IMF Eski Baş Ekonomisti Rogoff, Türkiye’nin, IMF ile bir anlaşma yapmaması halinde, borçlarını ödeyememe riskiyle karşı karşıya kalabileceğini söyledi.
Harvard Üniversitesi Ekonomi Profesörü Kenneth Rogoff, ABD’nin krizle mücadelede öncelik vermesi gereken konunun bankaların kurtarılması olduğunu belirtti. Davos’ta CNBC-e’nin sorularını yanıtlayan Rogoff, durgunlukla birçok cepheden mücadele etmenin şart olduğunu vurguladı.
Rogoff şunları söyledi: “Öncelik banka kurtarma planı olmalı. Eğer bankacılık sistemindeki sorunlar çözülmezse, diğer tüm çabalar boşa gider. Mali canlandırma, ekonomide gerilemenin kontrol altına alınmasına yardımcı olur ve varlık fiyatlarını destekler. Burada önemli olan her şeyin bir an önce ve birlikte yapılması. Buna para politikası da dahil. Bu, birçok cepheden vuran bir durgunluk. bu nedenle durgunluğa karşı birçok cepheden harekete geçilmesi gerekir.”
ABD İKİNCİ YARIDA TOPARLANMAZ
Rogoff, ABD ekonomisinin ikinci yarıda iyileşmeye başlayacağına ilişkin tahminlerin yanlış olduğunu kaydetti: “Davos’ta bazı insanlar durgunluğun yılın ikinci yarısında da süreceğini kabul etmek istemiyor. Hâlâ ikinci yarıda bir iyileşme olabileceğine inanıyorlar. ABD ekonomisi bu yıl yüzde 3 veya yüzde 4 daralacak. Daha da kötü olabilir. Euro Bölgesi ise yüzde 2-3 daralacak.”
IMF OLMAZSA BORÇ ÇEVİRMEDE ZORLANILIR
Rogoff, Türkiye’nin, IMF ile bir anlaşma yapmaması halinde, borçlarını ödeyememe riskiyle karşı karşıya kalabileceğini ifade etti.
Rogoff, “IMF ile anlaşma olmazsa, Türkiye borçlarını çevirmede çok zorlanacak. Kredi kriziyle karşı karşıya kalacak. Türkiye borçlarını çeviremezse potansiyel olarak borçlarını ödeyemeyebilir. Ancak bu sadece Türkiye için değil, tüm ülkeler için böyle” diye konuştu.
WOLF: GÜVEN TESİSİ İÇİN IMF GEREKLİ
Financial Times’ın Başyazarı Martin Wolf, Dünya Ekonomik Forumu’nun yapıldığı Davos’ta CNBC-e’nin sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin IMF ile anlaşmasının güven tesisi için olumlu olacağını belirten Wolf şunları söyledi: “Türkiye’nin 2001 krizinden sonraki IMF anlaşması başarılı sonuç verdi. Şimdi de, Türkiye’nin sermaye piyasalarına erişimi için güveni tesis etmesi lazım. IMF ile anlaşması bu anlamda olumlu bir gelişme. Türkiye’nin kısa vadede çözüm getirecek önlemlerle uzun vadedeki mali istikrarını bozmamak arasındaki dengeyi koruması çok önemli. Türkiye, mali manevra yapacak bir durumda olursa güveni zedelemeden harcamalarını arttırabilir. Bankacılık sistemine de şirketlerin kullandığı kredi açısından dikkat edilmeli. İyileşme önümüzdeki yıl başlarsa bundan Türkiye de nasibini alacaktır. Zaten türkiye, gelişen ülkeler arasında en iyi durumda olan ülkelerden biri.”
GELİŞEN ÜLKELER 6 AY SONRA DÜZELEBİLİR
Sermayenin gelişen ülkelere bundan 6 ay sonra dönmeye başlayabileceğini belirten Wolf, “Son aylarda riskten kaçış mantığıyla gelişen ülkelere gelen sermaye akışında düşüş yaşandı. Buradaki getiri de azalınca yatırımcı, özellikle hedge fonlar, güvenli liman arayışıyla dolar, ABD hazine tahvilleri ve Almanya’ya yöneldi. Bence, gelişen ülke piyasalarında önümüzdeki 6 ayda iyileşme ve istikrar sağlanabilir” dedi.
ÖZEL SEKTÖR İYİLEŞMEDEN TOPARLANMA OLMAZ
Wolf, krizden çıkışın özel sektörün iyileşmesiyle başlayacağını ifade ederek şunları söyledi: “ABD’deki kriz süreci döngüsel değil, dolayısıyla düzelme birden bire yaşanmayacak. ABD’deki işsizlik yüzde 10’u bulabilir. Mali sektör iyileşse de ben ciddi bir iyileşmenin yakın tarihte gerçekleşmesini beklemiyorum. Canlandırma paketleri en kötü senaryoları engelleyebilir. Ancak özel sektör bilançoları toparlanmadan tam bir iyileşmeden söz edemeyiz.”