadi faaliyette ve göreli fiyatlarda arzu edilmeyen oynaklıklara yol açabileceğinden, para politikasının kontrolü dışındaki olumsuz gelişmelerin sürmesi halinde enflasyonun geçici bir süre hedeften sapmasına izin verilebileceğine dikkati çekti.
Kurul, bu bağlamda, enflasyonun hedefe ulaşma süresinin büyük oranda gıda ve enerji fiyatlarının seyrine bağlı olacağının belirtilmesi gerektiğini de bildirdi.
Kurul'un 14 Şubat 2008 tarihli toplantısına ilişkin değerlendirme özeti bugün yayımlandı. Değerlendirmede Kurul, olumsuz hava koşulları nedeniyle Şubat ayında, işlenmemiş gıda fiyatlarının geçen yıla kıyasla yüksek bir artış gösterebileceğine ve bu artışın yıllık enflasyonda geçici bir yükselişe neden olabileceğine dikkati çekti.
Kurul, bununla birlikte, gıda ve enerji kalemleri dışlanarak hesaplanan enflasyonun yüzde 4 seviyesine yaklaşmaya devam etmesinin beklendiğini de bildirdi.
Değerlendirmede, enerji grubunda yıllık enflasyonun, Ocak ayında yüzde 16,26'ya yükseldiği ve söz konusu artışta elektrik tarifesindeki yüzde 19,19 ve doğal gaz fiyatlarındaki yüzde 8,04 oranında artışların belirleyici olduğu belirtildi. Son bir yıllık dönemde yıllık kira enflasyonundaki düşüşün 5 puana ulaştığı, önümüzdeki dönemde hizmet enflasyonundaki yavaşlamanın süreceğinin tahmin edildiğinin bildirildiği değerlendirmede, şu görüşler yer aldı: ''Son dönemde açıklanan veriler, ekonomideki ılımlı büyümenin devam ettiğini göstermektedir. 2007 yılının son çeyreğinde sanayi üretimi yıllık yüzde 5 oranında artış gösterirken mevsimsellikten arındırılmış veriler bir önceki dönemin oldukça üzerinde gerçekleşmiştir. Kurul, sanayi üretimindeki ılımlı büyümenin devam etmekte olduğu değerlendirmesini yapmıştır.''
Mevsimsel etkiler ve fiyat hareketleri arındırıldığında ihracattaki reel büyümenin de ılımlı bir seyir izlediğinin tahmin edildiği belirtilen değerlendirmede, ''Önümüzdeki dönemde toplam talep koşullarının enflasyondaki düşüş eğilimine destek vermeyi sürdüreceği tahmin edilmektedir'' denildi.
Değerlendirmede, önümüzdeki dönemde enflasyon görünümüne ilişkin temel riskler şu şekilde sıralandı: ''Arz şoklarının ikincil etkileri ve bununla ilişkili olarak enflasyonun beklenenden daha fazla katılık gösterme olasılığı, hala temel bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle Kurul, fiyatlama davranışlarını ve temel enflasyon göstergelerini yakından izlemeye devam etmektedir. Merkez Bankası gıda ve enerji fiyatlarının enflasyon üzerindeki doğrudan yansımalarına tepki vermeyecek, bununla birlikte genel fiyatlama davranışındaki olası bozulmalara karşı duyarlı olacaktır.''
Değerlendirmede, önümüzdeki dönemde, Eylül ayından itibaren yapılan faiz indirimlerinin etkilerinin yakından izleneceği, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar ile gelirler politikasındaki gelişmelerin iş gücü piyasasına ve genel fiyatlama davranışlarına yansımalarının gözlenmeye devam edileceği de belirtilerek, ''Bundan sonraki olası faiz
indiriminin zamanlaması küresel piyasalardaki gelişmelere, dış talebe, maliye politikası uygulamalarına ve orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlara bağlı olarak belirlenecektir'' denildi.
Türkiye ekonomisinin bu aşamada küresel finans piyasalarındaki dalgalanmalardan önemli ölçüde etkilenmediğinin görüldüğü ifade edilen değerlendirmede, ancak, risk algılamalarının bozulmaya devam etmesi durumunda ''ekonominin dayanıklılığını koruması için'' mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığının kritik önem taşıdığına da dikkat çekildi.