İçerisinde bulunduğumuz ayın risklerini ele alan Merkez Menkul Değerler, yaptığı analizde piyasaların riskli bir ajandaya girdiğinin altını çiziyor. Analizde, bu süreçte Türk hisse senedi piyasasında yıllık bazda yeni bir dip seviyesinin test edilebileceği belirtiliyor.
Merkez Menkul Değerler’in Mart ayına ilişkin yaptığı piyasa değerlendirmesi şu şekilde;
“Geçtiğimiz hafta ele aldığımız risklerde halen önemli bir değişiklik olmaması, zorlu mart ayının, arada yaşanabilecek olası iyimserliklere rağmen dert ayı olarak ününü korumasına izin vermesi ihtimalini artırmaktadır. Bunun yanında beklentimizden de erken gerçekleşen geri çekilmenin çok kısa vade de yeni risk ve fırsatların oluşmasına neden olacağını düşünüyoruz.
Riskler içerisinde bulunduğumuz süreçte yatırım dengesinde risklerin ağırlığının yüksek olması nedeniyle ilk olarak bu faktörü ele alıyoruz. Öngördüğümüz öncelikli risk, tüm piyasaları yakından ilgilendiren sorunların kaynağı ABD bankacılık sistemine ilişkin gelişme ve beklentilerdir.
ABD’de yaklaşan bankacılık sektörü bilançolarının açıklanma dönemi ve bölgesel bankalardaki iflas riski, yakin vade de piyasaların en önemli sorunları olmaya aday faktör konumundadır. Goldman Sachs ve Lehman Brothers (18 Mart), Morgan Stanley (19 Mart) ve Bear Stearns (20 Mart) bu ayin bilanço açıklayan ilk büyük ölçekli bankaları olacaktır. (Geçtiğimiz haftaki bültene göre tarihlerde değişiklik olmuştur).
Bu noktada özellikle analistlerin söz konusu bankalara yönelik olarak yaptıkları bilanço yorumları, ilk çeyrek performansları öncesinde piyasalarda bir önceki çeyrekte olduğu gibi dalgalanmaya sebep olabilir. Bu noktada özellikle Bear Stearns’ün risk taşıdığını düşünüyoruz. Diğer bankaları ise fırsatlar bölümünde ele alacağız.
FED Başkanı Bernanke’nin geçtiğimiz haftaki sunumunda altını çizdiği ve ABD’de sayısı 6908’i bulan bölgesel bankanın iflas riski söz konusu bilanço dönemiyle birlikte daha net test edilecektir. Belirtmiş olduğumuz bankaların toplam 500 milyar dolara yaklaşan konut ve ticari gayrimenkul kredisi kullandırdığı ifade edilmektedir. Olası iflaslara karsı piyasa tepkisinin pek de hoş olmayacağı geçtiğimiz hafta net bir şekilde ortaya konmuştur.
Bireysel ve Ticari Konut Kredilerinde sorunlu tablo devam etmektedir. Geçtiğimiz haftada belirttiğimiz yüksek kaliteli kredilerde sorun yaşanması riski, son beş işlem gününde daha da belirginleşmiştir. Bu paralelde bu faktörü daha yakin takip etme zorunluluğu doğmuştur.
Gerek AAA gerekse AA reytingine sahip konut kredilerinde, şubat ayında artmaya başlayan kredi riski son haftada devam etti.
Ticari gayrimenkul kredilerindeki spreadlarda son haftada yeni bir zirve oluşmuş durumda. Kalitesi düşük ticari gayrimenkul kredi spreadlarındaki hızlı artış sonrası riskin bu seviyedeki kredilere ulaşması, yeni zirveler oluşacak mi sorusuna neden oluyor.
RİSKLER SADECE YURTDIŞIYLA SINIRLI DEĞİL
Yurtiçi risklerde bu zorlu dönemde Türk piyasaları açısından dezavantaj oluşturmaktadır. Bunlardan yakın vade de en riskli gördüğümüz ulaştırma ve altyapı yatırımları için bütçe dışı bir fon oluşturma yönündeki çalışmalardır. Bu tip bir çalışmanın son dönemde pek fazla ilerleme kaydedilmemiş Türkiye-IMF ilişkilerinde yeni bir gerginlik noktası oluşturması riski bulunmaktadır.
Öte yandan imalat sektörüne yönelik gelen son veri de pek iç açıcı gözükmemektedir. ABN Amro’nun her ay yayınladığı Türkiye PMI İmalat Sanayi Raporu içerisinde bulunduğumuz kritik süreçte henüz olmasa da kaygı verici bir noktaya doğru ilerlemektedir.
