**
Merkezi New York’ta bulunan jeopolitik risk analiz danışmanlık kurumu Eurasia Group, 2010 yılında dünyada ön plana çıkacak liderlerini seçti.**Ekonomik krizler, iç ayaklanmalar, uluslararası krizlerle boğuşan uluslararası kamuoyunu 2010 yılında yönlendirecek en önemli isimler kim?
İşte 2010'da takip edilmesi gereken dünya liderleri:*****
Wen Jiabao (Çin)
Devlet Başkanı Wen, Çin’e dünyanın gördüğü en kötü ekonomik krizlerden biri sırasında kılavuzluk etti. Başkanın önünde bu sefer de ekonomiyi canlandırma politikalarını terk edip, enflasyonu kontrol altında tutarak varlık balonlarını önleme politikalarına geçiş yapma hedefi var. Bu dönüşümün en önemli parçası da Çin’in para biriminin değerinin yükseltilmesine izin verip vermeyeceği olacak. Genel olarak büyümeyi teşvik politikalarının popüler olduğu Çin’de Wen’in yapacağı yeni tercihler, kilit seçmenin canını yakabileceği gibi farklı politik grupları da birbirine düşürebilir.
Bu arada, Çin’in genişleyen bürokrasinin başı olan Wen, uluslararası toplantılarda öne çıkacağı gibi ABD-Çin ilişkilerinde de kilit rol oynayacak. Wen ayrıca 2015’e kadar geçerli olacak beş yıllık kalkınma planının da çerçevesini çizecek.*****
Barack Obama (ABD)
Bu yıl, Obama’nın başkanlığı adına belirleyici olacak. Obama 2010 yılına azalan destek, yüksek işsizlik ve devasa bir bütçe açığıyla girdi. Demokrat Parti’nin Kasım ayında yapılacak ara seçimlerdeki durumu da pek parlak olacak gibi görünmüyor. Obama, gündeminde kritik öneme sahip maddelerle ilgili takvim ve detaylı çevrelerin hazırlanması yetkisinin büyük bir kısmını Kongre’ye aktarmış durumda. Kongre’nin bu yetkileri tekrar başkana devretmek için hevesli olmayacağını söylemek yanlış olmaz. Obama’nın içişleri gündemini, 2010’da da sağlık sektörü reformu yasası, mali düzenlemeler ve sera gazlarının kontrolü işgal edecek.
Ancak Senato’da çıkmaza giren bu çabaları sürdürebilmek için Obama’nın doğrudan temaslarda bulunması gerekecek. Aynı zamanda Çin ile büyüyen gerginlik, karmaşaya dönen Irak’tan geri çekilme süreci, Afganistan’ın güvenliğinin sağlanmasında çıkan engeller ve yeniden yoğunlaşan ülke içi emniyet kaygıları Obama’yı güvenlik ve dış politikaya odaklanmaya zorlayacak. Ara seçimlerin yaklaştığı dönemde de, Obama’nın Demokrat Parti içindeki liberalleri harekete geçirmek ve 2012’deki seçimlerindeki konumunu güçlendirmek için kamuoyuna ılımlı politika teklifleri sunmak arasında bir denge tutturması gerekiyor.*****
Ichiro Ozawa (Japonya)
Eğer içine düştüğü skandaldan kurtulmayı başarabilirse, Ozawa iktidardaki Japonya Demokrat Partisi’ni (DPJ) Temmuz ayındaki senato seçimlerinde zafere taşıma şansını elde edebilir. Bakanlık koltuğunda oturmamasına karşın genel sekreter Ozawa partinin bütçesini, seçim stratejisini ve aday belirleme sürecini kontrol ettiği için DPJ içindeki en güçlü politikacı konumunda. Ozawa politika yapımını partinin diğer üyelerinin kontrolüne bırakmaktan memnun görünüyor, ancak açmazlara ve kendi gündemini etkileyecek meselelere şiddetle müdahale ediyor.
