FİNANS

IMF, hükümeti iyimser buldu

Uluslararası Para Fonu Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, bu yıl dünyada üretimin yüzde 1.3 oranında gerilemesinin beklendiğini belirtti. IMF “Geçmiş krizler geç kalmanın, hem vergi ödeyenlerin paralarının kullanılması hem de ekonomik aktivite anlamında düşüşün daha uzun süreye yayılması ve hatta daha büyük maliyetler anlamına geldiğini göstermiştir” görüşünü savundu. Raporda, şu andaki en büyük ekonomi politikası önceliğinin finansal sektörün yeniden yapılanması olduğu belirtilirken Türkiye'nin bu yıl yüzde 5.1 küçüleceği, 2010'da yüzde 1.5 oranında büyüyeceği tahmini yapıldı.

IMF hafta başında yayınladığı Küresel Finansal İstikrar Raporu’ndan sonra Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu (Wold Economic Outlook – WEO) da açıkladı. Raporda küresel ekonominin büyük finansal kriz ve hızlı güven kaybı sonucu şiddetli bir durgunluk yaşadığı, daralmanın ikinci çeyrekten sonra daha ılımlı hale geleceği, ancak dünya hasılasının 2009’da yüzde 1.3 oranında gerilemesinin beklendiği belirtildi. Raporda, “Bu düşüş İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan en derin durgunluğu gösteriyor. Daha da ötesi, bu gerçek bir küresel düşüştür: Küresel ekonominin dörtte üçünü temsil eden ülkelerde kişi başına hasılanın düşeceği tahmin edilmektedir ve hemen hemen tüm ülkelerde büyüme 2003-2007 yılları arasında görülen düzeyindekinden hızlı bir şekilde azalacaktır. Büyümenin 2010’da fakat sadece yüzde 1.9 oranında, geçmiş iyileşme dönemleriyle karşılaştırıldığında oldukça yavaş bir şekilde yeniden ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir. Bu finansal krizlerden sonraki iyileşme dönemlerinin, diğer iyileşme dönemlerinden önemli ölçüde yavaş olacağı yolundaki bulgularla da uyumludur” denildi.

TÜRKİYE'NİN RAKAMLARI
Raporda, Türkiye'nin bu yıl yüzde 5.1 oranında küçüleceği, 2010 yılında ise yüzde 1.5 oranında büyüyeceği tahminine yer verilirken, tüketici enflasyonunun yıllık ortalama bazda, bu yıl yüzde 6.9, gelecek yıl da yüzde 6.8 olacağı belirtildi. Türkiye'nin cari açığı bu yıl için GYİH'nın 1.2'si, gelecek yıl için ise yüzde 1.6'sı olarak tahmin edildi.

Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, aşağı yönlü gidişi yukarı çevirmek için, talebi parasal ve mali gevşemelerle desteklemeye devam etmek ve finans sektörünün sağlığa kavuşmasındaki çabaları hızlandırmak gerektiği belirtildi.

Raporun “Son Ekonomik ve Finansal Gelişmeler” bölümünde gelişmiş ekonomilerin GSYİH’larında 2008’in dördüncü çeyreğinde bir yüzde 7.5 oranında öngörülemeyen bir düşüş yaşadıkları, düşüşlerin 2009’un ilk çeyreğinde de sürdüğü bildirildi. Yükselen ekonomilerin de aynı soruna katlandıkları ve dördüncü çeyrekte toplamda yüzde 4 daraldıkları bildirilirken, “Zarar hem finansal hem de ticaret kanallarından özellikle üretilmiş mal ihracatına ve büyüme için güçlü sermaye akışına güvenen yükselen Avrupa ekonomileriyle Bağımsız Devletler Topluluğu’nu etkiledi” denildi. Rapora şöyle devam edildi: “IMF’nin Nisan Küresel Finansal İstikrar Raporu 2007-2010 arasında tüm finansal kurumlar itibarıyla ABD kökenli varlıklardaki kayıpların, 2.7 trilyon dolar olacağını tahmin etmektedir. Bu tahminin tutarı ocak ayında 2.2 trilyon dolardı. Artış büyük ölçüde, kötüleşen ekonomik büyüme beklentilerinin bir sonucudur. Küresel ekonominin maruz kalacağı toplam kayıpların 4 trilyon dolar civarında olacağı tahmin edilmektedir, bunun üçte ikisi bankalara kalanı ise sigorta şirketlerine, emeklilik fonlarına, hedge fonlara ve diğer aracılara ait olacaktır.”