Söz konusu endeks şubat ayında 33 aylık araştırma dönemindeki en düşük değerine ulaşmış ve ekonomide durgunluğa yönelik risklerin arttığına işaret etmiştir. Bunun yanında son dört ayda endeksin ekonomideki durgunluk ve büyümeyi ayıran kritik 50 seviyesinin altında kalmış olması bir başka dikkat çeken noktadır.
FIRSATLAR
Her kriz bir fırsattır görüsünden yola çıkarak, ABD’de başlayan bankacılık krizinin sona ermesinin ardından global anlamda yeni bir büyüme sürecinin başlaması olasılığını yüksek buluyoruz. Bunun anlamı günümüzde hayli ıskonto hale gelmiş varlık fiyatlarının orta ve uzun vade de yüksek potansiyel taşıyor olduğudur. Ancak henüz bu ıskontoların fiyatlanmasını sağlayabilecek sağlıklı bir yatırım ortamının bulunmayışı bizi de yılbaşından bu yana belirttiğimiz üzere seçiciliğe yöneltmektedir. Bu noktada 2008 yılı temaları olan enerji, özelleştirme ve birleşme&satın alma faktörleri konusundaki görüşlerimizi tekrarlama gereği duyuyoruz. 2008 yılının dalgalı sürecinde belirttiğimiz faktörlerden birine sahip şirketlerin ön planda kalmaya devam edeceklerini düşünüyoruz.
Bunlardan ilki hükümetin 2008 yılı özelleştirme planında yaralan ve kararlı bir şekilde uygulamaya koyduğu enerji ihaleleri ve bu sürece duyarlı şirketlerdir. Bu konuda en yakın vadedeki beklenti 14 Mart tarihinde gerçekleşecek Başkent Doğalgaz Dağıtım’ın satışı ihalesidir. Şu ana dek 35 şirket şartname almış olup, bunlardan halka açık şirketlerle ilgili olanları Zorlu, Oyak, Fortis, Nurol, Koç, Akfen, Is ve TEB’tir. Yeni yılda Tekel ve enerji gibi önemli başlıklarda özelleştirme sürecinin kararlıkla devam ettirilmesi Halkbank’ın (satışa konu piyasa değeri beklentimiz 10.8 milyar dolar) "blok satışı" konusundaki öngörülerimizi korumamızı sağlamaktadır. Her ne kadar kredi piyasalarında sıkıntılar ve dolayısıyla maliyetler artsa da bu önemli özelleştirme başlığında da hükümetin son çeyrekte sonuca ulaşacağını düşünüyoruz.
Kredi piyasalarındaki sorunların en fazla etkilediği alanlardan olan birleşme&satın almalara dair olarak ise bazı şirketler bazında güçlü beklentilerin devam ettiği görülmektedir.
Migros’un (hisse başı satış fiyatı 21.85 YTL) ardından Atakule GMYO(satışa konu piyasa değeri beklentimiz 200 milyon YTL) ve Yapı Kredi Sigorta (satışa konu piyasa değeri beklentimiz 960 milyon dolar) gibi şirketleri takip etmeye devam edeceğiz.
RİSK VE FIRSATLARIN ARDINDAN GELELİM YENİ HAFTAYA...
Almanya ZEW ve Çin TÜFE (11 Mart) ABD Perakende Satışlar (13 Mart), Euro Bölgesi TÜFE ve ABD TÜFE (14 Mart) yeni haftanın dikkat çeken verileri. Ajanda özellikle enflasyon rakamları açısından yoğun bir döneme işaret etmekte.
Bir önceki haftadan sarkan sıkıntılarla beraber yeni haftaya başlangıcın sinirli da olsa olumsuz yönde olacağını düşünüyoruz. Ancak özellikle ilk önemli banka bilançolarının (Goldman Sachs ve Lehman Brothers) geleceği 18 Mart tarihi öncesinde iyimserliğin yeniden artabileceğini düşünüyoruz. Bunun nedeni bu iki bankanın (özellikle Goldman Sachs) mali performanslarının sektör içinde görece daha yüksek olmalarıdır. Bu açıdan haftaya başlangıç olumsuz yönde olsa bile ilerleyen günlerde toparlanma olasılığına oldukça yüksek ihtimal veriyoruz. Tabi hafta boyunca gelecek enflasyon verilerinin öneminin de altını çizme gereği duyuyoruz."