Ozawa mali yolsuzluk iddiaları yüzünden soruşturma altında. İncelemelerin sonucunda politikadan uzaklaştırılırsa, bunun seçmenler açısından etkisi çok büyük olabilir. Ozawa’nın ayrılması DPJ’nin kampanyasına büyük darbe vuracağı gibi partinin seçimlerde elde edeceği sonucu da olumsuz yönde etkileyebilir. Senato seçimleri ya DPJ’ye hükümet üzerinde tartışmasız bir kontrol verecektir ya da Japonya’yı bir politika açmazına sürükleyecektir.*****
David Cameron (İngiltere)
Eğer beklendiği gibi Muhafazakar Parti Mayıs ayındaki parlamento seçimlerini kazanırsa, parti lideri Cameron sorunlarla boğuşan İngiltere’de başbakanlık koltuğuna oturacak. İngiltere halen ekonomik durgunluktan çıkmaya, gayrimenkul balonunu kontrol altına almaya ve finans sektöründeki krizi çözmeye çalışıyor. İşçi Partisi hükümetinin bu duruma cevabı da büyümekte olan kamu borcu ve bütçe açığıyla ilgili kaygıları artırmaya devam ediyor.
İngiltere Merkez Bankası’nın gevşek para politikalarını terk ettiği takdirde İngiltere’nin ülke borcuyla ilgili de sorunlar yaşanabilir. Ayrıca yeni uygulamaya konan bankacılara yönelik prim vergisi de Londra’nın finans merkezi olarak geleceği üzerinde şüphe yaratıyor. Cameron göreve gelir gelmez mali politikalardan finansal düzenlemelere kadar birçok alanda baskı altında kalacak. Eğer etkili ve kararlı politikalar uygulamayı başaramazlarsa, piyasaların İngiltere’nin görünümüyle ilgili kaygıları büyüyecek; Cameron ve partisi sorunları üstlenmek zorunda kalacak.*****
Luiz Inacio Lula da Silva (Brezilya)
Lula başkanlıkta son yılına giriyor. Brezilya hızla ekonomik krizden çıkıyor. Lula’nın piyasa yanlısı politikalarının ülkesinin ekonomik başarısında büyük rol oynadığı söyleniyor. Lula, Brezilya’nın artan cazibesini uluslararası alanda G20 ve iklim değişikliği müzakereleri gibi forumlarda çok taraflı politika üretiminde daha fazla söz sahibi olmak için kullanmayı deneyecek.
Uluslararası arenadaki iddialı duruşu Lula’yı 2009’da İran’a gösterdiği yakınlık gibi dış politika hatalarına karşı hassas hale getiriyor. İçişleri bağlamında Lula Ekim ayındaki seçimlerin şekillenmesinde büyük rol oynayacak. Brezilyalıların politika devamlılığını tercih etmesi Lula’nın Genelkurmay Başkanı Dilma Rousseff için yaptığı propagandanın işe yaramasını sağlayabilir. Eğer Rouseff kazanırsa, Lula hükümetin şekillenmesinde söz hakkı elde edecektir.*****
Ali Ekber Haşimi Rafsancani (İran)
Eski Cumhurbaşkanı Rafsancani, İran İslam Cumhuriyeti’nin 2010’daki rotasını belirlemekte önemli rol oynayabilir. İran’daki iç çatışma başladığından bu yana Rafsancani genel olarak dikkat çekmeme politikası uygulasa da güçlü bir karakter oldu. Kaynaklar eski cumhurbaşkanının sahne arkasında aracılık yapmaya çalıştığını belirtiyor. İran’ın yönetim yapısında etkili iki konseyin başında olan Rafsancani, farklı seçmen gruplarıyla da güçlü bağlara sahip. Bu kurumlar arasında iş dünyası, İran Devrim Muhafızları ve muhalefet de bulunuyor.
Eğer İran rejimi devam eden baskıların ülkeye düzen getirmeyeceğine karar verirse, yüzünü arabuluculuk yapabilecek kişilere çevirebilir. Rafsancani İran’da istikrar sağlamak adına elit gruplar arasında anlaşma sağlayabilecek tek isim. Alternatif olarak, eğer Rafsancani muhalefete destek vermeye karar verirse, 2010’da İran’daki çatışma daha da büyüyebilir.*****
Aşfak Kayani (Pakistan)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Kayani, Pakistan siyasetinde ve güvenlik politikasında önemli rol oynayacak ABD’nin Afganistan’da yürüttüğü terörle mücadele operasyonlarında önemli bir etki unsuru olacak. Pakistan’ın sivil hükümetinin iç siyaset çatışmalarıyla zayıflamasıyla, Kayani dış politika, savunma politikası ve terörle mücadele politikasının belirlenmesindeki etkinliğini artıracak.
