Yıl sonuna doğru tüketim ve kredi talebinde sınırlı da olsa artış olmasına rağmen, şirketler yatırım konusunda hala güvensiz.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönlendirmesi ile Temmuz ayından bu yana faiz indirimi politikasını sürdüren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yılın son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında da politika faizini 2 puan düşürdü. Böylelikle son 6 ayda faizler yüzde 24’ten yüzde 12’ye çekilmiş oldu. Ancak faizlerin hızlı şekilde düşmesine rağmen, Türkiye’deki yatırım ortamı hala beklenen düzeyde canlanamadı. DW Türkçe'ye konuşan ekonomistlere göre, Saray’ın ve Merkez Bankası’nın büyümeye dönük attığı adımlara rağmen gerek yerli gerekse uluslararası yatırımcıların ekonomiye olan güveni henüz sağlanabilmiş değil.
Bugün gerçekleştirilen yılın son PPK toplantısında da Temmuz, Eylül ve Ekim aylarında olduğu gibi faiz indirimi kararı çıktı. Merkez Bankası, temmuzda faizi yüzde 24’ten yüzde 19,75’e, eylülde yüzde 16,50’ye, ekimde ise yüzde 14’e çekmişti. Yılın son toplantısından da 2oo baz puanlık indirim kararı çıktı ve politika faizi yüzde 12’ye gerilemiş oldu.
Merkez: Yatırımlardaki zayıf görünüm sürüyor
Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, son döneme ilişkin verilerin ekonomik faaliyetteki toparlanma eğiliminin devam ettiğini gösterdiği ifade edildi. Buna karşın yatırımlardaki zayıf görünümün devam ettiğine vurgu yapılan açıklamada, "Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir" denildi. Faiz indirimi Türkiye iş dünyasının önde gelen aktörleri tarafından olumlu karşılandı. Faiz indirimi kararı sonrasında bir açıklama yapan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "Merkez Bankası'nın 200 baz puan ile süren faiz indirim serisi, 2020 yılı için ekonominin hızlanmasında buzkıran gemisi vazifesi görecek. Bu indirimle finansmanda tek hanelere biraz daha yaklaştık" değerlendirmesinde bulundu. Kararın iş dünyası için motive edici olduğunu belirten Şekib Avdagiç, "Kredi faiz indirimleri, Türk girişimcisi olarak elimizdeki imkanlar setini daha kullanılabilir hale getirdi. Merkez, dört seferde yaptığı toplamda 12 puanlık indirimle, 2020 yılı için yüzde 5 büyüme ve yüzde 8.2 enflasyon hedefine güçlü bir dayanak sağladı" dedi.
"Şirketlerin borç sorunu devam ediyor"
Ancak özel sektördeki "faiz indirimi" sevincine rağmen, şirketler yeni yatırım kararı almak konusunda hala tedirgin. Merkez Bankası’nın yılın ikinci yarısından itibaren uyguladığı faiz indirimi politikasını DW Türkçe'ye değerlendiren Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, "Faiz indirimleri piyasa beklentilerine paralel gelse de, şirketlerdeki yüksek borçluluk sorunu devam ettiği için yatırımlarda canlanma göremiyoruz" diye konuşuyor. 2020’de Merkez Bankası’nın döviz kurlarında ciddi bir hareketlilik yaşanmadığı müddetçe daha sınırlı da olsa faiz indirimine devam edebileceği öngörüsünde bulunan Prof. Demiralp, "Ancak enflasyonun yeniden yükselişe geçmesi halinde faiz indirimine devam etmek, ekonomide ciddi bir kırılganlığa neden olabilir" diye konuşuyor.
"Türkiye’nin risk pirimi beklenen şekilde düşmüyor"
Türkiye’de gerek tüketiciler gerekse şirketler açısından dolara yönelişin devam ettiğine işaret eden Demiralp, faizlerin ciddi anlamda düşürülmesine rağmen Merkez Bankası politikalarına güvenin henüz tam olarak oluşmadığını, Türkiye’nin ülke risk priminin (CDS) ise bir türlü istenen düzeyde düşmediğine dikkat çekiyor. Saray’ın talebiyle başlayan faiz indirimi politikasının Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı yerine büyümeye odaklandığı şeklinde yorumlandığını kaydeden Demiralp, "Bu gelişme kurum bağımsızlığının bozulduğu algısını da güçlendiriyor. Hızlı mevzuat değişiklikleri nedeniyle uluslararası yatırımcı Türkiye’ye yatırım yapmaya hala çekiniyor. Ekonomiye güven henüz sağlanabilmiş değil" şeklinde konuşuyor.
Türkiye, en düşük faizli ülkelerden biri
Tera Yatırım’ın cari enflasyona göre ülkelerin reel faizlerini kıyasladığı analizine göre, en düşük reel faiz yüzde 0,5 ile Hindistan’da bulunuyor. Brezilya, Rusya, Meksika, Güney Kore, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika ve Türkiye’de nominal faiz ve enflasyon dikkate alınarak yapılan çalışmaya göre, Türkiye benzer ülkelere göre en düşük reel faizi veren üçüncü ülke konumunda. En yüksek reel faizi veren ülkeler ise yüzde 4,4 ile Meksika ve yüzde 3,4 ile Endonezya olarak sıralanıyor. DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, Merkez Bankası’nın son faiz indirimi ile Türkiye’de faizler Ağustos 2018’deki kur krizi öncesindeki seviyelerine dönmüş oldu.
"Merkez, son kurşununu attı"
İnşaat ve perakende sektörleri dışındaki sektörlerde dipten dönüş sinyallerinin ortaya çıkmaya başladığını ifade eden Prof. Alçın, "Ancak işsizlik ciddi sorun olmaya devam ediyor. Son 1 yılda 1 milyon yeni işsiz ortaya çıktı ve bunun 790 bini istihdam kaybından, yani işten çıkarılmadan kaynaklanıyor. Ayrıca bütçe açığında rekor seviyelere geliniyor" şeklinde konuşuyor. Bununla birlikte Kasım ayında yıllık enflasyonun yüzde 10,56'ya yükseldiğini, Aralık sonu itibarıyla ise yıllık enflasyonun yüzde 11-12 bandında gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü dile getiren Alçın, şunları söylüyor: "Ekonomi hala Ocak 2018'deki normal seviyelere dönemedi. Risk primi Türkiye ortalaması olan 180 puana yakınlaşmak şöyle dursun, 300 puanın altına bile bir türlü gerilemiyor. Merkez Bankası da ekonomide nitelikli bir canlanma sağlamak amacıyla yaptığı faiz indirimlerinin artık sonuna geldi. Bu faiz indirimi, Merkez Bankası’nın son kurşunu oldu."
Aram Ekin Duran
© Deutsche Welle Türkçe