Kurumsal yatırımcıların, güçlü global büyümeye olan güven ve artan risk iştahından dolayı konjonktüre daha uygun bir tutum sergiledikleri bildirildi.
Merrill Lynch'in Temmuz ayı Fon Yöneticileri Araştırma Raporuna (FMS) göre, büyüme beklentisi bileşkeni bu ay yine yükselerek bir yıldan uzun süredir en yüksek seviye olan 46'ya çıktı.
Önümüzdeki 12 ayda global ekonominin güçleneceğini öngörenlerin oranı, keskin bir yükselişle Nisan ayındaki yüzde -29'un üzerine çıkarak yüzde -5 seviyesine geldi.
Şirket karlılıklarına dair beklentiler de yeniden canlanırken, önümüzdeki bir yılda şirket karlarının düşeceğini öngörenlerin oranı yüzde 12'de kaldı. Bu oran, Nisan ayında yüzde 38 seviyesindeydi.
Merrill Lynch FMS risk iştahı ve likidite bileşkeni, 40'dan 42'ye çıkarak beş yıllık ortalama seviyesine geldi. Haziran ayındaki yüzde 18'e karşın, yatırımcıların sadece yüzde 12'si normal değerinin altında risk iştahı olduğunu bildirdi.
Nakit pozisyonları da, belirgin bir azalma sergileyerek geçen ayki yüzde 3,7'nin altına düştü ve araştırma tarafından kaydedilen en düşük seviye olan yüzde 3,4'e geriledi.
Rapora göre, güçlü global büyümeye olan güven ve artan risk iştahı, kurumsal yatırımcıları konjonktüre daha uygun bir tutum sergilemeye teşvik ediyor. Merrill Lynch'e bağımsız danışmanlık hizmeti veren David Bowers, global kredi piyasalarındaki mevcut gerginliğe rağmen, kurumsal yatırımcıların güçlü bir dönemsel ve konjoktürel eğilimle hisse senetlerine yatırım yaptığı görüşünü aktardı.
AGRESİF BİR ŞEKİLDE GELİŞMEKTE OLAN PİYASALARA YÖNELME
Rapora göre, yatırımcıların agresif bir şekilde ABD ve Avrupa piyasalarından gelişmekte olan piyasalara yönelmesi ile bu piyasalar, artan risk iştahı ve piyasalardaki olumlu havadan büyük oranda faydalanıyor.
Katılımcıların yüzde 35'i gelişmekte olan piyasalardaki hisse senetlerine göreceli olarak daha çok ağırlık verdiklerini belirtirken, bu oran geçen ay yüzde 16 seviyesindeydi.
Merrill Lynch'in global gelişmekte olan piyasa hisse senetleri baş stratejisti Michael Hartnett, araştırmanın ABD'deki ikincil mortgage piyasasında görülen kredi endişelerini gelişmekte olan pazarların hangi ölçüde ortadan kaldırabildiğini gösterdiğini kaydetti.
Hartnett, "Gelişmekte olan piyasalar, önemli ve uzun süreli bir fiyat artışı döneminin ortasında kalmaya devam ediyor. Ancak global gelişmekte olan piyasalardaki hisse senetlerinin, Mart 2007'deki düşük seviyelerin üstüne çıkarak kaydettiği yüzde 35'lik bu son yükselişin gücü kar realizasyonuyla sonuçlanabilir" yorumunu yaptı.
Rapora göre, konjonktürel dalgalara göre hareket eden endüstri sektörlerinin de güçlenen büyüme beklentileri ve artan risk iştahından faydalandığı, global sektöre bakıldığında en çok kazananın teknoloji sektörü olduğu görüldü.
"KREDİ RİSKİ, FİNANSAL İSTİKRARIN EN BÜYÜK TEHDİDİ"
Yatırımcılardan finansal piyasaların istikrarının yedi potansiyel riskini notlamaları ve her riski finansal piyasaların istikrarını ne ölçüde tehdit ettiğine göre derecelendirmeleri talep edilen anket çalışmasına katılanların yüzde 72'sine göre, hali hazırdaki en büyük risk, kredi riski. Kredi riskini, yüzde 44 ile para politikası takip etti.
Yatırımcılar en az, gelişmekte olan piyasaların riskine dair endişeli görünürken, yüzde 18'i bu tehdidi normalin altında değerlendiriyor. Yatırımcılar, ekonomik dalgalanmalar konusunda rahat görünürken, katılımcıların sadece yüzde 8'i artan dalgalanmanın finansal istikrarsızlığa yarattığı tehdidin normalin üstünde olduğu görüşünü dile getirdi.
Kredi riskinin, finansal istikrara en büyük tehdidinin Avrupa piyasalarındaki etkilerine bakıldığında ise, finansal piyasalar büyük bir kredi sorunuyla yüzleşirse, kredideki risk primi arttıkça piyasa değerlendirmelerini destekleyen özel sermaye anlaşmalarının daha pahalı hale geleceği görüşü belirtildi.
AA