ABD topraklarında bulunan militanlar üzerinde kontrol elde etmesi ve Afganistan sınırının güvenliğini sağlaması için Pakistan’a baskı yapıyor. Kayani, Pakistan ordusunun hangi hedeflerin üzerine ne şiddetle yöneleceğini belirleyen isim olacak. Terörle mücadelede başarı sağlanması Kayani ve Pakistan ordusunun çıkarına. Ancak Kayani aynı zamanda halktan, siyasetçilerden ve kurumlardan, ordunun operasyonlarının daha ılımlı hale getirilmesi yönünde baskı görecek. Eğer bu baskıya boyun eğerse ABD’nin Afganistan operasyonları büyük darbe alabilir.*****
Vladimir Putin (Rusya)
Cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev ile kurdukları ikili düzenin ikinci yılında Putin, hala Rusya’da en güçlü ve en sevilen siyasi figürü. Medvedev’in nispeten liberal siyaset anlayışı Putin’in tutucu görüşleriyle çelişirken, iki lider arasında bir anlaşmazlık yaşanması pek olası gözükmüyor. İç piyasada talebin güçlenmesi ve artan petrol fiyatlarıyla Rusya ekonomisi toparlanırken, kriz aşıldıktan sonra Rusya’nın uzun dönem rotasını belirleyecek konular gündeme gelecek.
Putin, Medvedev’in yakın dönemde öne çıkarmakta olduğu liberal reform gündemini ya destekleyecek ya da rayından çıkaracak. Ayrıca, Medvedev’in görevinin sona ereceği 2012 için Putin’in ne tür politik beklentilere sahip olduğunu ortaya dökmesi lazım. Rusya’nın uzun vadede küresel ekonomik ve jeopolitik düzeni içindeki yerinin belirlenmesi için Putin’in ekonomik ve politik görüşleri çok büyük önem taşıyor. Dolayısıyla Putin’in yapacağı açıklamalara ve eylemlerine eskisinden daha fazla dikkat vermekte yarar var.*****
Şeyh Halife Zayed bin Sultan Al Nahyan (Birleşik Arap Emirlikleri)
Dubai’nin komşusu Abu Dabi’nin lideri ve Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Halife el Nahyan, ülkesinin üzerinde gökdelen gibi yükselen bir isim. Dubai 2009 sonunda kendini çok ciddi bir ekonomik kriz içinde bulduğunda Şeyh el Nahyan devreye girerek Dubai’nin borcunu ödemeyi üstlendi. Şeyh bu hareketiyle Dubai ile olan ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Abu Dabi hem Dubai hem de Birleşik Arap Emirlikleri’nin geneli üzerinde hakim konuma geldi.
El Nahyan Washington ile yakın ilişkiler içinde. Bu da 2010 yılında Birleşik Arap Emirlikleri politikalarının ABD’ye karşı daha olumlu olacağı anlamına geliyor. İran’a karşı uygulanacak yaptırımların ihtimali artarken el Nahyan Dubai’yle İran arasındaki mesafeyi açmaya çalışacaktır. Birleşik Arap Emirlikleri’nin politik başkenti konumundaki Abu Dabi, İran’ın Dubai bankalarını kullanmasına, Dubai’nin İran malları için transit geçiş noktası olmasına engel olacaktır.*****
Olli Rehn (Finlandiya)
Avrupa’da mali politika baskısı artarken, Olli Rehn Avrupa Komisyonu’nun Ekonomik ve Mali İşlerden Sorumlu Üyesi olarak görevine başlıyor. Rehn’in en önemli görevi Euro Bölgesi ülkeleri arasında güvenilir bir maliye politikası koordinasyonu için çerçevenin çizilmesi olacak. Başarılı olabilmek için Rehn’in üye ülkeleri ikna etmesi, piyasa beklentilerini karşılaması ve bir dizi farklı çıkarı bağdaştırması gerekecek. Ayrıca özellikle Yunanistan’da geniş kapsamlı sonuçları olan kritik mali sorunlarla uğraşması gerekecek.
Geçmişte Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu üyesi olan Rehn’in yeni göreviyle ilgili çok fazla deneyimi yok. Ancak eskiden oturduğu koltukta hem Avrupa Birliği’nin (AB) siyasi içerikli genişleme sürecini başarıyla yönetti hem de üye ülkeler arasında denge sağlamayı başardı. Bu dönemce AB’nin iç diplomasisinde büyük tecrübe elde eden Rehn için, yeni görevi daha zorlayıcı olabilir.