Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'deki bankacılık sisteminin 2001 krizinden sonra alınan tedbirler sonucu sağlam olduğunu belirterek, "Ama Türkiye'ye fon getirmesine alıştığımız bir dizi finansal kurumun, mesela hedge fonlarının ve private equity (özel sermaye) firmalarının artık eskisi gibi faaliyet göstermeyeceği yeni bir döneme giriyoruz" dedi.
Hisarcıklıoğlu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde, "Türkiye Ekonomisinin AB'ye Entegrasyonu: Almanya'nın Katkıları" konulu konferansta
yaptığı konuşmada, Avrupa Şirketler Meclisi Toplantısı'nda yer alan 750'nin üzerindeki firmanın katılımıyla yapılan bir çalışmada firmaların yüzde 66'sının yatırım planlarında revizyona gittiği sonucunun ortaya çıktığını, firmaların yaklaşık yüzde 50'sinin kredi imkanlarında daralma ve kredi koşullarında zorlaşma olduğunun belirlendiğini söyledi. TOBB Başkanı, "Buradaki firmalar Türkiye'nin ana ticaret ortakları olan Avrupa firmaları. Dolayısıyla ekonomik krizin ortaya çıkardığı bu tablo hepimizi endişelendirmektedir" diye konuştu.
Türkiye'deki bankacılık sisteminin 2001 krizinden sonra alınan tedbirler sonucu sağlam olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
"Ama Türkiye'ye fon getirmesine alıştığımız bir dizi finansal kurumun, mesela hedge fonlarının ve private equity firmalarının artık eskisi gibi faaliyet
göstermeyeceği yeni bir döneme giriyoruz. Ticaret yaptığımız ülkelerin ekonomilerinde daralma bekleniyor. Bu daralmanın ekonomimiz ve dış ticaretimiz
üzerindeki etkisinin olumlu olmayacağı açıktır. Oysa Türkiye 1980'li yılların ilk yarısında başlattığı, 90'lı yıllarda ara verdiği ve 2001 ekonomik krizinden sonra tekrar hızlandırdığı ekonomik dönüşüm sürecini devam ettirmelidir."
Türkiye'nin tempolu büyümesini sürdürmesi gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, tempolu büyümenin Türkiye'nin ekonomik reform sürecini aksatmadan
sürdürmesi halinde mümkün olacağını söyledi. Türkiye'nin Lizbon gündemini içselleştirmesi gerektiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, bunun Türkiye'nin büyümesi
için çok uygun bir reçete olduğuna işaret etti.
AB'nin Türkiye'nin önünü açacak adımlar atması gerektiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ekonomi, sanayi, girişimcilik, enerji, çevre gibi konularda AB'nin hazırlayacağı belgelerde mutlaka Türkiye perspektifi olmalıdır. Bu yaklaşım iç ve
dış piyasalara güven verecektir. Türkiye'deki AB reformlarına sürat kazandıracaktır. Halen 'yavaşlatılmış' bir şekilde yürütülen Türkiye'nin AB
katılım süreci hızlandırılmalıdır. Türkiye'de iş dünyası tüm zorluklara rağmen, AB sürecine ciddi destek vermektedir. Avrupa Ticaret ve Sanayi Odası Birliği ile birlikte yürüttüğümüz bir araştırmada firmalarımızın AB sürecine dönük eğilimlerini belirlemeye çalışıyoruz. Bu konudaki çalışmamamızı 3 Kasım'da Brüksel'de açıklayacağız."
Verheugen'in sözleri
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen de Türkiye'nin Avrupa için önemli ve 'kilit' konumda bir ülke olduğunu söyledi.
Türkiye'nin AB'ye entegrasyonunun sadece ekonomik olarak değil, AB için stratejik bir gereklilik haline geldiğini ifade eden Verheugen, bu sürecin uzun
olduğunun farkında olduklarını kaydetti.
Bazı kesimlerin coğrafi, kültürel ve dini argümanları öne sürerek Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıktıklarına işaret eden Verheugen, "Türkiye ile
ikili ilişkilerde dürüst ve açık olunmalı" dedi.