İSTANBUL (AA) - İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin zor bir dönemden geçtiğini belirterek, "İki taraf açısından durumu değerlendirecek olursak, ilişkide bağımlılık söz konusu. Özellikle hem ekonomik ve ticari ilişkiler bakımından hem Avrupa Birliği’nin Türkiye için oluşturduğu model bakımından, iki taraf için de vazgeçmek çok zor." dedi.
İKV İstanbul AB Bilgi Merkezi TOBB Plaza'da "Türkiye-AB İlişkileri, Gümrük Birliği ve Mali İş Birliği" başlıklı panel düzenlendi.
Nas, panelin açılında yaptığı konuşmada, İKV'nin 1965 yılından itibaren Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde uzmanlaşmış bir kurum olduğunu vurgulayarak, bu konuda araştırma, yayın, konferans ve projeler geliştirildiğini söyledi.
İKV'nin yaptığı faaliyetlerle Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giriş sürecinin takipçisi olduğunu aktaran Nas, Türkiye'nin ve sivil toplum örgütlerinin bu süreçten en fazla faydalanan taraf olabilmeleri için bilgi ürettiklerini belirtti.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin son dönemde zor bir süreçten geçtiğini aktaran Nas, daha önce de 1980-1986'da ilişkilerin askıya alındığını, yine 90'lı yıllarda böyle zor süreçlerin atlatıldığını ancak son yıllarda yaşananların ilişki tarihinde daha zor bir dönem olarak adlandırmanın mümkün olduğunu belirtti.
Nas, son dönemde dünyada uluslararası ilişkiler bakımından öngörülebilirliğin azaldığına dikkati çekerek, bunun hem Türkiye'yi hem de Avrupa Birliği'yle ilişkileri etkilediğini vurguladı.
Türkiye-Avrupa Birliği müzakerelerinde şu an için bir tıkanıklık olduğunu belirten Nas, şunları kaydetti:
"Müzakereler resmen dondurulmuş ya da resmen askıya alınmış değil. Konsey de böyle bir karar verilmemiş durumda ancak ilişkiler ilerlemiyor. Son fasıllar 2016'da açılmıştı, o günden bu yana herhangi bir gelişme yaşanmadı. Gümrük Birliği'nin modernizasyon süreci özellikle iş dünyasını yakından ilgilendiriyor. Burada da bir beklentimiz vardı. 2017'de müzakerelerin başlamasını ön görüyorduk ama orada da yine bir tıkanıklık söz konusu. Vize serbestliği konusunda Türkiye epey bir yol almış olsa da burada da bir sonuç maalesef alınamadı."
Nas, Türkiye-AB İlişkilerindeki beklentileri katılımcılarla paylaşan Nas, "Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceğine bakarsak, zor bir dönemde olduğunu görebiliyoruz. İki taraf açısından durumu değerlendirecek olursak; ilişkide bağımlılık söz konusu. Özellikle hem ekonomik ve ticari ilişkiler bakımından hem Avrupa Birliği’nin Türkiye için oluşturduğu model bakımından, iki taraf için de vazgeçmek çok zor. Tamamen ilişkilerin kopması zor gözüküyor ama zorlayıcı koşullar mevcut." değerlendirmesinde bulundu.
-"Hava yolu taşımacılığında dünya liginde önemli bir konumdayız"
İKV Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Muhammet Gökhan Kilit ise, "Türkiye-AB Gümrük Birliği'nin Güncellenmesi İş Dünyasını Nasıl Etkileyecek? AB’ye Yönelik Stratejiler” başlıklı sunumuyla katılımcılara güncellenmesi gündemde olan Gümrük Birliği'ni hizmetler ve tarım sektöründeki mevcut durum ve beklentilerini katılımcılarla paylaştı.
Kilit, Türkiye'nin hizmet sektörünün ihracatında çok hızlı ilerlediğini kaydederek, taşımacılık, seyahat hizmetleri, sigorta ve finansal hizmetlerinde daha rekabetçi olduğunu ve daha fazla pay aldığını söyledi.
Kilit, "Havayolu taşımacılığında dünya liginde önemli bir konumdayız. Bireysel ve kültürel eğlence hizmetlerinde dünyada 8. sıradayız. Yine seyahat ve telekomünikasyon sektöründe de dünyada öne çıktığımızı söyleyebilirim." diye konuştu.
Türkiye'nin dünyada rekabetçi konumda olduğu inşaat sektörü için Avrupa'da daha zayıf olmamızı karşılıklı iş yapma becerileri, karşılıklı iş yapma kültürleri ve mesleki yeterlilikle ilişkilendiren Kilit, "Güncellenmesi gündemde olan Gümrük Birliği Anlaşmasını iyi müzakere edersek, bu sektörleri de iyi hazırlarsak, Türkiye'yi daha avantajlı konuma çekeriz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin tarım sektöründeki sorunları çözmek istiyorsak, dünyada rekabetçi bir hale gelmek istiyorsak Gümrük Birliği Anlaşmasının vesile olabileceğini ifade eden Kilit şunlara vurgu yaptı:
"Tarımın diğer sektörlerden önemli bir farkı var. Ülkeler, tarımı dış politika enstrümanı olarak kullanmaya başladı. Tarım sektörü denildiğinde birbirine entegre olmuş birçok sektöre ham madde veren ve etki eden sektörü konuşmuş oluyoruz. Tarım ve gıda endüstrisi yaklaşık olarak tüm dünyada 8 trilyon dolarlık bir hacme sahip olduğu söyleniyor. Bu da bizi doğrudan ya da dolaylı olarak istihdamda yüksek oranları gösteriyor."
Kilit, Türkiye'nin coğrafi işaretli ürünler konusunda yurt içinde iyi bir konumda olduğunu fakat Avrupa Birliği açısında aynı hızı gösteremediğini kaydetti.
İKV Araştırma Müdürü Çisel İleri de, iş dünyasının, sivil toplum örgütlerinin ve öğrencilerin faydalanabileceği AB fonlarını, fonlara başvuru şartlarını ve izlenecek süreci, Türkiye-AB Mali iş birliği çerçevesinde katılımcılarla paylaştı.