Bankaların dünyada kredilere ulaşımı sınırlamayı sürdürdükleri, bunun toksik varlıklar ve firmaların borçlarını kapatma kaygısından kaynaklandığı belirtilen Rapor’un “Görünüm ve Riskler” bölümünde şöyle denildi: “-WEO tahminleri, finansal piyasa stabilizasyonunun öngörülenden daha uzun bir süre alacağını varsaymaktadır. Böylece gelişmiş piyasalardaki finansal zorlukların 2010’a kadar önemli ölçüde devam edeceği, iyileşmenin yavaş bir şekilde; toksik varlıklar üzerindeki kayıpların netleşmesi ve çözümsüzlük endişelerini azaltan kamu sermayesinin sisteme enjekte edilmesi, daha düşük karşı riskler ve piyasa istikrarsızlığı ve daha likit piyasa koşullarının oluşturulmasıyla gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

-Bu arada yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerin 2009 ve 2010’da dış kaynaklı finansmanda büyük ölçüde azalışla karşı karşıya kalacakları beklenmektedir. Yükselen ekonomilere sermaye akışı büyük düşüşlerle karşı karşıya kalacak ve iyileşme yavaş gerçekleşecektir.

-G-20 ülkelerinde hükümetlerin 2009’da GSYİH’nın yüzde 2’si, 2010’da ise yüzde 1.5’i tutarındaki canlandırma planlarını uygulayacakları varsayıldığında mali açıkların gelişmiş ve yükselen ekonomilerin her ikisinde de ani bir şekilde artması beklenmektedir.

-Tahminler emtia fiyatlarının, forward fiyatlamalarıyla da uyumlu şekilde, 2009’da düzeylerini koruyacağı ve 2010’da ılımlı bir şekilde yükseleceğini varsaymaktadır.

-Şimdiki Görünüm Raporu aşağı yönlü risklerin ağırlığıyla oldukça sıra dışı bir belirsizlik ortaya koymaktadır. Ana endişe politikaların, kötüleşen finansal koşullar ve zayıflayan ekonomiler arasında negatif geri dönüşü durdurmak için yetersizliği sürdürmesidir. Özellikle de sınırlı devlet destekleri karşısında.

-Piyasaları finansal zorluklarla kararlı bir şekilde baş edebileceğine inandıran cesur politika uygulamaları, güveni yeniden inşa edebilir."

KRİZDEN SONRA BÜYÜME YAVAŞ OLACAK
Kriz sona erdikten sonra da büyümenin sağlanması için zor bir geçiş dönemi yaşanacağı belirtilen raporda, firmaların borçluluktan kurtulma çabası olarak tanımlanan “leverage” etkinliklerinin azaltılmaya muhtaç olduğu, bunun özellikle yükselen ve gelişmekte olan ekonomiler için gerekli bulunduğu vurgulandı ve şu uyarılar yapıldı:

“-Zorluklar ve belirsiz görünüm finansal ve makroekonomik politika cephelerinde güçlü eylem gerekliliğini ortaya koymaktadır. Geçmiş krizler geç kalmanın, hem vergi ödeyenlerin paralarının kullanılması hem de ekonomik aktivite anlamında düşüşün daha uzun süreye yayılması ve hatta daha büyük maliyetler anlamına geldiğini göstermiştir. Uluslar arası finansman akışları için resmi destek ve mali canlandırma paketleri dahil ticari ve finansal kesimleri desteklemek üzere başlatılan inisiyatifler, ortak yarar sağlayıp küresel talebe yardımcı olacaktır. Aksine ticari ve finansal korumacılığa yöneliş herkese zarar verecektir, 1930’lardaki komşunu fakirleştir politikalarından kalan deneyim açık bir uyarıdır.

-Şu andaki en büyük ekonomi politikası önceliği finansal sektör yeniden yapılanmasıdır. Hafta başında yayınlanan IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu şu öncelikleri tanımlamıştır: (1) Finansal kurumların likiditeye geçişinin sağlanması, (2) Zor durumdaki varlıkları tanımlamak ve bunlarla başa çıkmak, (3) Zayıf ancak yaşayabilir kurumları yeniden sermayeye kavuşturmak.”

YÜKSELEN EKONOMİLER VE PARA POLİTİKASININ GEVŞEMESİ
Raporun “Para Politikasında Gevşeme” başlıklı bölümünde “Yükselen ekonomiler kötüleşen görünüme yanıt verebilmek için para politikalarını gevşetmelidir. Ancak bu, söz konusu ekonomilerin birçoğunda merkez bankalarının kırılgan finansman akışı karşısında sürdürülebilir dış istikrarı sağlama görevi nedeniyle zordur” denildi. Yükselen piyasalar için şu andaki kritik zorluğun, “parasal teşviklerden hangisinde ne zaman geri adım atılacağını ayarlamak” olduğu belirtilen raporda, “Çok hızlı hareket etmek kayıp riski doğurur fakat çok yavaş hareket etmek de varlık fiyatlarında yeni balonların şişmesine ve enflasyona yol açabilecek ‘aşırı ısınmaya’ yol açabilir” denildi. (ANKA)

Canlı Borsa
YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler